Kanlı tradutor Espanhol
5,345 parallel translation
öldüğünüzü bildiricem, ve ona kanlı bir işaret göndericem, çünkü aldığım emir böyle.
Voy a dar pero noto estás muerto, y le enviaremos alguna señal sangrienta de la misma, para'tis mandé que debería hacerlo.
biz galip gelseydik, soğuk kanlı bir şekilde esirlerimizi kılıçla tehdit etmezdik.
Si hubiera ido con nosotros, no debemos, cuando la sangre estaba fresca, han amenazado nuestros prisioneros con la espada.
Seni tanıyoruz, Mauricio seninle kanlı bıçaklıydı...
Sabemos que tu y Mauricio tenían bifes...
Sen soğuk kanlı bir hırsızsın, Shawn.
Eres un ladrón de sangre fría, Shawn.
Soğuk kanlı.
Sangre fría.
Kanlı haydut nerelerdeymiş?
¡ Hola! ¿ Dónde está este maldito granuja?
Şu kanlı kitap, Das Kapital.
Ese maldito libro. Das Kapital.
Sizleri ve faşistleri aynı safta toplayacaklar, Ve bu dünyanın da öteki tarafın da eli kanlı Doherty sülalesini.
Y tendrán su apoyo y los fascistas, por un lado, y los malditos Dohertys de este mundo al otro.
Kan gördüğünde daha soğuk kanlı karşılaman ne zaman olacak hemşire?
¿ Cuándo aprenderán las malditas enfermeras a guardar la disciplina?
Ama bu kanlı savaştan ben yürekten bıktım.
pero yo estoy muy harta de esta maldita guerra.
Ordu hemşerilerinin kalitesini aşağıdakiler içermelidir. Nezaket, temizlik, gözlem emirler, doğru sözlülük, soğuk kanlık, cesaret.
Sus cualidades como enfermeras del ejército deben ser las siguientes... amabilidad, limpieza, observación, orden, veracidad,
Burdan kanlı canlı çıkmaya çalışıyorum.
Trato de salir de aquí con vida.
Jeremy Danvers kanlı canlı. - Tanıştık mı?
Jeremy Danvers en persona.
Ben şirin, sevimli dinozorları düşünüyordum. Kanlı dişleri olan ve et yiyen dinozorları değil.
Estaba pensando en bonitos dinosaurios de peluche, no en monstruos desgarradores de carne con... dientes puntiagudos sangrientos.
Böyle kanlı bir olay yerine ilk gidişiniz mi?
¿ Esa fue su primera visita a la escena de un crimen violento?
Peki, böyle kanlı bir suç mahallinin fail üzerinde kan bırakacağı önermesi sizin kendi fikriniz mi?
¿ Y opina que una escena del crimen sangrienta es probable que produzca una situación en la que se encontraría sangre en el autor del delito?
İşte, kanlı uzun saçlarıyla alev alev bir yıldız, dünyayı kıtlıkla, salgınla ve savaşla tehdit ediyor.
Allí, con larga y sangrienta cabellera, una estrella ardiente amenaza al mundo con el hambre, la peste y la guerra.
Eğer kendine gelmezsen senin gibi biriyle ilişki isteyen canlı kanlı bir kadını kaybedeceksin.
Si no te controlas, vas a perder la única mujer de carne y hueso que está dispuesta a tener una relación - con alguien como tú.
Paris'e giren muzaffer bir at yoktu sadece kanlı ve korkunç bir çıkmaz vardı.
No hubo galope triunfante a París, sólo un sangrante... y terrorífico callejón sin salida.
Fotoğrafı gördüm. Kanlı canlı hayatta.
Pero vi la fotografía y ella está muy viva.
Kanlı kıyafetin pek şık tatlım, sahte deriden de kötü duruyor.
Enfriar la sangre, pero es más feo que el cuero ecológico.
Onun da en az diğerleri kadar eli kanlı.
Tiene tanta sangre en sus manos como el resto de ellos.
- Benim oğlum... - Oğlunuz soğuk kanlı bir katil!
- Mi hijo... - ¡ Su hijo ejecutó a un guardia a sangre fría!
Eğer bu işin kanlı olmasını istiyorsan seni sorun olmadan yeniden harcayabilirim.
Si quieres sangrar un poco, no tengo ningún problema en patearte el culo... otra vez.
Kanlı Toprak'taki gibi sonunda sarhoş oldukları iki randevuya çıkıp sonra da evlenmek için belediyeye koşan çılgınlar gibi olmak istemediğimi biliyorum. - Ama sanırım evlenmek isterim.
Bueno, no sé si quiero ser uno de esos locos que tienen dos crapulosas citas, como en "Badlands", y van corriendo al ayuntamiento, pero sí, eso creo.
Tıngırtı ortaya çıktığında her şey kanlı ve hızlı olacak.
Si Tintineo aparece, se volverá muy sangriento, muy rápido.
Sabah olunca giyeceğin kıyafetler, sandviç, su, hidrojen, peroksit acil durum için telefon ve kanlı et.
Una muda para la mañana, un bocadillo, agua, peróxido de hidrógeno, un teléfono para emergencias y el trozo de carne.
- Kanlı et taktiğimi nereden öğrendin?
¿ Dónde aprendiste mi truco del trozo de carne?
- Ama kanlı arkadaşın bir adım kaçırdı.
Pero tu bolsa de sangre perdió el compás.
İşte inek kanlı lazanyanız, efendim.
Y su lasaña con sangre de vaca, señor.
Bir tanesi de büyük ve kanlı.
Una jodidamente grande, de hecho.
Tıpkı tipik, kanlı canlı bütün Amerikan çocukları gibi.
Simplemente su típico muchacho estadounidense de sangre roja.
Hector soğuk kanlı birisi.
Hector es un cliente genial.
Oldukça kanlı bir mücadele edilmiş.
Fue una pelea bastante cruenta.
Evet, kanlı canlılar.
Sí, vivitos y coleando.
Bir dakika burada duruyorum kanlı canlı Paul Angelo olarak.
En un momento estoy aquí... Paul Ángelo en carne y hueso.
Gabriel otele gitti ve oradaki adamı soğuk kanlılıkla öldürdü.
Gabriel fue al Hotel Windall, mató a esos hombres a sangre fría.
Doğru ya. Klaus seni kanlı bir kurban töreninde öldürecekti. Ama sen yine yapacağını yaptın ve kaçtın gittin.
Klaus iba a matarte en un sacrificio de sangre, y tú, siendo tú, huiste despavorida, solo para volver y enterarte de que toda tu familia había sido masacrada.
Kanlı bir savaş alanında unutulmuş, sıradan bir kişi olarak ölmediğin için ve babanın seni görüp rezil olmak için bir, gün daha yaşayamadığı için özür dilerim.
Lamento que no llegaste a morir como un don nadie olvidado en un sangriento campo de batalla, y tu padre no llegara a vivir otro día para ser desgraciado por ti.
Nedense hatırımdaki Zafer Günü de insanlık tarihinin en korkunç ve kanlı savaşının sonu da zamanın akıp gitmesiyle birlikte unutuldu.
De alguna forma, en mi cabeza, el día de la victoria en Europa, el final de la guerra más terrible y sangrienta de la historia, está siendo olvidado con el paso del tiempo,
Kanlı sabun bezi. Vücut sıvısı mı?
Toalla sangrienta. ¿ Fluidos corporales?
Kanlı Ayaklanmada 38 Ölü
38 MUERTOS EN SANGRIENTOS DISTURBIOS
Sonra da leopar kanlı babunun cesedini akşam yemeği için evine sürüklüyor bebek babun ölü annesinin kucağından düşüyor.
Y mientras arrastra el cuerpo sangriento del babuino para devorarlo, un bebé babuino cae de entre los pliegues de su madre muerta.
Muhafızlar seni eli kanlı şekilde yakalasa yok yere ikimiz de Sing Sing'e gidecektik yani.
No tenemos que acabar ambos en Sing Sing si el guardia te ve en el acto por así decirlo.
Ve Tom Sharkey'i tamamen karşısına aldı. Şimdiye kadar gördüğüm en kanlı beraberlikti.
Y condujo a Tom Sharkey al empate más sangriento que haya visto nunca.
Mavi tırnaklar ve kanlı meme uçları için deği, değil mi?
No es por las infecciones de uña y los pezones sangrantes ¿ verdad?
Gel de kanlı kafanı, oturduğum yerin hemen altında dinlendir.
Ven a descansar tu cabeza sangrante justo aquí debajo de donde estoy sentado.
Kanlı bir peçete.
Era una servilleta de cóctel ensangrentada.
Bir şeyler yaparsın ve sonu epey kanlı olur.
Y has hecho cosas, y hay tanta sangre.
Kanlı komünistin biri.
Él es un maldito comunista.
Serin kanlılığını koru.
Juega bien.