Ilave tradutor Espanhol
1,033 parallel translation
Dün akşam söylediklerinizin dışında... ilave etmek istediğiniz bir şey var mı?
¿ Tiene algo que agregar a lo que nos dijo anoche?
Bu ilave bilgiler için size müteşekkirim.
Le agradezco la información.
Bu kahrolası şehri kündeye getirebilirsin.
Puedes lanzar una Ilave por toda esta ciudad.
Palmer, anahtarı at.
Palmer, tírame la Ilave.
- Anahtarımı hep unuturum.
- No tengo Ilave.
Bay Macabee Komünist Partisi üyesi olduğunu doğruladı. Ama üyelikten 5 yıl önce ayrıldığını ilave etti.
El Sr. Macabee admitió haber sido comunista y que ya no lo era desde hacia 5 años.
- Buna bir şey daha ilave edeceğiz gibi görünüyor.
- Deberías ofrecerme algo más.
Böylece, eminim hepiniz güçlerinize bir ilave olduğunu öğrenmekle mutlu olacaksınız.
Les interesará que hay un nuevo refuerzo para su frente común.
Burada ilave odalarımız var. Onları da görmek ister misin?
Tenemos cuartos extra aquí.
Pirinç ilave ederseniz...
Con arroz.
Önce biraz sirke, sonra da pirinç ilave edersin.
Con vinagre y arroz.
Stüdyo filmi bu durumda yetersiz buldu ve ilave sahneler çekerek kurgusunu yeniden düzenledi.
El estudio pensó que podía mejorarse, rodó escenas adicionales e hizo una nueva versión de la película.
O da, üst ranza, New Hampshire nüfusuna zamansız bir ilave ve inatçı bir biletçi vakasıydı.
Y concernía a un bebé que insistíó... en incorporarse a la población de New Hampshire en una litera... en contra de un conductor recalcitrante.
Ben de şunu ilave etmeliyim ki bağışlamanın ruhuna uygun olarak Chicagolu avukata karşı hiçbir nefret hissetmiyorum.
Yo quisiera agregar con el mismo espíritu de perdón que no guardo rencor hacia el abogado defensor de Chicago.
Enstitüdeki meslektaşlarımca kınanmaktan korkarak,... keşfimi evimin önünden geçen Seine'e attığımı ilave edebilirim.
Y temiendo perder la estima de mis colegas en el Instituto, arrojé mi descubrimiento por la ventana, al Sena, un río que fluye por delante de mi casa.
Ama gitmeden önce şunu da ilave edeyim ki, bu oteldeki bir komiyi sorguya çektiğimde bu dairenin, Rodney Kent adında Amerikalı bir yazar tarafından geçici olarak kiralandığını öğrendim.
Pero antes de irme permita que añada algo. Un botones de este hotel me asegura que este apartamento... está permanentemente alquilado.. a un novelista americano llamado Rodney Kent.
Verilecek ilave cezayı daha sonra kararlaştırırız.
Hablaremos de otros castigos más tarde.
Kendisinin söylemeye zamanı yetmediği şeylere ilave yapmak gibi bir amacımız yok.
No tenemos intención de añadir lo que él no tuvo tiempo para contar.
- Bunu hesabıma ilave edin.
Cámbieme éstas y póngalo en mi cuenta.
Yine de hasta ve zayıflar için ilave araba temin edeceğim.
Sin embargo, proveeré más carros para los enfermos y los viejos.
İleride ilave olabilir mi, belki?
¿ Alguna posibilidad de hacer más tarde una pequeña añadidura?
Somun anahtarını uzat.
Pásame la Ilave inglesa.
Pekala, Bay O'Flaherty, başka ilave edecek bir şeyiniz yoksa, oturun.
Nuestro suministro de abstemios es muy limitado. Sí, señor. Es verdad.
- Söyleyeceğiniz ilave bir şey var mı?
Fundado en el año...
Daha fazla özgeçmiş, ilave talimatlar, ıvır zıvır.
Su historial, más instrucciones, cosas sueltas.
Hey Amigo, bu kez ilave bir yüzde alamayacaksın. Neler oluyor?
Si esta vez logras escapar de mí te daré el 100 %.
Kitaplarımız başlıklarına ve yazarlarına göre sıralanır ve raflara dizilirdi. Ama Brigadier Blantyre kitapları, ilave olarak konu, yazar ve başlıklarına göre çapraz referansla yeniden düzenleyip listelemek istiyor.
Solíamos tener los libros clasificados por títulos y autores pero el General de Brigada Blantyre quiere reordenarlos y clasificarlos también por materias con referencias cruzadas a autores y títulos.
Peki ya ne için? Bu Rütbe ve çok az miktardaki ilave ücret için.
Por este... rango y una miseria de escasa paga extra.
Jelatin ilave etmek.
Añadirle gelatina.
Kaptan'ın seyir defteri, ilave.
Diario del capitán. Apéndice.
Ayrıca ilave 2.500 dolar.
Más los $ 2,500 adicionales.
Bir çift küçük yelkenliyle ilave yakıt taşıyalım.
El combustible extra irá en dos lugres.
Size zaman içinde ilave talimatları vereceğiz.
Les daremos instrucciones a su debido tiempo.
Yarın için 10 tane daha ilave ediyorum.
Y le añado... 10 para mañana.
Kaptanın seyir defteri, ilave.
Bitácora del capitán :
Ve buna ilave olarak Baloo...
Y además, Baloo,
- Evet, efendim. - Bir fincan daha ilave edin.
- Claro, señor.
Sanığın ilave etmek istediği bir şey var mı?
Tiene el acusado algo que quiera agregar?
Eğer tekrar içten gelen dürtü ile McMillan resminize ilave yapmaya kalkarsa...
Y si tengo más tentaciones... de retocar el retrato,
Bu nedenle bazı ilave testler yapmak istiyorum.
Por tanto, querría realizar unas pruebas adicionales.
İlave porsiyon yok.
Nada de raciones extra.
İlave bir öneri yapabilir miyim Maxine?
Haré otra sugerencia, Maxine.
Eğer yapabileceğim ilave bir şey olursa, söylemekten çekinmeyin.
Gracias.
Paco, birkaç sandalye ilave et.
Paco.
İlave benzin tankını onardın mı?
¿ Arreglaste el tanque extra de combustible?
İlave olarak bu modeli bir doktor gayet pratik buluyorum
Además, para mi trabajo me resulta muy práctico.
İlave emirlerim olacak.
Tengo órdenes adicionales.
İlave edecek bir şey yok.
Nada más que informar.
İlave edeceklerim dışında, doğruyu söyledi.
Excepto decir que él dijo la verdad.
İlave edecek bir şeyim yok, Sayın Yargıç.
No hay mucho más para agregar.
İlave olarak topluma karşı olumlu bir çaba içerisinde. Lakin kasıtlı bir biçimde kuralları yıkmaya çalışmakta.
Procurándose uno, ha actuado contra la comunidad ignorando intencionalmente la ley.