Hoşlanmıyorum tradutor Espanhol
3,923 parallel translation
Evet, bundan hoşlanmıyorum.
Sí, no me gusta.
Hayır, hoşlanmıyorum.
No me gusta eso.
Fonsinho, mala vurmaktan hoşlanmıyorum.
Afonsinho, no me gusta a esas orgías.
Onları masamın üzerinde görmekten hoşlanmıyorum.
Yo no estoy seguro de si me gustan sobre mi mesa.
Ted'i düşününce bunu söylemekten hoşlanmıyorum ama paraları sökül.
- Odio decir esto, pero... paga.
Onun seni incitmesinden hoşlanmıyorum.
No me gustaría que te hiciese daño.
Quinn'den hoşlanmıyorum!
¡ No me gusta Quinn!
Düşünmekten hoşlanmıyorum, yalnızca bir süre için.
Me agrada no pensar. Sólo por un momento.
Bunu konuşmaktan hiç hoşlanmıyorum ama ortaklık kulvarında olunca...
Odio hablar de ello, pero creía que al estar en proceso de ser socia...
Zaten yaptğım bir şeyi politik olarak da yapmamın zekice olduğu söylendiğinde bundan hoşlanmıyorum.
Simplemente no me gusta que me digan que lo que voy a hacer es políticamente inteligente cuando voy a hacerlo de todos modos.
Sizden hoşlanmıyorum.
¿ No me caes bien?
- Senden hoşlanmıyorum.
No me gustas.
Davranış şeklinden hoşlanmıyorum Noah.
No me gusta el modo en que te estás comportando, Noah.
Tüm takımın dökülmesini görmekten hiç hoşlanmıyorum.
- Odio ver a todo el equipo decaído.
Sözleri ihlal etmekten hoşlanmıyorum.
No me gusta romper compromisos.
Hayatımı lastik bir ipe bağlamaktan pek hoşlanmıyorum.
No me gusta confiar mi vida a una cuerda de goma.
Seninle takılmaktan o kadar da çok hoşlanmıyorum.
No eres muy divertido para pasar el rato.
Bu durumdan hoşlanmıyorum.
No me gusta.
Veda ederdim ama, senden hoşlanmıyorum biliyorsun.
Diría adiós pero como ya sabes, no me gustas mucho.
Bundan hoşlanmıyorum Eric ; Hoşlanmıyorum.
No me gusta Eric, simplemente no.
Ben sadece küçük ve kapalı alanlardan hoşlanmıyorum, tamam mı? !
Sólo no me gustan los espacios pequeños y cerrados, ¿ esta bien?
İnsanlar önünde konuşmaktan hoşlanmıyorum.
Oh, no me gusta hablar delante de la gente.
Ben hoşlanmıyorum.
A mi no.
- Oh, şşt! Hoşlanmıyorum.
- No me gusta.
- Ondan hoşlanmıyorum.
- No me gusta.
Dediğim, ondan hoşlanmıyorum, ama T.J'nin bir sana bir ona verilmesindense, onunla kalması kesinlikle daha iyi.
Ella no me gusta, pero sin duda, T.J. está mejor con ella que rebotando en el sistema.
Jöleli piliçten hoşlanmıyorum.
No me gustan los chilaquiles.
İşte bu yüzden sudan hoşlanmıyorum. Tamam mı?
Por lo que no me gusta el agua, ¿ vale?
Her şeyde kazanır ve bazen onun yanında olduğum zaman kendimden hoşlanmıyorum.
Gana en todo, y a veces no me gusto cuando estoy a su alrededor.
- Biliyorsun, boşanma avukatlarının ofisinde olmaktan hoşlanmıyorum, hepsi bu.
- Ya sabes, es que no me gusta estar en el despacho de un abogado matrimonialista, es todo.
Gerçekten bunun hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.
No me gusta hablar de ello.
O adamdan hoşlanmıyorum.
No me gusta ese tío.
Ama senden pek hoşlanmıyorum.
Pero no me cae bien.
- Ondan hoşlanmıyorum.
- Bueno, no me gusta.
Ama arkada kalmaktan hoşlanmıyorum.
No me gusta tener que esconderme.
Yok, aştım zaten. Farkettim ki ondan hiç hoşlanmıyorum.
En realidad me he dado cuenta de que no me gusta para nada.
Jackie, itaatsizliğinden hoşlanmıyorum.
Jackie, no disfruto la insubordinación.
Bu heriften hiç hoşlanmıyorum.
No me gusta ese tío.
Düğün işinden hoşlanmıyorum.
No me gustan las bodas.
- Hiçbir şeyden hoşlanmıyorum.
- No me gusta nada.
Ben sadece... Bunun bana faydası yok tatlım, çünkü bakılmaktan hoşlanmıyorum.
Solo... es frustrante para mí, cielo, porque no me gusta que me cuiden.
Bunu söylemekten hiç hoşlanmıyorum bu binmeler beni öldürüyor.
Odio decirte esto, pero estas atracciones me están matando.
Ondan hoşlanmıyorum bile.
Ni siquiera me gusta.
Bunu düşünmekten bile hoşlanmıyorum.
Odiaría incluso pensar en eso.
Walden'dan pek hoşlanmıyorum.
No me agrada mucho Walden.
FBI'in bana gelmesinden hoşlanmıyorum.
No me gusta que el FBI venga hacia mí.
Senin, yanında refakatçin olmadan dolaşmandan hoşlanmıyorum.
No, es que no me gusta que estés dando vueltas por aquí sin un acompañante.
Evet evet, Zoe'den hoşlanmıyorsun anlıyorum.
Sí, sí, no te gusta Zoe. Lo pillo.
Peki, anlıyorum. Olivia'dan hoşlanmıyorsunuz.
Vale, lo pillo... no os gusta Olivia.
Böyle konuşmandan hoşlanmıyorum, Panthera.
No me gusta cuando hablas así, Panthera.
Bundan hoşlanmıyorum.
No me gusta.