English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kalem

Kalem tradutor Espanhol

3,935 parallel translation
Bak, kalem alamaz mıyım?
Mira, ¿ Me pueden dar un lápiz?
Tamam, bir tane spiral defter, bir tane siyah tükenmez kalem, yeni bir gitar, dört-hatlı kayıt cihazı...
Bien, necesito un cuarderno con espirales, lapiceros negros, un nueva guitarra, grabador de cuatro canales...
- Salmon, kalem ver.
- Salmon, dame un bolígrafo.
Kalem arıyorum.
Estoy buscando una lapicera.
Varsa kâğıt kalem alayım.
Tomaré un bolígrafo y un papel, si tienes.
Sadece bir kalem ama sadece en iyi adamlarımıza veriyoruz.
Básicamente es una pluma, pero... sólo los de alto nivel las reciben.
O zaman, Bay Crumb, bu kalem sizin tılsımınız.
Entonces esta pluma, Sr. Crumb, es tu talismán.
Kalem. Kalem ver!
Pluma. ¡ Necesito una pluma!
Kalem ve kağıt kullansan daha iyi olmaz mı?
¿ No necesitas coger bolígrafo y papel?
Demek ki, kendini beğenmiş kalem jokeylerini hedef alan bir katili arıyoruz.
Así que buscamos a un asesino cuyos objetivos son "jinetes de la pluma" pomposos.
Elektrikli kalem açacağı.
Afilador eléctrico de lápices. Cha-ching.
- Eline kalem al.
- Busca un bolígrafo.
Değişti Bir saniye, kalem alayım.
No, no es. Ellos...
- Kalem testi.
- La prueba del lápiz.
Kalem saçımda duruyor.
El lápiz se queda en mi cabello.
Kalem senin saçında da duruyor.
El lápiz se queda en tu cabello.
Dijital bu kadar iyi olunca bir kalem eşya sattık.
Nos vendieron la idea de que lo digital era estupendo.
Kağıtla kalem.
Papel y un bolígrafo.
Tarihi bir kalem. Başkanın ellerinden sana geçsin.
Es un trozo de historia de las manos del Presidente a las tuyas.
- Tasarının imzalandığı kalem.
- De la firma de la ley.
- Kalem kalem belirteceğiz ki...
- Lo hacemos parecer...
Bir kalem lazım.
Necesito una pluma.
- Başkanın verdiği kalem olur mu?
- ¿ La que te dio el Presidente?
- Kalem lazim mi?
- ¿ Necesitas un boli?
Biggie kutudaki en parlak renkli kalem değildi,... ama tanıdığım en sadık insandı.
Puede que Biggie no sea muy inteligente, pero es la persona más leal que conozco.
Evine döndüğünde, domuz yemi için kalem artıklarını süpürürsün.
En casa, usted estaría barriendo virutas de lápices para alimentar a los cerdos.
Sonra yazın. Kalem, kağıt, laptop. Bunlar önemli değil.
Lapicera, papel, portátil- - Todo eso no importa.
Elimde kalem, kağıt yok ama, en güçlü ve zayıf tarafların nelerdir, Colton Rhodes?
No tengo lápiz y un trozo de papel, pero ¿ cuáles dirías... que son tus mayores puntos fuertes y debilidades, Colton Rhodes?
"Kalem, kılıçtan güçlüdür" lafına ne oldu?
¿ Qué pasó con lo de "La pluma es mas poderosa que la Espada"?
Sayın Başkan, keşke kalem kılıçtan güçlü olsaydı.
Sr. Presidente, Desearía que el boligrafo fuera más fuerte que la espada, en serio.
Kâğıt kalem versene.
Dale un lápiz y papel.
- ve yanında bir kalem asılı.
- Hay una pluma colgando..
Şaşılacak bir durum yok, suratına bir kalem ekleştirmiş.
No hay misterio en eso. Ella atravesó su cara con un lápiz.
Evet bana da 3. sınıfta kalem saplanmıştı.
Y a mí en 3º grado, con un lápiz.
Uzun zamandır neşteri bir kalem haricinde bir yerde kullanmamıştım.
Hace tiempo que no uso un bisturí en algo que no sea un lápiz.
Dün onun için kalem aldım.
Ayer le compraste lápices.
Kalem.
Una pluma...
Bana bir kalem lazım.
Necesito una pluma.
Kalem mi istiyorsun patron? Al bakalım.
¿ Quieres una pluma, jefe?
Kalem ve kâğıtla ne yapıyorsun? Bu kötü oldu. Bu şarkıya bayılıyorum.
¿ Qué hay de ese lápiz y papel? Esto es un asco.
Tatlım? Charlie? Kalem?
¿ Charlie? ¿ Un bolígrafo?
Kalem almam gerekiyor.
Voy por una pluma.
Altın kalem!
¡ Un bolígrafo de oro!
Herkese bir kalem ve bir kitapçık.
Todo el mundo recibe un pasador y el programa del concierto.
Tadı kurşun kalem gibi!
¡ Sabe a lápices!
Neden lateme kurşun kalem koyuyorsun!
¿ Por qué pones lápices en mi café?
Eğer kendimizi bir şarkıyı su şişesi, kalem, fermuar ve kim bilir başka neyle çalmaya itersek herkesin nasıl birlikte çalışacağını hayal et.
Imagina como podríamos hacer que todos trabajen juntos si nos exigimos a hacer una canción sin nada más que unas botellas de agua y lápices, y cierres, y quién sabe qué más.
Brittany en basit matematik işlemini bile anlayamamışsın ve neden istediğimiz gibi 2 numara kalem kullanmadığını bilmiyorum.
Brittany, te falta un conocimiento básico de la aritmética más simple, y no sé por qué no pudiste utilizar un lápiz del número dos, tal y como te pedimos.
Şey, kızın biri pembe kalem kutumu almış.
Una niña agarró mi estuche de lápices rosa. ¿ Si?
- Bir kalem bul.
Anota.
Bir kalem ver.
Dame una pluma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]