English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ H ] / Hyundai

Hyundai tradutor Espanhol

87 parallel translation
Hyundai veya onun gibi bir şey.
Un Hyundai o algo así.
Bilmiyorum, 8000 dolar.
No sé, 8.000 dólares. Es un Hyundai.
Hyundai.
Fuera de ahí.
Çünkü sen buraya gelirken bir Hyundai kullandın bense $ 80,000'lık bir BMW.
Tú llegaste aquí en un Hyundai, y yo vine en un BMW de $ 80,000.
Yeni bir Hyundai kulağınıza nasıl geliyor?
¿ Qué tal un nuevo Hyundai?
- Hadi canım! İnanmam!
Desean un Hyundai o un Lexus?
- Ucuz yaylardan başlıyorlar. Mesela bir sedan ya da Hundai gibi, ki benim arabam budur ve en pahalısına kadar çıkıyorlar ; Porsche gibi, onlar en iyi yaylarmış.
- Van desde el básico, como el Geo o el Hyundai, como el que tengo yo, hasta los de alto rendimiento, como el Porsche, que suenan a gloria.
Bu şey bir Hyundai!
Esa cosa es un Hyundai.
Madeleine, git Hyundai'de bekle.
¡ Madeleine, espérame en el Hyundai!
Sarı Hyundai'nin sahibi arabanız çekiliyor.
Al dueño de un Hyundai amarillo, están remolcando su automóvil.
İlki, Rodney King alkollü araba kullanmaktan ve... bir Hyundai ile yakalanmaktan kıçına tekmeyi yemeli.
Uno, Rodney King debería recibir una paliza en el culo... por conducir borracho y hacerse a un lado del camino con su Hyundai.
Gümüş renkli Hyundai.
El Hyundai plateado.
Sonata mı?
¿ Un Hyundai Sonata?
93 model bir Hyundai için vergi indirimi yapmış.
En la declaración impositiva devaluó su Hyundai'93.
Süper kahraman gibi davranın. Hyundai fabrikasındaki denekler gibi değil.
Superhéroes, no dos muñecos de pruebas en la fabrica de Hyundai.
Ne yani, sana Hyundai mı kullandıracaktım?
¿ Iba a dejar que mi agente compitiera en un Hyundai?
2487 plakalı Hyundai araç sahibini arıyorum!
¡ Llamado al dueño de un vehículo Hyundai con placas Nº 2487!
"Touchdown of Savings Weekend" i tekmelemek için burdayım, Wilkins Hyundai and Subaru'yu da.
Estoy aquí para patear el touchdown de las ofertas de Wilkins Hyndai y Subaru.
Rekabeti ortadan kaldıracağız, Siz Hyundai veya Subarunuzu sürüyor olacaksınız.
Exterminaremos la competencia y en poco tiempo, se irá manejando su nuevo Hyundai o Subaru directo a un touchdown.
Wilkins Hyundai ve Subaru da Hyundai ve Subaru'muz oldu.
En Wilkins, Hyundai y Subaru, Tenemos Hyundais y Subarus.
Hyundai.
Un Hyundai
Karım beni terketti. Devlet memuruyum. Hyundai'ye biniyorum.
Mi mujer me dejó, soy empleado público, manejo un Hyundai.
Hyundai mi?
- Hyundai. Sí, Hyundai.
Şu an Güney Kaliforniya'da Ez Breezy'nin beş Hyundai galerisi var.
EZ Breezy posee hoy cinco concesionarios Hyundai en el sur de California.
Takip ettiğim araba bir Hyundai Sonata idi.
¡ El coche que seguí era un Hyundai Sonata blanco!
Ona daha geçende yepyeni bir Hyundai satmıştım.
Le vendí hace poco un Hyundai i-10 nuevo.
Arabayla gidiyordum, birden herifin arabası çıktı ortaya.
Conducía tranquilo y el Hyundai Equus apareció de la nada.
" Hyundai mi o?
" ¿ Eso es un Hyundai?
Benim favorim, Men At Work'ten. Yepyeni Hyundai'ye bakın.
Éste es un favorito de "Men at Work"
Bu benim ikinci Hyundai Sonatam.
Este es mi segundo Hyundai Sonata.
* Final maçını kazanıp, Hundai arabada gittiğini *
# Ganando la SuperBowl. Y yéndose en un Hyundai. #
Hyundai kendi kendine park yapabilen arabalar yapıyor.
Y Hyundai hace un carro que se estaciona solo.
iyiler, Hyundai TV'ler ( modern ), efendim.
Son buenas, TVs "modernas", señor. [Juego Palabras : Moderno = Hyundai]
Ve bir Hyundai'daki nemrutun teki, kör noktasına bakmayı unutuyor.
Y un idiota en su Hyundai, se ha olvidado de mirar el punto ciego.
Bu hurda bir Hyundai.
Ese es el viejo Hyundai.
Öndeki Hyundai Accent, hemen yoldan çekil! Hemen yoldan çekil!
¡ El Accent que está delante, fuera de mi camino!
Şuradaki Hyundai'nin üzerine düştü.
aterrizó encima del Hyundai.
Seninle takıldığımız geceden beri,... arkamdan ayrılmayan küçük, mavi bir Hyundai var.
Desde que estuvimos juntos la otra noche, ha habido un pequeño Hyunday azul detrás de mi culo.
Evet. Bir mavi Hyundai peşimde.
Sí, en un Hyundai azul.
Hyundai Pomegranate. inanılır gibi değil?
La granada de Hyundai. ¿ No?
Bir Hyundai'ın içinde ufak tefek bir kadın var. O seni koruyacak.
Hay una pequeña mujer en un Hyundai que lo va a proteger.
Öğle yemeğinden çıkıp doğruca Kingsley'in Hyundai'nin yanına gitti.
Shane sale del almuerzo y va directo hacia el Hyundai de Kingsley.
Hyundai, evet.
Hyundai, sí.
Söylediğim şu Sal, bu ikinci el Hyundai Sonata ile her şeyi taşıyabilirsin.
De lo que estoy hablando, Sal, es que tú transportas cualquier cosa y todo en este Hyundai Sonata usado.
Tam önümde kırmızı bir Hyundai var.
Justo en frente, hay un Hyundai rojo.
Hyundai'inde benzin var mı?
¿ Tiene gasolina tu Hyundai?
Hyundai, "Hundii" diye. "Nii-san, Vii-dab-ya, Jag-var."
El Hyundai es "Hundee". "Nee-sun, Vee-dub-ya ( BMW ), Jag-war".
Bu arabada, Hyundai Genesis gibi sokak arabasıyla, oraya gidip arabanın sınırlarını öğreneceğiz.
En este coche, los Hyundai Génesis... Con un carro urbano, nosotros Realmente podría ir allí afuera Y aprende los topes del coche.
Bana Hyundai almamı söylemiştin.
Me aconsejaste comprar un Hyundai.
'Yeni Hyundai'
Hyundai Flamante
HYUNDAI SATIŞ ELEMANI
[Concesionario Hyundai]

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]