Houston tradutor Espanhol
2,589 parallel translation
Apollo 11, Houston konuşuyor.
Apolo 11? Se trata de Houston, otra vez.
Buradaki her şey ölmüş Houston.
Todoestá muerto aquí, en Houston.
Anlaşıldı Houston, inişe başlıyoruz.
Eres un ir para el aterrizaje.
Houston bi sorunumuz var
Houston, tienen un problema. Un amigo me dijo una vez :
Houston, çevrimiçi durumdasınız.
Houston, tiene una línea de operación.
Houston bu şey açılmıyor, tekrar göndermek ister misiniz?
Error en el archivo Houston, esta cosa no se abre, ¿ Lo podrían reenviar?
Houston'dan Cambridge'e, tamam.
Houston a Cambridge, fuera.
Hey Houston, şunu duydunuz mu?
Hey Houston, ¿ Escucharon eso?
Houston, burası UUİ, duyuyor musunuz?
Houston este es ISS, ¿ Me copian?
Houston? Cambridge? Duyuyor musunuz?
Houston, Cambrigde, ¿ Me copian?
Bir çizerle konuştuğumu hatırlıyorum. nereliydi... sanırım Houston ya da Dallas'tan dı ama aslında resim çok alakasızdı...
Recuerdo que hablé con un dibujante de... creo que era de Houston o Dallas.
1429 Merryweather Road.
1429 Merryweather Drive, Houston, Texas.
Houston, Texas. 74561.
código postal 74561.
Henry Matthew, Houston Chronicle baş editörü.
Henry Matthews, editor en jefe del Houston Chronicle.
Ofiste görüşürüz.
Nos vemos en la oficina. - Houston Chronicles...
Houston Chronicle. Merhaba, ben avukat Mike Weiss. Henry Matthew'le görüşmek istiyorum.
Soy el abogado Mike Weiss y busco a Henry Matthews, por favor.
Houston'a dönüp kendime çeki düzen vereyim.
Voy a regresar a Houston, y me voy a rehabilitar.
Şu anda protesto yapan birkaç yüz hemşire ve sağlık çalışanı ile birlikte Houston Devlet Hastanesi'nin önündeyim.
Estoy aquí, frente al Hospital Nacional de la Comunidad de Houston... con algunos cientos de enfermeras... y otros profesionales de salud en protesta.
Paul Danziger hâlen Houston, Teksas'ta avukatlık işine devam ediyor.
Paul Danzing continúa con su práctica de abogacía en Houston, Texas.
Houston, temas kurduk. Henüz sadece göz teması kurdun.
Houston, tenemos contacto.
Bence evi satıp Houston'a taşınalım.
Creo que deberíamos vender la casa y mudarnos a Houston.
- Bence evi satıp Houston'a taşınalım.
Creo que deberíamos vender la casa y mudarnos a Houston.
Bence bizimle beraber Houston'a gelebilir. Biz bakarız ona.
lo que estaba pensando es que... debería mudarse a Houston con nosotros y podríamos cuidar de él.
Mesela şunun gibi. Max, Tara'yı Boston'a götürünce Marshall da bizimle Houston'a gelsin.
Como en esto... quiero que Marshall venga con nosotros a Houston mientras Max esté en Boston con Tara.
Ama madem Marshall'a bakacağız Houston'a kadar o kadar yol gitmeyip, burada kalabiliriz. Ne?
Pero... si vamos a cuidar a Marshall, quizás lo mejor para él sea que no vayamos a Houston y que nos quedemos aquí.
Houston'a gitmemiz lazım.
No. Tenemos que ir a Houston.
- Çünkü Houston yaşanacak yer değil.
! Porque Houston es un lugar terrible para vivir.
Annemin bir arkadaşı Houston'a taşınan birisini tanıyormuş.
Una de las amigas de mi madre conoce a alguien que se mudó a Houston.
Geri dönüşü yok. Şimdi emanetini o seksi kalçana tak çünkü Houston'a gidiyoruz, yavrum.
Es un trato, así que átate tus seis pistolas alrededor de esas sexis caderitas porque vas a ir a Houston, potra.
Boktan püsürden laf açılmışken Houstan'a gidiyormuşsun, ne iş?
Hablando de mucha mierda asquerosa... ¿ Qué es eso que he escuchado de que te marchas a Houston, compañero?
Neil, Houston'a taşınmak istiyorsa kendi taşınsın.
Si Neil quiere mudarse a Houston, puede mudarse sólo.
Houston'a gideceğim dediysen çeneni kapat, biraz büyü serserilik yapma ve git.
Dijiste te ibas a Houston, así que cierra la boca, madura maldita sea, y deja de portarte como una pendeja.
Beaverlamp'in çaldığı Houston'daki kulübün adını Kate'e söylesene.
Dile a Kate el nombre del club, en Houston, en el que tocó Beaverlamp.
Marshall, Houston'a bayılacak.
A Marshall le va a encantar ciudad H.
Houston'da tarım aletleri satmayı öğrenen Neil'a...
Por Neil, que está aprendiendo a vender equipos de granja en Houston.
Süpermarketçiler Birliği, Houston Gecekonducuları.
El sindicato de tenderos, los squatters de Houston.
"Houston, bir osuruğumuz var."
Houston, tenemos un...
Ardından Houston, Atlanta ve Dallas bize toz yutturdu.
Luego Houston y Atlanta y Dallas nos dejaron por el suelo.
Benim istediğim gibi olsaydı Houston'da Davina'nın evinde veya Atlanta'da Cheri ve çocukların yanında olurduk.
Si fuera como yo quiero, estaría en Houston en lo de Davina o en Atlanta con Cheri y los niños.
Yemek doğru değil. Atlanta'ya Cheri'nin yanına gitmek de değil. Houston'a Davina'nın yanına gitmek doğru değil.
La comida no está bien, ir a Atlanta a lo de Cheri no está bien ir a Houston a lo de Davina tampoco.
- Houston'a.
- A Houston.
Houston'a mı?
¿ A Houston?
Çocuklarınıza bir şey söyleyemiyorsanız... Houston'a dönün.
Si creen que nadie puede reprender a sus hijos, váyanse a Houston.
Houston'dan New York'a.
De Houston a Nueva York.
Ona daha iyi bir okul bulamazlarsa kuzenim eşyalarını toplayıp Houstorva taşınmak zorunda kalacak.
Si no le consiguen una mejor situación, mi primo tendrá que hacer las maletas e irse a Houston. Eso podría ser lo mejor, lo sabes.
Sorun şu ki, yerel suçlular fırtınadan sonra Houston'a gidip orada eğitim gördü.
El problema es que los matones locales fueron a Houston después de la tormenta y aprendieron.
Son bir kaç gündür şehirde bulunuyordu ama bu gece Houston'a dönmek için yola çıktı.
Ha estado en la ciudad estos días, pero ahora esta noche ya está camino de Boston.
Houston Polis Departmanı, araba numarası 4276.
Policía de Houston, coche número 4276.
Houston?
¿ Houston?
Bu yüzden petrol parası Houston'a gidiyor.
- ¿ Y ahora?
Houston'ı sevmiyorum ben.
No me gusta Houston.