Içimde tradutor Espanhol
6,482 parallel translation
Beni dinliyor musun bilmiyorum, ama sanırım içimde kontrol edemediğim bir şeyler var.
No sé si me escuchas, pero supongo que tengo algo dentro de mí que no puedo controlar.
Tahminde bulunmak istemiyorum ama sanki kzıgınmışsın gibi bir his var içimde.
No quiero proyectarlo, pero tengo la sensación de que estás enfadado.
Hayır, hayır. Dayanıklıyım ama kapının dışına kadar içimde tutabilirim.
No, no solo puedo aguantarlo, sino que puedo llevármelo por esa puerta.
Bu daha ne kadar içimde büyümeye devam edecek bilmiyorum.
No sé cuánto más progreso tengo dentro de mí.
Neden, bunu daha iyi bir duruma getirmeyeceğine dair içimde bir his var?
¿ Por qué tengo la sensación de que no vas a mejorarlo?
- Brian, içimde olmanı istiyorum.
Brian, te quiero dentro de mí.
Ufak bir artış göreceğimize dair bir his var içimde.
Tengo un presentimiento de que veremos un repunte.
Ben sadece kafeste McConaughey'i gördüğümde içimde bir şeyler oldu ve birbirimiz için yaratıldığımızı anladım.
Es solo que cuando vi a McConcaughey en su caja, algo dentro de mi chasqueó y supe que estabamos hechos el uno para el otro.
Bu konuda içimde kötü bir his vardı.
Tenía un mal presentimiento.
Bir şekilde benim içimde olacaksın.
Estarás dentro de mí, de un modo u otro.
O bebeği içimde hissetmeye başladım bile.
Ya puedo sentir en lo profundo a ese bebé que está por venir.
Daha büyük bir şeyle ilgisi olduğuna dair içimde bir his vardı.
Tenía el presentimiento de que estaba conectada con algo más grande.
- Bu sefer içimde olması lazım.
La necesito dentro de mí esta vez.
Yarı ölüyüm ve onda olandan daha fazla yaşam var içimde.
Estoy medio muerto y hay más vida en mí de la que él nunca tendrá.
Belki bir psikiyatra gitmeyi deneyebilirim ve bu öfkeli tarafımı geride bırakabilirim. Ama bu benim içimde olan bir şey, tam burada.
Puedo tratar de ir tal vez a un psicólogo y tratar de reprimir esa parte de mí...
Ama içimde gerçekte olduğu kişiye döndüğüne dair bir his var.
Pero creo que está volviendo a ser quien era realmente. - ¿ Y eso es malo?
Bunca süredir içimde büyüyordu nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum veya inanacağını sanmıyordum.
Y fue creciendo durante tanto tiempo, No sabía como decírtelo o si me ibas a creer.
Dayak yiyeceğimize dair içimde kötü bir his var.
Tengo un mal presentimiento que vamos a recibir un golpe...
Sandığım kadar uzun süre içimde tutamadım.
No aguanté tanto como pensaba.
Bundan sonraysa içimde nefret ettiğim bir karanlık oluştu.
Y desde entonces, tengo una oscuridad en mí que desprecio.
Olanlardan sonra annenin yüzüne baktım ve içimde bir şeyler parçalandı sanki.
Después, yo... miré a tu madre... y algo en mi interior... se quebró.
Artık içimde sadece kum ve akrep var!
Y no queda nada salvo polvo y los escorpiones dentro de mí.
Bana tamamen dürüst olmadığına dair içimde bir his vardı... -... bu yüzden seni takip ettim.
Tenía la sensación de que no eras completamente sincero conmigo, así que te he seguido.
Ve şu an içimde ufak bir his var.
Y ahora tengo este pequeño sentimiento adentro.
Söylemesem içimde kalır, gerçek bir aile gibisiniz.
Tengo que decir que parecéis una familia real.
Ama Tom bu duyguları yeşertti içimde.
Pero Tom logró provocar esa reacción en mí.
Ama önce bazı şeyleri kendi içimde çözmem gerek.
Solo necesito resolver algunas cosas antes.
Ve içimde de, bir türlü uslu durmayan bu çocuk var.
Y está esta niña dentro de mí que no se va a callar.
Çünkü içimde derin bir yara açtı.
Porque me llenó de cicatrices por siempre.
Çünkü birisi benim bunu yapamayacağımı söylemişti benim içimde olmadığını ama var.
Porque alguien dijo que no podría hacerlo, que no estaba en mí, pero se equivocó.
Içimde mahkumları koymak için emredildi Galyalılar onları görmek için değil.
Tenemos la orden de meter a los prisioneros en el interior para que los galos no los vean.
Sadece... Sadece... Bu yılın çok iyi geçeceğine dair içimde bir his var.
Solo que nosotros... que yo siento que nos iba tan bien este año.
İçimde bağımlılık cinleri var ve onları anlamıyorum.
Tengo demonios adictivos y - Entonces permíteme explicarte la oscuridad del alma humana. - no los entiendo.
İçimde bana geleceğine dair bir his vardı.
Tenía el presentimiento de que te pasarías.
İçimde ne olduğunu bilmiyorsun.
no entiendes qué hay dentro de mí.
İçimde vahşi tarafda yürümeyi sevdiğine dair bir his var.
Tengo el presentimiento que te gusta el lado salvaje.
İçimde bir zayıflık uyandırdın.
Despertaste una debilidad dentro de mí.
Îçimde sanki yılan balığı gibi bir kıpırdanma var.
Mis entrañas se retorcían como anguilas.
İçimde bunun gerçek Walter Wallen olmadığına dair bir his var.
Tengo el presentimiento de que ese no era el verdadero Walter Wallen.
İçimde kötü bir his var.
No me siento bien haciendo esto.
İçimde, sende özel bir şey olduğuna dair bir his vardı Harold.
Tenía el presentimiento de que había algo especial en ti, Harold.
İçimde bir çocuk taşımanın sonsuz zevkini bilemeyecek olmak beni gıcık ediyor.
Me deprime mucho pensar que nunca voy a conocer la alegría infinita de lo que se siente al llevar un bebé dentro mío.
İçimde bir şeyin hareket ettiğini hissedebiliyorum.
¡ Puedo sentir algo moviéndose dentro de mí!
İçimde bunun söylenmeyecek bir şey olduğuna dair bir his var. Hele hele bir odada baş başa oturan iki kadına.
Siento en mi corazón, que fue algo equivocado de decir, especialmente hacia dos mujeres que están sentadas solas en una habitación juntas.
İçimde bir his var Tommy.
Tengo un presentimiento, Tommy.
İçimde hayvan DNA'sı olmadığı için üzgünüm.
¡ Oye! Disculpa por no tener ADN de animal.
İçimde kavga edecek güç kalmadı artık.
Solo que ya no queda más lucha en mí.
İçimde öyle şeyler var işte!
Eso es lo que hay dentro de mí.
İçimde garip bir his var.
Estoy teniendo un extraño presentimiento.
İçimde yanlış bir şey yok.
No hay nada mal en mí.
İçimde tuttuğum her şey dışarı fırladı.
Todo lo que había estado guardando dentro simplemente salió.