Jugo tradutor Espanhol
3,944 parallel translation
Anne şimdi karpuz suyu içebilir mi?
¿ Puede mamá tomar jugo de sandía?
Şey, sadece portakal suyu alayım, lütfen.
¿ Cass? - Sólo jugo de naranja, gracias.
Kimseye söyleme sakın. Reklamını yaptığım meyve sıkacaklarını üreten şirketle olan anlaşmamıza göre halka açık ortamlarda lahana suyu haricinde hiçbir şey içmemem gerekiyor.
No lo cuentes, porque parte del trato que tengo con la juguera que promociono, es que, en público, se supone que no bebo otra cosa que jugo de col rizada.
Diğer birçok markanın meyve sıkacakları meyve ve sebzelerinizin sularını tamamen sıkmaz.
La mayoría de las jugueras que hay en el mercado, no extraen completamente todo el jugo de sus frutas y verduras.
Okulu kirdiniz, ve bitlenme yalaniyla musterimin on sekiz yas alti ogluna alkollu bir parti verdiniz.
Por lo tanto, usted jugo novillos, piojos falsos para lanzar un kegger para el hijo menor de edad de mi cliente.
Tüm gün boyunca tek yaptığı meyvesuyu için bağırmak, müzik çalmak, ağlamak, kapının ardından bana isimler saymak.
Y todo el día ha estado pidiendo a gritos... por su jugo y tocando su música, llora, y me dice de cosas a través de la puerta.
İçeride kurabiye ve meyve suyu var.
Adentro hay galletas y jugo.
Sahibinin beyaz halısına meyve suyu döküp az kalsın bebeğini öldürüyordu.
Jugo derramado en la alfombra blanca de la dueña y casi matamos al bebé.
Başladığım şeyi bitireyim ama bu sefer yeterli kuvvet ver de kalıcı yapayım.
Déjame terminar lo que comencé pero con suficiente jugo esta vez para que se pegue.
Eğer yeterli enerjisi varsa, evet
Si tiene suficiente jugo, sí.
Tonlarca domates sosu.
Toneladas de jugo de tomate.
Yerden biftek suyu toplamamın sebebi sendin.
Tú eres el que hiciste que lamiera jugo de ternera del suelo.
Mürekkep kartuşunu portakal suyuyla doldurdum, ve pates nişastasından kağıt yapıp, yazıcıdan yazdırdım. ve işte...
Entonces, llené los cartuchos de tinta con jugo de naranja, y pasé una hoja de fécula de papa por la impresora y voila...
Şişko pillerimden birini eski turşu suyunda yıkamak istediğim zaman kapını çalarım.
La próxima vez que anhele lavar una batería tamaño D con una jarra de jugo de pepinillos viejos, iré a tocar.
- Yaban mersinli meyve suyu arıyordum.
Estaba buscando un jugo. Bueno...
♪ "and give me the juice of your..." ♪
# Y denme el jugo de su... #
Meyve suyu alırsınız.
Compra algo de jugo.
Büyük ihtimal sabah-akşam oyun oynamıştır.
Probablemente jugo video juegos toda la noche.
Tarihi geçmiş Meksika malı burun spreyi ve nar suyu.
Espray nasal mexicano vencido con jugo de granada.
Yulaf ezmesi ve portakal suyu.
Avena y jugo de naranja.
Meyvesuyu?
¿ Un jugo?
Meyve suyumuz nerede?
¿ Dónde está el jugo?
Eskiden saçıma limon suyu sıkardım. Hatırlıyor musun?
Yo solía usar jugo de limón en mi cabello. ¿ Lo recuerdas?
Al, biraz meyve suyu iç.
Toma, bebe un poco de jugo.
Buğday çimeni suyu?
¿ Jugo de trigo?
- Ben liçi suyu içemeye gidiyorum.
Voy a ir por un vaso de jugo.
- Ben de liçi suyu içebilir miyim, baba?
Papi, puedo tomar algo de jugo también, por favor.
Gagalı Ayılar'ın suyu tükendi.
A los Osos-Ornitorrincos no les queda jugo, pero
- Sanırım biraz meyve suyum var.
- Creo que hay algo de jugo.
Boş ver o zaman. Meyve suyu yok.
No importa, no hay jugo.
O oyunda kimlerin olduğunu öğrenmeliyiz.
Tenemos que descubrir quién jugo en esa partida.
# Bana meyve suyu diye yalvaracaksın
Vas a rogarme mi jugo.
# Çaresiz kalacaksın Bana meyve suyu için yalvaracaksın
Vas a estar desesperada. Vas a rogar por mi jugo.
portakal suyu ve şampanyamız bitti, yani bende tang ve tekila ile yaptım.
Nos quedamos sin jugo de naranja y champaña, así que sustituí Tang y tequila.
- Evet, iki yüz yıllık üzüm suyunu alıp köpek öldürene dönüştürelim.
Sí, solo tomamos una botella de 200 años de jugo de uva y convertirlo en "Two-buck Chuck".
- Anne, biraz meyve suyu alabilir miyim?
- Si, la tendré. - ¿ Mámi, pudo tomar un poco de jugo?
- Evet, adı da "hırsız suyu".
Sí, y lo vamos a llamar "Jugo de Ladrón".
Hırsız suyu.
Jugo de Ladrón.
Nar suyu bok gibi mi, değil mi?
El jugo de granada, ¿ es un asco o no?
Karpuz suyu istiyorum.
Quiero jugo de sandía. Es invierno.
Kış geldi. Karpuz suyunu nereden bulsun?
No hay jugo de sandía.
Meyve suyu ister misin?
¿ Te gustaría un jugo?
Hadi ayakkabısının yanına azıcık meyve suyu dökelim.
Hay que echar un poco de jugo cerca de su zapato.
Üzgünüm tatlım. Yumurtamız, mısır gevreğimiz ve yoğurdumuz, ve sütümüz ve meyve suyumuz ve ve temiz tabağımız yok.
Lo siento cariño, pero nos quedamos sin huevos... y sin cereales y sin yogurt... y sin leche y jugo y sin platos limpios.
Beni kendi silahımla vurma planınız çok acınası.
Tu pequeño plan de cocerme en mi propio jugo... patético.
- Bektaşî üzüm suyunu sen mi yaptın?
- ¿ Tú hiciste el jugo de grosella negra? - Astrid lo adora.
Bektaşî üzüm suyunda boğulacaksın.
Te vas a ahogar en el jugo de grosella negra.
Tıpkı bektaşî üzüm suyu gibi.
Igual que el jugo de grosella negra.
Kimsenin istemediği bektaşî üzüm suyuna bir milyon.
Un millón por un jugo que nadie realmente quiere.
- Elbette.
Primero exprimes el jugo de los limones.
Bektaşî üzüm suyu.
Jugo de grosella negra.