Kapıcı tradutor Espanhol
8,615 parallel translation
Kapıcı kuralı mı?
¿ El código de conducta del portero?
Gerçekten kötü bir kapıcısın.
Realmente, eres un mal portero.
Gidip kapıcıyı çağırayım.
Debería ir por el portero.
David, kapıcı kıza nazikçe sordum, küpelerimi çaldın mı diye, ve kız buz kesti, ve şimdi rehine dükkanının yoluna düştü!
David, le pregunté educadamente a la encargada si se había robado mis aretes, ¡ y se puso muy fría como el hielo, y ahora va de camino a una casa de empeño!
Kapıcısı köpek bakıcımla dost.
Su portero es amigo del chico que pasea a mi perro.
Kapıcısına getireceğim ben sonra onları.
Voy a llevarselos a su portero después.
Babam a kapıcı oldu.
Mi padre era conserje
Onu oradan çıkarmalı ve hemen kapıyı kapatmalıyız.
Mira. Tenemos que sacarlo de ahí, y después cerrar la puerta.
Çıkış kapısı şimdi kapanıyor.
La puerta de salida está cerrando.
Arkandaki kapı bir erişim tüneline çıkıyor.
La puerta detrás de ti conduce a un túnel de acceso.
Doğru odama çıktım ve sessizce kapıyı kapatıp, göz yaşları içinde yastığıma yumuldum.
Caminé hasta mi habitación, cerre la puerta muy silenciosamente, y luego, apoye mis ojos en mi almohada.
Bu ikisi kapımın önüne çıkıverdi.
Estos dos se aparecieron aquí.
Hemen peşlerine düşün. Çıkış kapılarını kontrol edin.
Ve por ellos antes de que aparezcan por esa puerta.
Schneider'e, seni ön kapıya çıkartacağımı söyledim.
Le dije a Schneider que te haré salir a través de la puerta principal.
Bu kapıdan gelip ön kapıdan çıkmış olmalılar.
Y ellos deben haber pasado por ese cuarto... saliendo justo por la puerta principal.
Evet, aklımdan geçti. Oradan caddeye çıkabiliriz ama o kapının anahtarları bende yok.
Podríamos salir a la calle... por ahí, pero no tengo las llaves de esa puerta.
Yukarı çıktığımızda kapıyı ya sen açarsan?
¿ Y si vamos y tú atiendes la puerta?
Ve dışarı çıkıp kapıyı kıracağım.
Y saldré y romperé la puerta.
Ön kapıdan çık.
Sal por la puerta principal.
- Bebek yolda. - Ve dürüst olmak gerekirse, Chris o kapıdan her çıkışında endişeleniyorum. - Biliyorum.
Tenemos un bebé en camino.
Tırnakları yerinden çıkıncaya kadar kapıları tırmalamış.
Arañó la puerta hasta que se le cayeron las uñas.
Kapının üzerinde bir sebeple çıkış işareti vardır.
La puerta tiene una señal de salida por encima de ella, por una razón.
Koduğumun züppesi kapısını kilitleyip çıksaydı.
Es culpa de ese idiota rico por dejarse la puerta abierta.
- Kapıyı kapat! - Bırak çıkayım!
- ¡ Cierre la puerta!
Yarı çıplak halde kapıda bir adamla konuşuyorsun, derdin ne Frances?
Semidesnuda y hablando con un hombre. ¿ Qué te pasa, Frances?
Yapmam gereken tek şey, o kapıdan geçmek, o odaya girmek ve Jane'i dışarı çıkarmak.
Sólo tengo que pasar la puerta de ese cuarto para sacar a Jane.
Çıkarken arkandan kapıyı kapat.
Cierra la puerta detrás de ti.
O kapıdan çıkarsan her şey biter.
Si sales por esa puerta ahora, es el final.
Kapıları pervazlardan çek çıkar!
¡ ARRANCAD LAS PUERTAS DE LOS GOZNES!
Sıra bizden birine gelmeden onu bu kapıdan çıkarmayı düşünmemiz gerekmez mi?
¿ No nos deberíamos concentrar en sacarla por la puerta ahora mismo antes de que la próxima sea una de nosotras?
Bir kez kapını açtığın zaman bir kadının ne kadar zarar vereceği şaşırtıcı.
Es asombroso cuánto daño puede hacer una mujer cuando la dejas entrar.
Görev gereği arkalarında kalıcı bir şey bırakamayanlar. Ve denizin albenisine kapılanlar.
Aquellos cuyo sentido de fuerzas en servicio les a salir de cualquier sentido de permanencia o identidad detrás de ellos y aquellos para quienes que es la atracción.
Kapıdan çıkınca sağ tarafta, senin solunda bulabilirsin, Hamam spanın hemen yanında.
Puedes encontrarlo justo afuera, a la izquierda de las puertas, justo a un lado del spa hammam.
Patlayıcıyı iç kapıya yerleştirmen gerekiyor.
Coloca la bomba en la puerta interior.
Onları kapı dışarı edersen sermaye için paran çıkar.
Si los echaras, podrías permitirte comprar suministros.
Çıkarken kapıyı kapatma nezaketini gösterin.
Sean tan amables de cerrar la puerta al salir.
Birisi kola satıcısı arkadaşımı kapıdan çevirmiş.
Alguien dejó afuera a mi traficante de coca.
Tamam, onu seri bir şekilde arka kapıdan çıkartalım.
Vamos a sacarla por la puerta trasera sin hacer ruido.
Çıkarken kapıyı kapatır mısın?
¿ Puedes cerrar la puerta al salir?
"Olmuş olabilecek şey ve olan şey Tek bir kapıya çıkar hep bu âna."
Lo que pudo haber sido y lo que ha sido tiende a un solo fin, que siempre es el presente.
Hazır seni yakalamışken, biliyorum her şey iyi gidecek, ve baban kapıdan ışık saçarak çıkacak ama..
Ya que estás aquí, seguro que todo irá bien y tu padre va a salir de esta como si nada.
- Hı-Hı.. - Kötü senaryoyu düşünürsek eğer o kapıdan çıkamazsa, varsayım olarak
Pero en el improbable caso de que no lo hiciera,
... ayağa kalkacak, bu kapıdan dışarı çıkacak.. ... okuluna geri dönecek.. ... çalışacak, Gönülçelen'i okuyacak..
Te levantarás, saldrás por esa puerta, te meterás de nuevo a la escuela, estudiarás, leerás el Guardián Entre el Centeno, te graduarás, obtendrás una oportunidad y no acabarás de nuevo aquí.
Tek yapacağın beni çözmen.. ... ve şu kapıdan çıkmama izin vermen.
Todo lo que tienes que hacer, es sacarme las esposas, y déjame salir de esa puerta sin vigilancia.
Kapı aralarından çıplak geçme gibi bir durumun olmuşmuydu?
Usted no se va a acabar... desmayado desnuda de alguna puerta?
Krampus kapıya dayandığında, tüm gece Kötülük avına çıkarmış.
Cuando Krampus llama a la puerta, el demonio caza a los malvados... desde la puesta del sol hasta el amanecer.
A Kapısı B Kapısı C Kapısı DUR! Merak etme.
No va a pasar nada.
Çıkarken kapıyı sıkıca kapat.
Cierra bien la puerta cuando salgas.
Kuzgun Kral'ın ve onun devrinde, büyü kitapları da bulunmazken genç ve yetenekli bir adam daha büyük bir büyücünün kapısını çalıp onun çırağı olmak isteyebilir.
No, no. En los tiempos del Rey Cuervo, señor, en esa época, cuando no había libros de magia, un joven con talento podía golpear la puerta de un anciano - mago, y pedirle ser su aprendiz.
Tarafları hiç tanımıyorum, beni bu suça iten herhangi bir şey yok ve bu kapıdan çıkınca bu insanları bir daha görmeyeceğim.
No conozco a ninguna de las partes no tengo motivo, y cuando salga de aquí nunca más posaré la vista sobre esta gente.
Bir damat sabah kapıdan çıkıp, "Günaydın efendiler, kuşum kalkmadı." diyecek hali yok ya.
Habría sido un mal novio quien saliese a la mañana siguiente y dijese, "Buenos días, señores. ¡ No he hecho nada!"