English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kaplumbaga

Kaplumbaga tradutor Espanhol

1,671 parallel translation
- Adı "Kaplumbağa'ın Yeri" olurdu.
- Llamarlo "Turtle's".
Annem bile bana Kaplumbağa der.
Hasta mi madre me llama Turtle.
- Neredeydin, Kaplumbağa?
- ¿ Dónde has estado, Turtle?
Cidden, Kaplumbağa.
En serio, Turtle.
- Sadece mutlu ol, Kaplumbağa.
Sólo quiero que estés feliz, Turtle.
- Kaplumbağa, iş bulmana gerek yok.
Turtle, realmente no tienes que conseguir empleo.
Asistanın olarak Kaplumbağa'yı işe almaya ne dersin?
¿ Qué tal si contratas a Turtle como tu asistente?
Kaplumbağa, her sözünü dinleyeceğine söz veriyor musun?
Turtle, ¿ prometes escuchar todo lo que diga?
- Haydi, Kaplumbağa, gidelim.
- Qué bien. - Vamos, Turtle, andando.
Seni güçlendireceğim, Kaplumbağa.
Pero te endureceré, Turtle.
Ve bugünü atlattığın için seninle gurur duyuyorum, Kaplumbağa.
Y yo estoy orgulloso de ti, Turtle, por cumplir hoy.
Bence Kaplumbağa'nın söz hakkı yok.
Yo digo que el pobretón de Turtle no la tiene.
- Çünkü Kaplumbağa'ya iyilik yaparsın. - Ne?
- Porque favoreces a Turtle, hermano.
Ben Kaplumbağa.
Soy Turtle.
Kaplumbağa birinci sınıfta uçup Meadow Soprano ile veda sahnelerinde oynuyor.
Turtle vuela en primera clase y tiene escenas de despedida con Meadow Soprano.
Böyle yapma, Kaplumbağa.
No hagas eso, Turtle.
Zavallı Kaplumbağa çok hassas, çünkü ünlü ve ateşli bir oyuncu tavlayamıyor.
El pobrecito Turtle es sensible porque no puede conseguir a una actriz famosa y bella.
Vasat görünüşlü vatandaşların % 99'u bunu başaramıyor, Kaplumbağa. O yüzden kendini kötü hissetme.
El 99 % de los ciudadanos del mundo no pueden conseguirlo, Turtle, así que no te sientas mal.
- Yine iyi bir nokta, Kaplumbağa.
Otro buen punto, Turtle. Sí, gracias de nuevo.
Jamie-Lynn Sigler, bugün Kaplumbağa'yı uçakta boşaltmış.
A Turtle lo pajeó Jamie-Lynn Sigler hoy en el avión.
Kaplumbağa bir şey yapmadı.
Turtle no hizo nada.
Kaplumbağa, çok üzgünüm, dostum.
Turtle, lo siento muchísimo.
- Afedersin, Kaplumbağa.
- Lo siento, Turtle.
Küçük kardeşim bir film yıldızı. Ari onun menajeri ve Kaplumbağa yine kadınsız kaldı.
Mi hermanito es estrella de cine Ari es su agente y Turtle nuevamente se encuentra sin mujer.
- Sen giyiyordun, Kaplumbağa.
- Eres tú, Turtle. - Piensa en eso.
Ama Kaplumbağa haklı.
Pero Turtle tiene razón.
Sakin ol, Kaplumbağa.
Tranquilo, Turtle.
- O turtayı Kaplumbağa'dan mı aldın?
¿ Le quitaste el pastel a Turtle? - ¿ Turtle?
Kaplumbağa mı? Evet, bu adam.
- Sí, éste chico.
Kaplumbağa!
Turtle.
Kaplumbağa.
Turtle, vamos.
- Kapa çeneni, Kaplumbağa.
- Cállate, Turtle.
Ama telefonda Kaplumbağa var. Telefonlarınızı açmadığınızı söylüyor.
Pero Turtle está al teléfono, dice que ninguno de los dos atiende el celular.
Anlattım ya, Kaplumbağa, çok iyi vakit geçirdik.
Te dije, Turtle, la pasamos bien.
- Kaplumbağa!
- Turtle.
Oraya git, kendi ol, ama Kaplumbağa ve Drama'yı arabada bırak, tamam mı?
Ve, sé tan encantador como siempre pero deja a Turtle y a Drama en el auto, ¿ de acuerdo?
Birinden daha yeni ayrıldım, Kaplumbağa.
Acabo de romper con alguien, Turtle.
Kaplumbağa, "Grand Theft Auto" daki gibi kullan.
Turtle, ¿ recuerdas cómo manejas en "Grand Theft Auto"?
- İyi fikir, Kaplumbağa.
- Gran idea, Turtle.
Elisabeth Shue, fahişeyi oynuyordu, Kaplumbağa.
Elisabeth Shue interpretó a una prostituta, Turtle.
Güya, ender bulunan bir yerel "kaplumbağa" türünü öldürüyormuşuz.
Aparentemente estamos matando a una rara especie de "tortuga" local.
Üzerinden atlamam gereken kaplumbağa kabuklu şeyler de vardı. Ve gerçekten çok zorluydular.
También unas cosas como conchas de tortuga y esa parte estuvo muy difícil.
Kaplumbağa ve ayı pençesi.
Es de una tortuga de tierra y un oso.
Nehirden çıkıp geldiğinde, büyük bir dikenli kaplumbağa taşıyordu ve onu biz genç ranger'ların üstüne atmıştı.
Ella apareció de ese río llevando consigo una gran y vieja tortuga mordedora, que lanzó a un grupo de nuestros jóvenes Rangers,
Efsaneye göre, binlerce yıl önce İmparator Yu, Sarı Nehir'in derinliklerinden gelen kutsal bir kaplumbağa tarafından ziyaret edilmişti.
Se ha abierto una puerta y ante nosotros se extienden unas matemáticas completamente nuevas. Pero eso no le sirvió de mucho a Cantor.
Burada, merak etmeye başladı, Tanrı niye, neredeyse farksız bu küçük adalarda farklı çeşitte kaplumbağa, ispinoz veya iguana yaratmıştı.
Aquí fue donde empezó a preguntarse por qué Dios había creado distintos tipos de tortuga, pinzón o iguana en islas más o menos idénticas.
Küçük bir kaplumbağa.
Una tortuguita.
Kabuğundaki bir kaplumbağa haricinde, hepsi gitmiş!
¡ Todos huyeron, excepto una tortuga!
Sadece bir kaplumbağa ile ordusunu durdurduk.
Con sólo una tortuga le atascamos su ejército.
Bir kaplumbağa kadar sessiz olmak zorundayız, tamam mı?
Tienen que estar quietos, como una tortuga.
Çölden gelmiş olan bazı küçük çocuklar yüzemiyordu ama celep bir kaplumbağa gibi sırtına aldı onları.
Algunos de los pequeños del desierto no pudieron nadarles. Pero Drover los trajo en su espalda como tortuga.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]