Kose tradutor Espanhol
1,976 parallel translation
Eski köşe yazılarını okuyorum.
Estoy leyendo tus viejas columnas.
- Ben bir köşe yazarıyım... en iyisinden.
- Soy un columnista... y bueno.
Addison, dört köşe! Başlayın!
¡ Addison, esquina cuatro!
Adam en azından köşe yazarı. Kıçının üstüne oturması için para alıyor. Senin bahanen ne?
Es columnista y le pagan por esperar sentado, pero tú no tienes excusa.
Filmlerdeki gibi olmaz, bir tane kabadayıyı dövdün diye herkes senden köşe bucak kaçmaz.
No es como en las películas donde golpeas a un matón y el resto te deja tranquilo.
Alma ve Scott'a ek olarak Olesker köşe yazısı hazırlayacak.
Además de Alma y Scott, Olesker preparará una columna.
Olesker'in köşe yazısı var, metro haberleri.
Está la columna de Olesker, la principal en la sección local.
İşte köşe ofisin, aynı istediğin gibi.
Y aquí está tu oficina en la esquina, tal como solicitaste.
Köşe iyi arkadaşlık etmiyor mu?
_ La vista privilegiada no es buena compa \ code ( 0144 ) ía?
- Bay Lewis. Luke, köşe yazarın şok edici şeyler söyledi.
Luke, tu columnista dijo unas cosas disparatadas.
Kişisel bir köşe olacak.
Tu columna va a ser personal.
Luke'un dergisinde köşe yazarıyım.
CONFESIONES DE UNA COMPRAHÓLICA
Faşist, kendini beğenmiş ve tepeden bakan bir avuç ucube olduğumuzu düşünüyorlar. Eski kaşara değer vermiyoruz. Her köşe başlarına bir Starbucks koyuyoruz.
Piensan que somos sólo un montón de fascistas, pomposos, monstruos condescendientes que no pueden apreciar el queso apestoso viejo, poner un Starbucks en cada uno de sus esquinas, y la ruina de su vino a través de la globalización!
Köşe dilimi benim!
¡ Pido una esquina!
Hepsini ters köşe yapıp turnayı gözünden vurduk.
Tomamos todo lo que nos lanzaron, y se lo devolvimos en la espalda.
Tüm merkezin köşe taşı olarak düşün.
Considérala la piedra fundamental de todo este lugar.
Teşekkürler, köşe bucak onu arıyordum.
Gracias. Lo habia buscado por todas partes.
Jenny köşe başında oturuyor..
Vivo a la vuelta de la esquina.
Köşe başında!
¡ A la vuelta de la esquina!
Kaç köşe dönmesi gerekirse gereksin, şöhretin onu bulması için yeterince iyiydi.
Era demasiado bueno para que la fama no lo encontrara, sin importar en cuántas esquinas tuviera que doblar.
Bu üssün her köşe taşını bilirim.
Conozco cada centímetro de esta Base.
Evet, dünkü yangındaki sıranın köşe başında oturuyor.
Cerca del incendio de ayer.
Peki, dinle, adamım. Muhtemelen başına gelenleri hak eden biri için var olduğundan emin olmadığım bir kızı köşe bucak arayacak vaktim olduğunu sanmıyorum.
No tengo tiempo de buscar una chica para un sujeto que quizás obtuvo lo que se merecía.
Kıvırcık bıyıklı adam ile köşe masadaki diğer adamın suikast planı ile ilgili konuşmasına işte o zaman kulak misafiri oldum.
Y fue cuando por casualidad escuché al tipo con esos rizos en la cara hablarle al otro tipo de la esquina de la mesa sobre el plan de asesinato.
Birisinde tuhaf bir palabıyık vardı. Kıvırcık bıyıklı adam ile köşe masadaki diğer adamın...
El que tenía el extraño bigote en puntas... fue cuando escuché accidentalmente al tipo de los rizos en la cara.
16 yaşındayken, 23'e geldiğimde evlenmiş olurum belki bir çocuğum olur, gündüz ışık alan gece ahenkli bir köşe ofisim olur diyordum.
Cuando tenía 16, creía que a los 23 estaría casada. Tal vez con un hijo, un alto cargo de oficina, divertida de noche.
- Köşe başında mı?
- iAquí en la esquina?
Cennet, dünyadan bir köşe
* Ooh, El Cielo es un lugar en la Tierra
-'Cennet, dünyadan bir köşe' - Gördün mü bak?
- EL Cielo es un lugar en la Tierra. - ¿ Ves?
"Sivri bir şey bul." Köşe bucak aradım ve teşekkür bile etmedi!
"Busca algo afilado." Busqué en todos lados, y ni siquiera lo agradeció.
Köşe bucak kafası iyi olanları toplamakla meşgul olacağım.
Estaré demasiado ocupado reuniendo excursionistas - para mirar bajo los colchones.
Giles köşe atışı yapıyor.
Giles con el corner.
- Çalışılan köşe noktalarına yakın.
- Recuerda los corners al primer palo que ensayamos.
Akrabam değil köşe yazarı ve şirketleştirilmiş Amerika'nın günlük incili "The Wall Street Journal" gazetesinin yazı işleri kurulu üyesidir.
ningún parentesco columnista y miembro del comité editorial de "The Wall Street Journal" la biblia diaria de los EE. UU. Corporativos.
Eğer herhangi bir sorun yaşarsan, köşe başındayız biz.
Si tienes problemas, estamos a la vuelta de la esquina.
Utrilla bununla eğlenirken, zevkten dört köşe olmuştur kesin!
Fijo que te metió la maricona del Utrilla.
On beş yıl yatırım bankacılığı yaptım. Haftada seksen saat çalışma süresi, köşe ofis, gizli şeker çekmeceleri...
fui inversor de banca por 15 años 80 horas semanales, oficina de la esquina, una dulce gaveta secreta
Başıma gelen her iyi olayın ardından, kötü şeyler hep köşe başında beklerdi. Ama ben hastanede yatarken,
Cada vez que algo bueno me pasaba algo malo estaba esperándome.
Odada dört köşe var.
Hay cuatro esquinas en el cuarto.
Her köşe, sahibinin kişisel yeri olacak.
Cada esquina será el espacio personal para cada uno de ustedes.
Ama köşe fikrimi kabullenmenizi istiyorum.
Pero quiero que se emocionen con la idea de las esquinas.
Köşe fikrini.
La idea de las esquinas.
Her köşe başında bir fast food açılmadan önce görmek istemez misin?
¿ No quieres verla antes de que existan Starbucks en cada esquina?
İsterseniz tüm evi köşe bucak arayabilirsiniz.
Puede registrar toda la casa si lo desea.
- Köşe kapmaca oynuyoruz sanki.
- Es como vivir con una cascabel.
- Senin gibi köşe başında değil, değil mi?
No sé. ¿ No a la vuelta de la esquina como tú?
Her köşe başında neler olduğundan endişelenerek yaşayamazsın.
No se pase la vida preocupada por lo que hay a la vuelta.
Bir köşe ofisi park alanında bir yer.
Una oficina con ventanas, un espacio en el estacionamiento.
Yakavetta köşe bucak sizi arıyor gençler.
Yakavetta los busca intensamente, muchachos.
Görünüşe göre, her köşe başına yerleşip bizi beklemişler.
- Enviaron lo mejor que tienen. - Me siento halagado.
Yeti, yemin ederim ki, köşe başında Bex'i arabadan inerken gördüm.
Yeti, te juro que acabo de ver a Bex salir de su coche en la esquina.