English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ I ] / Insanlar bekliyor

Insanlar bekliyor tradutor Espanhol

260 parallel translation
Lütfen, insanlar bekliyor.
Tengo gente esperando.
Haydi, siz, gelin, insanlar bekliyor.
Vamos, Ud. La gente espera.
İnsanlar seni bekliyor.
La gente te espera.
O sular münasebetsiz yerlerde insanları boğmak için bekliyor.
Está ahí sin hacer nada esperando a que la gente se ahogue en ella.
- Şimdi gidin Iütfen, başka insanlar da bekliyor.
- Váyase, hay gente esperando.
- İnsanlar bekliyor.
- Hay gente esperandote.
Evet, kasabadaki insanlar sizi bekliyor.
Y la gente del pueblo os está esperando.
İnsanlar, gemiler ve uçaklar gerili yay gibi üzerimize salınacakları anı bekliyor.
Una maquinaria de hombres, barcos y aviones esperando saltar sobre nosotros.
İnsanlar bekliyor, hatta bir de ekselans.
Apúrate que hay gente esperando. Hay un ministro.
Ve sonra, bir yıl geçiyor. İnsanlar sıraya girerek bir uzay aracının kalkmasını bekliyor. Uzayda 100 milyar kilometre öteye gidebilmek için.
Y después, un año más tarde, forman fila esperando abordar una nave que los llevará a millones de millas en el espacio.
# İnsanlar bekliyor.
La gente espera.
İnsanlar neyi bekliyor ki?
Porque, ¿ a qué espera la gente?
İnsanlar, toplu cinayet salgınından korunabilmek, ve bir sığınak bulabilmek için, hükümetten yardım bekliyor. Cumberland sivil savunma ekipleri, habercilere, katillerin kurbanların çoğunu yarı yarıya yediklerini bildiriyor.
Los últimos informes que llegan a la redacción indican que un gran número de personas atemorizadas se refugian en iglesias, escuelas y edificios oficiales en busca de protección y ayuda contra estos asesinatos que, al parecer, sumerge a la mayor parte de la nación.
İnsanlar sıraya girip bekliyor.
A la cola y a esperar, sólo que más.
Başka insanlar da bekliyor!
Hay más gente esperando.
Televizyon kameraları bekliyor! Amerika'nın her yanında insanlar evlerinde konseri bekliyor, o ise telefonu açık bırakmış. Bak, Alex.
¡ Las cámaras de TV están esperando!
O insanlar bizleri bekliyor!
¡ Johnson, esa gente nos espera!
Nehir kenarındaki, rıhtım boyundaki Clichy Meydanı'nın yağmurda ıslanan kaldırımlarındaki binlerce ve binlerce sessiz nöbetçi okyanus hayallerine dalarak deniz serpintisini, setleri aşan dalgaları deniz kuşlarının tiz çığlıklarını bekliyor, fani insanlar.
Ahí están. millares y millares, centinelas silenciosos, terrestres inmóviles, plantados a lo largo de los muelles, de las riberas. por las aceras inundadas de lluvia de la place Clichy, en pleno ensueño oceánico, esperando el romper de las olas, el desencadenamiento de las mareas la llamada ronca de las aves marinas.
Dışarıdaki o insanlar, gitmemi bekliyor.
Esa gente de allá afuera está esperando que yo vaya.
Thackery, dışarıda aç insanlar bizi bekliyor.
Thackery, Ahi afuera hay gente esperando
İnsanlar bekliyor.
Tenemos gente.
İnsanlar bekliyor.
la gente está esperando.
Aslında pankarttaki yazı biraz taşralı. Bu yüzden geçidi izlemek ve çiçeklerle süslü arabalarımızı görmek için... her yıl binlerce kişi buraya akın ediyor. Ama insanlar bunu bekliyor.
El letrero es un poco patán, pero la gente espera eso.
- İnsanlar beni bekliyor.
- Son ya las seis, el público espera.
İnsanlar piknik yapmak için seni bekliyor, haydi şu bagaja gir!
Hemos organizado una comida para ti en el desierto.
Ordan burdan fakir insanlar Güneşin doğmasını bekliyor
La gente pobre de los alrededores... espera la salida del sol.
- İnsanlar bekliyor.
- Te están esperando.
İnsanlar bekliyor, gidelim.
Vamos. El público espera.
Çabuk ol. İnsanlar bekliyor.
Apúrate, hay gente esperando.
Sizin gibi güzel insanları tanımıyordum. Ama işte buradayım. Manhattan'da çılgın bir hafta sonu beni bekliyor.
No conocía a una gente tan maravillosa, y ahora estoy aquí a punto de pasar un alocado fin de semana en Manhattan.
Sizin gibi güzel insanları tanımıyordum. Ama işte buradayım. Manhattan'da çılgın bir haftasonu beni bekliyor.
No conocía a una gente tan maravillosa, y ahora estoy aquí a punto de pasar un alocado fin de semana en Manhattan.
Sizin gibi güzel insanları tanımıyordum. Ama işte buradayım. Manhattan'da çılgın bir haftasonu beni bekliyor.
No conocía a una gente tan maravillosa y ahora estoy aquí, a punto de pasar un alocado fin de semana en Manhattan.
İnsanlar içki bekliyor.
Esa gente ha estado esperando para pedir. No está en su puesto.
Hıristiyan alemindeki iyi insanlar bakışlarını bu kutsal duvarlara yöneltmiş şu tartışmalı konuya bulacağımız cevabı merakla bekliyor :
Toda la gente buena de la cristiandad tiene sus ojos puestos en estas paredes esperando nuestra respuesta a la enojosa pregunta :
Mazot yok. İnsanlar yiyecek almak için saatlerce sıra bekliyor.
Muy mal, la gente hace fila por horas para tener comida.
İnsanlar seni bekliyor.
El público te está esperando.
Ama ismin Leroy Brown olunca, insanlar senin arıza bir herif olmanı bekliyor.
Pero si tienes un nombre como Leroy Brown, la gente espera que seas malo.
Kâğıdım yok ve insanlar takside beni bekliyor.
No tengo papel y me están esperando en ese taxi.
İnsanlar seni bekliyor.
Hay gente esperándote.
İnsanlar bekliyor.
Hay gente esperando.
Diğer ilginç olan kısım ise tren durağa vardığında bazı insanların sizi bekliyor olacağı.
El otro artículo interesante Es que cuando el tren alcance su destino, Algunas personas estarán esperándolo.
İnsanlar bekliyor.
¡ Pide perdón, rápido!
- İnsanlar boşta bekliyor. Köşeyi dön, adamı yakala.
- Aquí estamos parados... ve a pillar al tipo de los rollos, tío.
İnsanlar çalışanlarımın fayda getirmesini bekliyor.
La gente espera que mis empleados den la cara.
İnsanlar bizi sette bekliyor.
Tenemos gente esperando por nosotros en el set. Oh, si.
İnsanlar bekliyor.
La gente está esperando y - ¿ Qué opina de todo eso?
Tabelada Ike ve Tina Turner yazıyor dışarıda insanlar bizi bekliyor ve sen burada yatmış yorgunluktan bahsediyorsun. Şimdi ne yapacaksın?
La marquesina dice "Ike y Tina Turner"... y todos esperan que salgamos, y tú hablas de que estás cansada.
İnsanlar seni bekliyor.
La gente te está esperando.
İnsanlar tanışmamı bekliyor. Van Buren porselenlerinden yiyemezler.
No van a comer en la porcelana de Van Buren, desde luego.
Kavram karmaşasına ayıracak zamanım yok. İnsanlar bekliyor.
Mire, no puedo entrar en discusiones de concepto con Vd. Tengo gente esperando.
Ve bu umutsuzluğa düşmüş insanlar, inancın o boşluğu doldurmasını bekliyor.
Y los que sienten eso esperan que la fe llene ese vacío.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]