Hikâye tradutor Espanhol
5,928 parallel translation
Belki Chapman hava saldırılarını öğrendi ve bir hikâye çıkarmaya çalışıyordu.
Quizás Chapman se enteró de los ataques aéreos y quería la historia.
Hikâye için oradaydı ve onu hiç bir şey durduramazdı.
Estaba allí para conseguir una historia y nada lo detendría.
- Bu boş. Ve eğer burası potansiyel hikâye kitaplarıyla doluysa...
Y si este lugar está lleno de potenciales libros de cuentos...
Sonra anlatılacak bir hikâye.
Una historia para otro momento.
Hikâye siz olacaksınız, Prady'nin duyurusu değil.
Esa será la historia del día, no el anuncio de Prady.
Aman tanrım, resmen hikâye uyduruyorlar.
Dios mío, se están inventando todas estas cosas.
Hikâye yanlıştı, Milos.
La historia era incorrecta, Milos.
Bana, kız hakkında bir hikâye anlattı.
Él me contó una historia sobre la chica.
Evet Jimmy, hikâye iyiyse benden rahatsız olma.
Sí, Jimmy. A mí no me importa, siempre y cuando la historia sea lo suficientemente buena.
Evet, harika bir hikâye olacak. Eva mı?
Sí, esta va a ser una gran historia.
Asıl hikâye 16. yüzyılda la psta francaise ile başlıyor.
La verdadera historia comienza en el siglo XVI con la Poste Francaise.
Bana sorarsanız farklı bir hikâye anlatmak istiyorum.
Pero si me preguntan... Me gustaría contar una historia diferente.
Bu göstermelik hikâye.
Oye, es una historia para protegernos.
Bu hikâye sebebiyle bir tanesini hep görmek istemişimdir nihayet 80 yıl sonra birini yakaladım.
Y por esa historia, siempre quise ver uno, y finalmente lo hice 80 años
Hikâye nasıldır biliyorsunuz.
Ya sabe cómo va eso.
Komik bir hikâye aslında.
Así es. De hecho es una historia graciosa.
O paravan hikâye.
- No. Esa fue solo la historia tapadera.
-... hikâye olur.
¿ Tenemos un problema?
- Uzun hikâye.
Es una larga historia.
Aslında uzun hikâye.
Bueno, en realidad es una larga historia. Yo...
"Yılların üçkâğıtçısını anlatan klasik bir hikâye."
"Una historia clásica sobre una larga estafa."
Uzun hikâye. Ölüm kalım meselesi.
Es una larga historia, la vida o la muerte.
Çoktan en sevdiğim hikâye bu oldu.
Esta es mi historia favorita Ya.
Terapistim bana bir hikâye anlattı. Gerçek bir hikâye. Golden Gate Köprüsü'nden atlayıp hayatta kalan adamla ilgili.
Mi terapeuta me contó una historia, una historia real de un tipo que... sobrevivió saltando desde el puente Golden Gate.
Dik dik olurdu saçlarım ne zaman dinlesem kasvetli, heyecanlı bir hikâye sanki gerçekmiş gibi.
y erizaba mis cabellos que se estremecían como si los animara la vida.
Hikâye henüz bitmedi.
La historia no ha terminado.
- Yani uydurma hikâye demek.
Significa que esta historia no es verdad. En serio?
Çocukları yalana karşı eğitmek için sonradan uyduruldu hikâye gerçek değil.
Gente skarfistikan estas historias para aprender hijos una lección acerca de la mentira. Pero no es cierto.
Ne yapacak, hikâye mi okuyacak?
¿ Qué se va a hacer ella, leyó un cuento?
Bu akşam, senin yazdığın en iyi hikâye olacak.
Esta noche va a ser la mejor historia que he escrito.
Neden gökkuşağı ve ünikornlar hakkında hikâye yazmadın ki?
Historias ¿ Por qué no has escrito sobre el arco iris y unicornios?
Hepsini yakalayacak tek bir hikâye.
Una historia para capturar a todos.
Tek bir tane, yarattığım her canavar için sadece bir hikâye.
Sólo uno, una historia, con cada monstruo que he creado nunca.
- Evet ama hikâye ne?
Sí, pero ¿ qué es la historia?
Şimdi anlatılan her hikâye üç belirgin parçaya bölünebilir.
Ahora... Cada historia jamás contada se puede dividir en tres partes bien diferenciadas.
Duymayi beklediginiz hikâye hangisi?
¿ Qué historia espera oír?
Size bir hikâye anlatacağım.
Quisiera contarles una historia.
Çok çılgınca bir hikâye.
Bueno, es... Es una historia de locos.
- Uzun hikâye.
- Un abrazo.
Sıradan bir hikâye değil Mark şoke edici adli bir hatanın hikâyesi.
No es una historia local, Mark, sino un indignante fallo errado.
- Öyle, başyapıt falan hikâye.
- No, no es una obra maestra.
Nasıl bir hikâye sıkacağını duymayı dört gözle bekliyorum.
Quiero escuchar el maldito cuento de hadas que contarás.
Soruşturma ilerledikçe hikâye daha da karmaşık hale geliyor.
Es una historia que persigue... mientras la investigación de Nina Reiser continúa.
Random Kitabevi kısa hikâye koleksiyonu anlaşmasını iptal etti.
Random House se retira de lo de... la colección de cuentos.
Sekiz yaşındaydım ama hikâye gerçekte babamla tanıştığım gün başlar.
Yo tenia ocho años. Pero la historia verdadera comienza El día en que conocí a mi padre.
- Güzel hikâye.
¡ Esa es una muy buena!
Şimdilik daha çok kısa bir hikâye.
Más que una novela en este momento.
Hikâye karmaşık bir hâl aldı.
Toda la historia involucra mucho más.
Bu gerçekten uzun bir hikâye.
Bueno, eso es una larga historia.
Size bir hikâye anlatayım.
Voy a contarte una historia.
Bu bir anekdot, hikâye değil.
Esa es una anécdota, no es noticia.