Kandırdım tradutor Espanhol
1,445 parallel translation
- Kandırdım.
Caíste.
Lex'i kandırdım, oyununu oynadım, sen de bana gitmem için 10 milyon dolar mı önerdin?
¿ Engaño a Lex, sigo tu pequeño juego y me ofreces diez millones para que me vaya?
"Haha, sizi kandırdım! Siz salaksınız" diyecek.
"¡ Ja, ja, os pillé, sois idiotas!"
Sizi kandırdım!
¡ Te lo has tragado!
Kandırdım seni kaltak!
¡ Te tengo, mujerzuela!
- Sanırım kandırdım bile.
- Creo que acabo de hacerlo.
- Biliyorum. Herkesi kandırdım.
- Los engañé a todos.
Fena kandırdım.
¡ Cayeron!
Kandırdım!
Te lo habías creído.
Seni kandırdım, çocuk! Kandırdım seni!
¡ Te cagaste bicho, te cagaste!
- Sizi kandırdım.
- ¡ Cayeron!
Kandırdım seni, sporcu çocuk!
Te engañé, jodón!
Nasıl da kandırdım?
- ¿ Le he engañado? - Oh.
İyi kandırdım ama.
Te engañe.
Ben seni kandırdım.
Te he engañado
Seni o zaman kandırdım ama şimdi doğru söylüyorum.
Te mentí antes, pero ahora te digo la verdad.
- Seni kandırdım, anne.
Te engañé, mamá.
- Ama seni kandırdım.
- ¿ Te engañé?
- Yok ya, kandırdım.
- Estoy de broma.
Ama iki saat uğraşıp kendimi kandırdım.
Pero gaste 2 horas tratando de fingir. Oh, no.
Seni kandırdım mı?
Engañada usted?
Çaylak'ı kandırdım mı?
¿ Engañé al novato?
Kandırdım!
¡ Caíste!
Kandırdım.
¡ Caíste!
Kandırdım seni.
¡ Te cogí!
Ama bir saniyeliğine seni kandırdım, değil mi? Kandırdım.
Pero te engañé por un segundo, ¿ verdad?
Yıllardır herkesi kandırdım. Ben Yahudi değilim.
Mentí a todo el mundo desde el principio.
Kandırdım.
Te hice caer.
Garson ve aşık çocukla beni kandırdın, tamam mı? Ama bu?
Me convenciste con lo del camarero y el amante, ¿ sí?
Sanırım müdürle rehberi kandırdık, ama Kyle konuşmalıyız.
Sé que tenemos a todos engañados, pero tendríamos que hablar de Kyle.
Bu çok garip, Onu... kandırdığım için gerçekten suçlu hissediyorum.
¿ Sabes? Es curioso, me siento... absurdamente culpable por haberle mantenido la venda sobre los ojos.
Seni kandırdığımı neden düşündüğünü çok iyi biliyorum ama gerçek şu ki hayatımda rol yapmadığım tek bölüm seninle olan kısımdı.
Yo entiendo porque es que piensas que te traicioné. Pero la verdad es que eres la única parte de mi vida que es real.
Sanırım Mikey beni kandırdı, çünkü hep geceleri çalışıyordum.
Eso es. Mikey me engañó porque yo trabajaba de noche.
Onu çantamı taşıması için kandırdım.
Hice que cargara mi maleta.
Ve ben de kendimi kandırdığımı farkettim.. Ve işyerimdeki insanları..
No pierdo más tiempo contigo
Beni kandırdınız mı?
¿ Me engañaron?
Karımı hayata döndürmeye çalıştım, ama beni kandırdılar.
pero me mintieron.
Hatta onu kandırmak için hayalet bile çağırdım.
Incluso invoqué a un fantasma para engañarla.
Ne yani, bizi kandırdı mı?
¿ Qué? , ¿ Esto estaba preparado?
Sark onu kandırdığımızı anlarsa bedelini kızım ödeyebilir.
Si de alguna forma Sark piensa que estamos intentando engañarlo mi hija sufrirá las consecuencias.
Bak, seni kandırdığım için üzgünüm, ama ne yapabilirdim ki?
Siento haberte engañado, pero, ¿ qué se suponía que debía hacer?
Seni bu şekilde kandırdığım için çok üzgünüm.
No puedo creer que te tratara así.
Ama o ahlaksiz üvey ağabeyi, arkadaşı kalp krizinden ölünce kızımı kandırıp sigorta şirketini dolandırdı.
Pero su malvado hermanastro la intimidó para estafar a una compañía de seguros cuando su amigo tuvo un paro cardíaco.
Hayır, hayır, hayır. Sana, Bardabos'da Greg Louganis'le tanıştığımı ve su altında ona sakso çektiğimi söyleyip seni kandırdığımda bunu ödeteceğini söylemiştin.
No, no, no, no... dijiste que me la devolverías cuando te dije que había conocido a Greg Louganis en Barbados y que se la había chupado bajo el agua, y tú te lo creíste, pero...
Sanırım kaderi kandırdık.
Parece que le hicimos trampa al destino.
Beni kandırdığını düşündüm, tamam mı?
Me robaron, ¿ vale?
Beni daha önce kandırdı, ama arkamda ol ki bir daha kandırmaya çalışırsa bu işin peşini bırakmayacağım.
Sí, bueno, ya me ha toreado otras veces. Pero, con la ayuda de Dios, si la caga esta vez, voy a ir a por él. A lo grande.
Beni kandırdın mı?
¿ Me has engañado?
Ben küçükken, annem ve Sam'i böyle kandırırdım.
Cuando era pequeña, acostumbraba a hacer esto con mi mamá y con Sam.
Şikago'da Arvella Gray'i dinlemiş... Teksas'ta da Mance Lipscomb'ı. Beni kandırdığını hemen anlamalıydım.
Habiendo escuchado a Arvella Gray en Chicago, a Mance Lipscomb en Texas, debí darme cuenta de que me estaba tomando el pelo.
Sizi kandırdığımı düşünmeniz beni çok üzer.
Me apenaría pensar que usted creyera que yo lo he engañado.