English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kurban

Kurban tradutor Espanhol

27,289 parallel translation
İkinci kurbanımız Powell'in bodrumunda... Burada.
Nuestra segunda víctima fue encontrada en el sótano de Powell... aquí.
Eğer bu Huntington mezarlığını belirtiyorsa orası başlangıç noktamız olabilir. Bu da demektir ki bu dört bölge sonraki kurban etme bölgeleri değil mi?
Bueno, entonces, si esta hace referencia a Huntington Graveyard, entonces eso podría ser nuestro punto de referencia, lo que significaría que estos cuatro puntos son el siguiente lugar del sacrificio, ¿ verdad?
Dördüncü kurbanın adı Tom Harmon.
La cuarta víctima ha sido identificada como Tom Harmon.
- Dördüncü kurbanı bulabildik mi?
¿ Hemos podido identificar a la cuarta víctima?
- Belki son kurbanı henüz vermemiştir.
Bueno, quizás no ha hecho el último sacrificio.
Kurban Lynn Dewhurst.
La víctima es Lynn Dewhurst.
- Kurban 60'larının ortasında bu sabah erken saatte otelin içinde saldırıya uğramış.
La víctima tiene unos 65 años. Lo atacaron dentro de la habitación de hotel temprano esta mañana.
Kurbanın ağzı kanla dolu.
Hay mucha sangre en la boca de la víctima.
Ve ayrıca bugün kurban bayramı.
¡ Vete enemigo! Estoy seguro que también está llena de ira.
En çok sevdiğin şeyin kalbini kurban etmen gerek.
- Debes sacrificar a quien más amas.
Kiralık katilin bile kurban tercihi olabilir ve bunun farkında olmayabilir.
Está bien. Incluso un asesino a sueldo puede tener victimología, un patrón del que ella no sea consciente.
Üç kurban da eşlerini öldürtmek isteyen adamlardı.
Estos tres asesinatos... todos querían matar a sus mujeres.
Belki kendi cinsiyet yanlılığının kurbanı olmasaydın ki evet, sen de dahil tüm erkeklerde bu var Dr. Reid, tüm stratejinin yanlış bir detaya dayandığını görebilirdin.
Quizá si no hubieras caído en la trampa del sesgo por tu género y, sí, todos los hombres tienen sesgo por género, incluso tú, Dr. Reid, hubieras notado que toda tu estrategia está basada en un detalle que es defectuoso.
Hayır, kurbanın kıyafetlerini şahsen incelemedim.
Yo no procesé personalmente la ropa de las víctimas.
48 saatten az zamanda 2 kurbanı oldu, şimdiden yeni kurbanının peşinde olmalı.
Y con dos víctimas en menos de 48 horas ya estará buscando a su siguiente víctima.
72 saatte 3 kurban oldu.
Tenemos tres víctimas en 72 horas.
Doğru kurbanı avlamak zaman ister, yani işsiz olabilir.
Cazar la víctima adecuada conlleva tiempo así que, no creo que tenga trabajo.
Ya da korsan taksi işi gerçektir ve sadece doğru kurbanı bulunca saldırıyordur.
Salvo que trabaje en el taxi pirata de verdad y solo ataque cuando la víctima sea la adecuada.
Şüpheli daima ensesinde olduğunuzu hissetmeli ve yeni kurbanı olabilecek her Amerikalı kadın köşe başlarında kendilerini koruyacak polisleri görebilmeli.
Este sudes tiene que notar su aliento en la nuca en todo momento y cualquiera americana de la ciudad que pudiera ser su próxima víctima necesita sentir que hay un policía en cada esquina que está allí para protegerla.
Ayrıca kurbanın pornografiyle bağlantısı olduğunu da biliyoruz.
También sabemos que la victima estaba envuelta con la pornografía
Kurbanın adı Robyn King, 20 yaşında.
La víctima es Robyn King, 20 años.
İlk kurban Dee Brown nişanlıymış ve İngilizce dersi verdiği Japon okulunda ölü bulunmuş.
La primera víctima, Dee Brown, estaba prometida en matrimonio cuando fue encontrada muerta en la escuela japonesa donde enseñaba inglés.
İkinci kurban 32 yaşındaki Bobby Freeman'ın gezi blogu varmış ve kendini hızlı trenin önüne atmış.
La segunda víctima, Bobby Freeman, 32 años, varón, bloguero de viajes se arrojó a las vías al paso de un tren bala.
Cesetleri Amerika'ya yollamada çıkan bürokratik sorunlar yüzünden... -... üç kurban da hala burada.
Debido al retraso burocrático en el transporte de los cadáveres de vuelta a Estados Unidos, las tres víctimas siguen aquí.
Yani kurban fiziksel olarak oynatılmış ya da ölüm anında mücadele içindeymiş.
Lo que indica que manipularon físicamente a la víctima o hubo una confrontación a la hora de la muerte.
Kurban midesine bıçak sokarak kendi karnını deşer.
Es cuando la víctima se clava un cuchillo en el estómago, destripándose.
Kurban Amerikalı değil, Japon.
La víctimas es japonesa, no americana.
Aynı bölgede 24 saat içinde iki intihar kurbanı var.
Tenemos dos víctimas de suicidio en la misma zona en 24 horas.
Dört kurbanın üçü yerel bir okulda, suşi restoranında ve metroda bulundu.
Tres de las cuatro víctimas fueron encontradas en una escuela local, en un restaurante de sushi y en el metro.
Sıradaki kurbanın kim olduğunu gösteren bir şeye ihtiyacım var.
Necesito que me encuentres algo que apunte a quién podría ser la próxima víctima.
Yanık kurbanından haber var mı?
¿ Se sabe algo de la víctima de quemaduras?
SENATÖR MORRA, NEW YORK'TA SUİKASTE KURBAN GİTTİ - Böyle bir ihtimal yok tabii.
En la mesa no, obviamente.
Gecenin sonunda Piper'ın huysuz, bir eski ajan mı yoksa Morra ile Sands'in bir kurbanı mı olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu.
Al final de la noche, no estaba más cerca de saber si Piper era una antigua trabajadora descontenta o una víctima de Morra y Sands.
David Englander, ilk kurbanına sarıldığından beri Bay Cevizli Şekerleme ve Kaymaklı'nın izini arıyor.
David Englander ha estado persiguiendo al Sr. Praliné y Crema desde que abrazó a su primera víctima.
Şimdi, istisnasız bütün sarılmalar kurbanın evinde olmuş. Evine zorla girildiğine dair bir iz de yok.
Ahora, sin excepciones, cada uno de los abrazos tuvo lugar dentro de la casa de la víctima, sin señales de allanamiento de morada.
Ian Aston kapıyı yüzümüze kapattı. Bu da onunla birkaç kurban arasında bağ kurunca gayet mantıklı oldu.
Ian Aston nos cerró la puerta en la cara, lo que tenía sentido una vez que establecimos una conexión entre él y un par de las víctimas.
Gerçek Eloise Carlisle'ı kimin öldürdüğünü bulmak istiyorsanız kurbanın kendini sorgulayın.
Si quieren descubrir quién asesinó a la verdadera Eloise Carlisle, ¿ por qué no entrevistar a la víctima misma?
Eğer şansın olsaydı bir cinayet kurbanına ne sorardın?
¿ Qué le preguntarías a una víctima de asesinato si tuvieras la oportunidad?
Bu parlayan şeyler, bir cinayet kurbanının üzerindeydi.
Este material glowy, que estaba en una víctima de asesinato.
O cinayete kurban gittiği için üzgünüm.
Estoy perturbada porque fue asesinado.
Sadece tek bir kurban kaldı.
LOS ASESINATOS DE WATERBURY - Sólo falta una víctima.
Onu Cellada kurban vermedim ama hayatındaki yerimi kaybettim.
Sin embargo, no la perdí por El Verdugo. Yo mismo la perdí.
Travma vakası. Kaza kurbanı getirilmiş.
Whoa, trauma, MVA en nuestra puerta.
Başka kurban gelecek mi?
Las otras víctimas en su camino?
Hayır, diğer kurban olay yerinde öldü.
No, la otra víctima murió en la escena.
Banka soygunu kurbanıyla.
- Ah. La víctima atraco a un banco. - Mm-hmm.
Lovejoy Fountain Parkı, bir kurban var.
Lovejoy Fountain Park, una de las víctimas.
Hâlâ kurban sensin demek.
Sigues siendo la víctima.
Ash'e yeni bir kurban için yardım edelim mi?
¿ Hay que ayudar a Ash a encontrar a otra víctima?
Genelde küçük temiz bir kazık geriye kalır kurban etmede ama bunu her kim yaptıysa onları havaya uçurmuş.
Usualmente, las inmolaciones dejan una pequeña pila, pero esto, quienquiera que lo halla hecho, Los hizo explotar.
Kaza kurbanı ne zaman gelecek?
Así, nuestra lesión por aplastamiento... lo cerca?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]