Köker tradutor Espanhol
65 parallel translation
Afedersin hanım, bu yol Köker'e gider mi?
Perdone, señora. ¿ Por aquí se va a Koker?
Afedersin büyükbaba. Bu yol Köker'e gider mi?
Perdone, abuelo. ¿ Sabe si este camino va a Koker?
- Bu yol Köker'e gider mi?
- ¿ Voy bien a Koker por aquí?
- Köker'e nasıl gidilir?
- ¿ Por dónde se va a Koker?
- Köker yolu mu?
- ¿ Quiere ir a Koker?
- Başka bir yol yok mu? - Köker'e sadece ordan gidilir.
- A Koker tiene que ir por allí.
Bu yol Köker'e gider mi biliyor musunuz?
Perdone, ¿ sabe si por aquí se va a Koker?
Köker'de çok kurban var mı, biliyor musunuz acaba?
¿ Sabe si se han producido... muchas víctimas en Koker?
Küçükhanım, bu yok Köker'e gider mi?
¿ Sabes si por aquí se... va a Koker?
- Köker'e.
- A Koker.
Buradan Köker'e bir yol var.
Por allí hay un camino que lleva a Koker.
Afedersiniz, Köker'e giden bir yol biliyor musunuz?
Ah, perdone. ¿ Conoce algún camino que llegue a Koker?
Köker'e mi?
¿ Para ir a Koker?
- Sen Köker'den misin?
- ¿ No será usted de Koker?
- Köker Kerbela gibi.
- Koker está en ruinas.
Köker'li Abdullah'ın oğlu.
Es el hijo de Abdollah de Koker.
- Köker'e mi gidiyorsun?
- ¿ Se dirige usted a Koker?
Dönüp otoyola girin... sağ tarafta Köker'e ayırılan yolu görürsünüz.
Dé usted la vuelta y una vez en la carretera... verá un camino a la derecha que le llevará a Koker.
Afedersin, bu yol Köker'e gider mi?
Perdona. ¿ Por dónde se va a Koker?
- Hasan, Köker şu tarafta mıydı?
- Hasan, ¿ Koker es por ahí?
Onlardan haberim yok çünkü onlar buralı değiller, Köker'liler.
- Y con este caos. - Exacto. Son de Koker.
Evet öyle. Onlar Köker'li.
Por cierto, ¿ hay algún camino que nos lleve allí?
- Sanırım Köker'de oturuyorlar.
- Creo que viven en Koker.
Köker'e giden yol kapanmış.
El camino que va a Koker está cortado.
Onlar Köker'deler.
- Los Ahmadpur están en Koker.
- Bu yol Köker'e gider mi?
- Este camino lleva a Koker?
Köker'e nereden gitmem lazım?
Entonces, ¿ por dónde tengo que ir a Koker?
Sola dön, Köker'e gidersin.
Por la izquierda se va a Koker.
Köker'e gitmek zorundayım.
- No. Tengo que ir a Koker.
Köker'den başka tarafa yol yok.
No hay otro camino desde Koker.
Futbol fanatiği değilim ama ben Köker'e gidiyorum, oğlum burada kalıyor.
No soy aficionado al fútbol pero mi hijo se queda mientras voy...
- Şimdi Köker'e mi gidiyorsunuz?
- ¿ Quiere ir a Koker ahora?
- Köker'e gitmem ne kadar sürer?
- ¿ Cuánto tardaré a Koker?
Sen de Köker'den misin?
- Ahora no sé. - ¿ Tú eres de Koker?
Biraz Köker'li biraz buralıyım.
Soy de Koker y soy de aquí.
Sokak pazarından geldiler ve Köker'e doğru gittiler ve bir soba taşıyorlardı.
Venían del mercadillo. Se iban directos a Koker y... Ilevaban una estufa.
- Köker'e gidiyorum.
- Voy a Koker.
Koker köpeğine iyi davrandığına eminim. Ama bu yeterli değil.
Seguro que es muy bueno con su cocker spaniel, pero no basta con eso.
- Koker'e gitti
- Se ha ido a Koker.
O gitti. 5 dakika önce çıktı Koker'e gitti.
Se ha ido. Salió hace 5 minutos. Iba a Koker.
Ben yeni Koker'den geldim.
Si yo acabo de venir de Koker.
o zaman onu görürdün Babasıyka Koker'e gitti.
Bueno, pues ya lo ves. Se fue con su padre a Koker.
- Hayır, ben Koker'denim.
- No, es que yo soy de Koker.
Koker'den geliyorum.
Soy de Koker.
Koker'den misin?
- ¿ Eres de Koker?
- Abdu'llah Ahmadpoor. - Koker'den Abdu'llah Ahmadpoor?
- Abdollah Ahmadpoor. - ¿ Abdollah Ahmadpoor de Koker?
- Demek Koker'den geliyorsun...
- Conque tú vienes de Koker...
Burası benim evim, ve Koker diğer tarafta.
Ésta es mi casa, y Koker está al otro lado.
- Bilmem.
- No conozco Koker.
Köker'de oturduklarını biliyorum.
Ya sé que están en Koker.
- Onu dönüşte alacağım.
- a Koker y tengo que recogerlo.