Imâ tradutor Espanhol
109 parallel translation
Kardeşlerinden daha muktedir olan bir adam imâ yoluyla onlara hakaret ediyor.
Un hombre más capaz que sus hermanos los insulta implícitamente.
Yanlış anlama, korkak olduğunu imâ etmeye çalışmıyorum.
En todo caso, no digo eso para decir que no es usted valiente.
Ama imâ ettiniz.
Insinuar.
Şu anki halimle, yönetme hakkım olmadığını mı imâ ediyorsun?
¿ Dices que no puedo reinar como soy?
Marx burjuva aileleri imâ etmişti.
Marx se refería a la familia burguesa.
Marx'in neyi imâ ettiğini biliyorum.
Ya sé a qué se refería Marx.
Schwartz, ona erkekliğe bok sürdürmeyip karizmayı çizdirmeden hemen işe koyulmasını imâ eden bir bakış atmıştı.
Schwartz violó las reglas de etiqueta saltándose el reto triple simple.
- Bir hayalet gördüğümü imâ ettiğinizi sanmıştım.
Crei que se referia a que vi un fantasma.
Şeytan Dünyası'ndaki kadınlara güvenmediğini mi imâ ediyorsun?
¿ Eso significa que no confias en mujeres del mundo demoníaco?
Elbette, Hyperion bir şey imâ etmek istemedi.
Desde luego, Hiperión no quiso hacerte enfadar.
Ruhunu serbest bırak ve eğer doğanın mucizeleri daha büyük şeyler imâ ederse bunu dene ve kalbini buna aç.
Deje vagar a su alma. Y si el milagro de la naturaleza... la lleva a indicios de algo más grande... Procure tener un corazón abierto.
Düşündüğüm şeyi imâ ediyorsan bu çok aykırı birşey.
Estás sugiriendo algo bastante extraño, si estás diciendo lo que creo que estás diciendo.
Genelde imâ yoluyla söyledi.
En gran parte, han sido indirectas.
Ne imâ ediyorsun?
¿ Qué coño insinúas?
Sadece... Nancy dediğin zaman tam olarak neyi imâ ediyorsun?
Nada, es sólo que cuando dices Nancy ¿ qué implicas exactamente?
Ne imâ ediyorsun?
- ¿ Qué estás... -... qué estás insinuando?
Ne imâ ediyorsunuz?
¿ Qué está usted insinuando?
Stuatit'ın söylediğini imâ etme. İntikam almalarından korkuyor.
No impliques a Stuart.
Kaç kez imâ ettin ya.
Lo has insinuado varias veces.
Bir şey imâ etmek istememiştim, ben Angela'ya nasıl idare ettiğini anlayamadığımı söyledim.
Bueno, no quise sugerir nada, yo sólo... Le dije a Ángela que no sabía como podía con todo.
Sen ne imâ ettiğimi sandın? Yapmak ister misin?
¿ Quieres hacerlo tú?
Çünkü bu sömestr yaptığın çalışmalar aksini imâ ediyor.
Tu trabajo este semestre indica lo contrario.
Aksini imâ etmek istemedim.
No he querido insinuar lo contrario.
Kırıcı şeyler söyleyemezsin. Hayır. Sadece Maya yüzünden birlikte olduğumuzu imâ etmen çok kırıcı.
No puedes decir cosas que duelen, y estás sugiriendo que estamos juntos por Maya.
Ajan Farrell, eğer size boyun eğersem FBI'da yükselebileceğimi imâ etmeye çalışıyorsanız boşuna uğraşmayın.
Agente Farrell, si va a sugerir que podría ascender en el Buró si coopero con usted ni se le ocurra.
Ne imâ etmeye çalışıyorsunuz?
¿ Qué insinúa?
- Gerard'ı mı imâ ediyorsun?
- ¿ Te refieres a Gérard? - Sí.
Eğer, bunun bir cadı avı olduğunu imâ ediyorsan, buna katılmıyorum.
Bueno, si está diciendo que esto es una caza de brujas, no estoy de acuerdo.
Tam olarak ne imâ ediyorsun?
¿ Que es exactamente lo que insinúas?
Buradaki birinin Adam'ı öldürdüğünü mü imâ ediyorsunuz? Talihin zalim cilveleri.
¿ Está sugiriendo que alguien de aquí mató a Adam?
Bunu imâ ediyor.
Bueno, tiró indirectas.
Sızdıran biri olduğunu mu imâ ediyorsun?
¿ Dices que se fugo?
Onu imâ etmek istemedim bayım.
- No quise decir...
Evet ama kesinlikle bunu imâ ettin.
Sí, pero lo diste a entender.
Oleg'i kaçırdığımı mı imâ ediyorsun?
¿ Que secuestré a Oleg? ¿ O sabe qué?
- NasıI da imâ edersin?
¿ Cómo se atreve a insinuar que...?
O zaman bu gerçekten Berlusconi, yalnızca imâ söz konusu değil!
¡ Entonces se trata de Berlusconi, no sólo inspirado en él!
Demek istediğiniz, benim bununla bir ilgim olduğu, bunu mu imâ ediyorsunuz?
¿ Me están echando la culpa? ¿ Creen que yo les causé la muerte?
En azından sözlerinle imâ edebilirdin Brooke, sonuçta düşünce okuyucu değilim.
Habrás dicho algo para darme a entender eso, Brooke... pero yo no soy adivino.
Benim de şüpheli olabileceğimi imâ ediyorsanız söylemeliyim ki 25 yıl önce kısırlaştırma ameliyâtı oldum.
Si usted está insinuando que yo podría ser un sospechoso debería saber que me practicaron una vasectomía, hace 25 años.
Başka bir şey imâ etmek tatlı, masum olan nasıl bir kelime kullanırdın?
_ ¿ Cómo se dice, cuando usas.. .. una dulce e inocente palabra pero realmente quieres decir otra cosa?
Sadece cennette bulunabilecek çok tatlı bir tatlıyı imâ etmektedir.
Se refiere a un postre tan dulce que sólo puede ser hallado en el paraíso.
Enka " yı imâ ettiğin şarkılarda şarkının tutkusunun dünyaları aşması gerekir!
Como establecen los personajes de "enka", ¡ es importante reflejar al mundo con una canción apasionada!
Ne imâ etmek istiyor?
¿ Qué quiere decir eso?
Kurtadamların var olduğunu imâ etmiyorum.
No quiero decir que existan hombres lobos.
İmâ, mutsuz, tahta kuruları, parasız.
- Hablas de chinches, de tristeza, de ruina.
İmâ, taktik değişikliği.
La insinuación, el cambio de ritmo.
"İmâ" daha doğru bir kelime.
"Insinuar" es la palabra más apropiada.
Tam olarak neyi imâ etmeye çalışıyorsun?
¿ Qué quieres decir?
İmâ etmişti.
ÉI hizo alusión.
Lauren bir vatanseverdir. İmâ ve varsayımlarla adını kirletmene izin vermem.
Lauren es una patriota, y no le permitiré que arruine su reputación basándose en insinuaciones y suposiciones.