Kitap tradutor Espanhol
18,136 parallel translation
Ve kitap üzerinde çalışıyor olmalısın.
Y deberías estar trabajando en el libro.
- Bir kitap vardı.
Creo que tengo un libro.
- Bu konuda kitap mı var?
¿ Hay... hay un libro?
Ne yapacağımı bilmiyorum. Belki de benden bir kitap çıkmayacak.
A lo mejor no tengo madera de escritor.
- Hoş! - Kitap kulübümüz var.
¡ Sí!
Düğün veya kitap?
¿ Libro o boda?
Ama onun yarattığı bu saplantılı küçük dünya kesinkes kapalı bir kitap demekti.
Pero el pequeño mundo obsesivo que ella creó... significaba que éste era un libro que quedaba... firmemente cerrado.
Kitap için çok teşekkür ederim.
Muchas gracias por el libro.
Kitap okumayı hızlandırabilirsin ama bahçe yaratmayı değil.
Puedes acelerar la lectura, pero no puedes acelerar el jardín.
O zamanlarda kadın bir bahçıvanın kitap çıkarması imkansızdı.
En aquellos días, era imposible publicar... a una mujer horticultora.
Hakkında neredeyse 2.000 kitap yazıldı ama kimse ne olduğundan emin değil.
Alrededor de 2.000 libros se han escrito al respecto, y nadie sabe a ciencia cierta lo que pasó.
Kitap okuyordum ve çantamı unuttum. Büyük incelikle bana getirdi.
Yo estaba leyendo, y dejé mi bolso, y él tan consideradamente me lo devolvió.
Hadi sen de bir kitap alıp benimle gel.
¿ Por qué no buscas un libro y vienes conmigo?
Seni kitap kurdu aşağılık herif.
Eres un libro, hijo de puta.
Onun akışına bak, Kitap.
Míralo, Books.
Herkesten çok kitap okudun sen.
Lees más libros que todos nosotros juntos.
Bana haftada bir kitap okutmadı.
No me hacía leer un libro a la semana.
Onun yerine iki düzine kitap ve sıfır okul sırası yolladın.
Pero mandaron dos docenas de libros y ningún pupitre.
Sabah toplantısında bir kitap tanıtacağım
Así que estoy por presentar un libro en la reunión matutina.
Bunun neresi bir kitap?
¿ Cómo es que esto es un libro?
Katılıyorum ama bu genç kiteleye satacak eğlenceli salak bir kitap ki tam da bizim peşinde olduğumuz şey.
Estoy de acuerdo, pero es un divertido libro tonto que va vender a una audiencia joven, que es lo que estamos buscando.
Hiç bu kadar bir kitabın en çok satılan kitap olacağından emin olmamıştım.
Nunca he estado tan segura de que un libro vaya a ser un best seller.
Kitap ne oldu?
¿ Y qué pasa con el libro?
Kitap imzalama töreni eğlenceli olacak o zaman.
Pues bien, la firma de libros va a ser divertida.
Bu kitap hızlandırılmış üretim programında.
Este libro está en un programa de producción acelerada.
Kitap turum için nereye gideceğim?
¿ Adónde iré a mi gira de promoción?
O kitap benim bebeğim, Jade.
Este libro es mi bebé, Jade.
Hiç kitap olmadı, olmayacak da.
Nunca hubo un libro. Ni habrá nunca un libro.
Hadi bir kitap yapalım o zaman.
Entonces, vamos a hacer un libro.
Herkes kitap hakkında konuşuyor.
Tienen a todo el mundo hablando.
Bu kitap Millenial için düşündüğümden daha büyük olacak.
Y este libro va a ser aún más grande para Millennial de lo que pensaba.
- Kitap falan yok, orospu!
- ¡ Perra, no hay ningún libro!
Ve kitap basıyorsunuz.
Y están llevando un sello editorial.
Kitap hakkında mı geleceğin hakkında mı dert ediyorsun şu an?
¿ Estás preocupada por el libro o tu línea de tiempo?
20-something okuyucuları için bir kitap bastım.
Acabo de lanzar un nuevo sello, para lectores de veinti tantos.
Aslında bugün, 20li yaşlarınıza rehberlik edecek bir kitap basan psikoloğun birinden harika bir konuşma dinledim.
Ando buscando un lanzamiento increíble de una psicóloga, en realidad, cuyo libro es básicamente una guía para la gente de 20 años.
Sana üç gün önce yolladığım bölüm var ya ihtiyacım olan kitap oydu.
El capítulo de muestra que te envié hace tres días, ya sabes, del libro que realmente necesito cimentar.
- Sadece bir kitap.
- Es sólo un libro.
Bari denemelerini biraz daha şey konusuna doğru geliştirir misin bir kitap gibi yani.
¿ Podrías al menos ser abierto de desarrollar tus ensayos en algo más tal vez un libro?
Kitap nereye giderse ben de oraya giderim.
Adondequiera que el libro va, yo voy.
Bizim için bir kitap yazıyor.
Está escribiendo un libro para nosotros.
İlk kitap için depozito.
Es un trato para un primer libro.
Kitap konusunda ne olursa olsun.. ... beni seninle tanıştırdığı için minnettarım.
- Bien, independientemente de lo que suceda con el libro, estoy contento de que me dio la oportunidad de conocerte.
Seattle ve Portland'da da bu kitap için iyi satış olur.
Paul. Y hay un enorme mercado para este libro en Seattle y Portland...
"Küçükken en sevdiğin kitap neydi?"
"¿ Cuál era tu libro favorito cuando eras niño?"
Çok okuyucu değildim ama beyzbolu severdim ve herkese koçumun kitap okumanın gözümü bozacağını ve bir daha asla topa vuramayacağımı söylerdim.
Nunca fui mucho de leer, pero me encantaba el béisbol, por lo que le dije a todo el mundo que mi entrenador de béisbol dijo que leer arruinaría mi vista y nunca le pegaría a una curva de nuevo.
Kitap kurdu diye düşünürdüm seni.
Habría supuesto que eras un ratón de biblioteca.
Kitap deposu.
Ese es el depósito de libros.
- Kitap yok mu?
- ¿ No hay libro?
- Kitap falan yok.
- No hay ningún libro.
Bunu bir kitap olarak satmayacağım.
No voy a vender esto como un libro.