Ice tradutor Espanhol
2,923 parallel translation
Ver bana o içkiyi!
¡ Pásame ese Smirnoff Ice!
Anyway, it was a good way break the ice between us.
De cualquier modo pensé que era una buena manera de quebrar el hielo entre nosotros.
Sana sıcak çorba ve buz küpleri getirdim. Başka bir şeye ihtiyacın olursa beni ara.
Te he traído algo de sopa caliente y algunos Ice chips y llámame si necesitas algo más.
The classic ice burn. Senin yerinde olsam basimi bu sekilde vurmazdim.
El clásico movimiento de hacer el vacío.
Disney on ice'daki kötü kraliçe ya da üçüncü kadın başkan.
- O la reina malvada de Disney on Ice, o la tercer mujer presidente.
Şimdi, Italy on Ice tüm İtalyan kültürü ile en büyük ve en parlak İtalyan starların, buz üzerinde dans ettiği bir kutlamadır.
Si, será nuestra primera cita de verdad. Italia sobre Hielo es una celebración de todas las cosas italianas incluyendo patinaje sobre hielo de las mejores y más brillantes estrellas italianas.
Son kez söylüyorum, başka bir kadını Italy on Ice'a davet etmek için arıyorum.
Para ser claros, estoy llamando a otra mujer para ir a ver Italia sobre el hielo ahora mismo.
Ice Cube'un aktör yanının ağır bastığını sanıyordur.
Piensa en Ice Cube básicamente como un actor
- Ice Pick için bu!
- Esto es por Ice Pick.
Ice Pick?
¿ Ice Pick?
Ayrıca Ice Pick'e neden aşkım diyorsun?
¿ Y por qué a Ice Pick le dices "cariño"?
Şimdi gidip Ice Pick'e söyleyeceğim ve o da oğlanları gönderecek onlar da götüne sopayı öyle bir sokacaklar ki bundan sonra adın çubuklu dondurma olacak.
Cuando le cuente a Ice Pick, va a enviar a una pandilla a meterte un bate por el culo, y te van a decir "Palito de helado".
Tamam şimdi Jaq'in siki benim ağzıma giriyorsa benimki de seninkine girerken, Ice Pick senin götüne sokuyorsa Ice Pick, Jaq'i sikmiş gibi olur.
Pues, si la verga de Jaq estaba en mi boca y mi verga estuvo en la tuya, y la de Ice Pick estuvo en tu trasero entonces es como si Ice Pick se hubiera cogido a Jaq.
Ice Pick hapiste.
Ice Pick está en la cárcel.
Kesinlikle Ice Pick'in lan bu.
Sin duda alguna es el auto de Ice Pick.
Ice Pick için bu!
Esto es por Ice Pick.
Ice Blue Aqua Velva'yı yüzünüze sürün.
Sumérgete en lce Blue de Aqua Velva.
Maddie ile buz pateni yapmaya gittim ve müthişti, çok hoşuma gitti. Ağladım evet.
Fui a los Ice Capades con Maddie, y fue horrible y me encantó lloré mucho, lo hice.
Ertesi gün, yangın hala içten içe devam ediyor.
Al día siguiente, el fuego todavía arde.
Yaptığım işin övgüsünü başka birisi aldığı için içten içe ağlama sesim o benim.
Ese era yo llorando por dejar que alguien se llevara todo el credito por mi trabajo
Dizlerini içe çek!
¡ Dale!
Dizlerini içe çek!
¡ Vamos!
Başka patlak vermemek için artık gerçekle iç içe olacağım.
Bueno, para evitar cualquier otro ataque ahora abrazo la verdad.
Bence içten içe önemsiyorsun.
- Guau. Creo que, en secreto, sí te importan las cosas.
İçe kay.
Deslícese adentro.
Çünkü oraya kapatıldığınızda gerçekle hayal iç içe geçiyor.
Porque cuando uno está encerrado ahí dentro la realidad y la imaginación se confunden.
O şeytan boynuzu ile doğdu, ama bu ona içten içe zarar verdi.
Este chico nació con "Tres flores de la corona" Él estaba profundamente lastimado por lo que...
Evet, işte benim Ted Danson'un peruğuyla iç içe çekilmiş çeşitli çerçeveli fotoğraflarım var.
Sí, hay muchas fotografias de mí dormida en la peluca de Danson.
O çocugun basina gelenler tam bir trajedi ve bu içten içe harap ediyor beni!
¡ Lo que le pasó a ese niño es una tragedia y me destroza por dentro!
- İçten içe yargılıyorsun. - Sana yardımcı olmaya çalışıyorum.
Sigo cuidando de ti.
Sonra içe doğru kapanıp hamleni yapacaksın.
Cuando tengas que entrar ¡ y golpeas!
- Çünkü bence içten içe beni seviyorsun.
¿ Por qué? Porque pienso que muy en el fondo, yo te gusto.
Depresyon, öfke ve içe kapanmışlık var.
Está la depresión, la rabia, el aislamiento.
- İçe kapanmalar, öfke patlaması.
- ¿ Desmayos... picos de rabia?
Pete'i düzelttikten sonra öz değerlendirme formumu dolduracağım dedim kendi kendime. İçten içe asla başarılı olmayacağını bildiğim... -... bir görev.
Dije que completaría mi autoevaluación luego de arreglar a Pete, una tarea que en el fondo sabía, que jamás lograría.
Belki de içten içe onu alıp götürmesine izin vermemem gerektiğini bildiğim içindir.
Puede que supiera instintivamente que no debí permitir que Reilly se llevara a Annie con él.
Sanki böyle içten içe ışıldıyormuşum gibi hissediyorum.
Solo me siento como, como si tuviera este cálido brillo alrededor de mí.
Shakespeare aşkın içe çekilen sigara dumanı gibi olduğunu söylemiş.
Shakespeare escribió que el amor es un humo hecho con el humear de los suspiros.
Ve seni içten içe kan ağlatırlar.
Y te van destrozando por dentro.
Belki bu kızda bir çeşit içe kapanıklık var.
Quizá esa chica tenga algún tipo de autismo.
Onlar için yeterli olduğumuzu düşünsek bile içten içe işin öyle olmadığını biliriz.
Aún cuando creemos ser suficiente para ellas en el fondo, sabemos que no lo somos.
İçten içe, biliyordum.
En el fondo, lo sabía.
Ice Pick'in arabası değil mi lan o?
¿ Ese no es el auto de Ice Pick?
Michael dengeli ve içe kapanıkken Diane o kadar dışa dönüktü ki bazen içeride hiçbir şey bırakmıyordu.
Él era centrado y ensimismado, y ella era tan fuera de sí misma que a veces no había nada adentro.
Michael çok içe dönük bir kişiyken Diane içe dönük değildi.
Michael era una persona reservada, y Diane no era una persona reservada.
Diane, oyunculuk için altı, yedi aylığına Montreal'e gitme ihtimalinden bahsedince Michael içten içe mutlu olmuş ama hevesli görüntüsünü saklamamıştı.
Así que cuando Diane le mencionó la posibilidad de actuar por seis o siete semanas en Montreal, Michael estaba silenciosamente eufórico y abiertamente entusiasta.
İkimiz de kendimizden emin görünmeyi seviyoruz. Ama içten içe o kadar da emin değiliz, değil mi?
A ambos nos gusta parecer muy seguros de nosotros mismos, pero no estamos tan seguros por dentro, ¿ verdad?
İçten içe muhakkak heyecanlanmış olmalısınız.
Pero, muy en el fondo, debe de haber sentido cierta emoción con eso, ¿ no?
O içten içe ağlıyor.
Él está llorando por dentro.
İçten içe bunun doğru olduğunu sen de biliyorsun.
Es la manera en que debe ser. Y en el fondo, sabes que es cierto.
Zavallı şey, içten içe ölüyor olmalı.
Pobre, debe estar muriendo por dentro.
içeri 231
içer 25
içerde 92
içecek 50
içeride 300
içerim 28
içeriye 37
içelim 122
içeri girebilir miyim 137
içeri gir 856
içer 25
içerde 92
içecek 50
içeride 300
içerim 28
içeriye 37
içelim 122
içeri girebilir miyim 137
içeri gir 856
içerideler 28
içeri gel 1264
içerdeyim 16
içeride kim var 18
içeri girip 56
içeri buyrun 59
içeri girebilir miyiz 61
içeride kimse var mı 30
içeri gelebilir miyim 66
içeri giremezsin 45
içeri gel 1264
içerdeyim 16
içeride kim var 18
içeri girip 56
içeri buyrun 59
içeri girebilir miyiz 61
içeride kimse var mı 30
içeri gelebilir miyim 66
içeri giremezsin 45