English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kütüphane

Kütüphane tradutor Espanhol

1,556 parallel translation
Yeni kütüphane annesine adandı.
La nueva biblioteca está dedicada a su madre.
Adamın çocuk psikolojisine dair bir kütüphane dolusu kitabı var.
Tiene una biblioteca de psicología infantil.
Kütüphane bizim için hazır mı?
¿ Está lista la biblioteca para nosotras?
Burası kütüphane değil.
Esto no es una biblioteca.
Kütüphane yanıyor, ve bunu ben yapmadım.
La biblioteca se quema y yo no lo hice.
- Bryan Parker. Kütüphane kartına baktık.
Lo saqué de un carnét de la biblioteca.
Burada oturanlardan değil. Ama sırt çantasında bir kütüphane kartı bulduk. Maytlower akademisinin.
El chico no es de por aquí, de hecho nadie es de por aquí, pero encontramos un carnet de biblioteca en su mochila que es de la Academia Mayflower.
- Yok. Malik'in kaçmakta olduğu öne sürülüyor. Ama kimlik belgesi olarak sadece bir kütüphane kartı çıkmış sırt çantasından.
Se ha sugerido que Malik huía, pero la única identificación encontrada en su bolso fué un carnet de biblioteca.
Paranın olmadığı toplumda, yani kaynak bazlı toplumda insanlar, ihtiyaçları olan her şeye erişime sahiptir. Halka açık kütüphane gibi bir şey.
Ahora, en una sociedad basada en el no monetarismo, una sociedad basada en los recursos las personas tienen acceso a cualquier cosa que necesiten algo así como la librería publica.
Kütüphane kapanmak üzere.
Oh, eh, ya casi he terminado.
Kütüphane bilgisayarları internet kaydını günlük siliyor.
Los ordenadores de la biblioteca borran los historiales de Internet cada día así que no puedo saber qué web visitó.
- Hangi kütüphane?
- ¿ Qué archivo?
Kütüphane iyidir. Sonra?
- La biblioteca es buena. ¿ Y luego?
Bir kütüphane mi?
Lo tengo. Es una biblioteca.
Kütüphane kapalı mıymış?
¿ Biblioteca cerrada?
Yukako'ya kütüphane dışındaykenken söyle.
Piénsalo bien. Decírselo a Yukako es salir del armario.
Kapayın çenenizi, burası bir kütüphane!
Cállense, esto es una librería.
Rehineleri iç kısımdaki kapalı odalara yerleştirmiş olmalılar. Kütüphane, soyunma odaları belki.
Deben tenerlos a todos rodeados en algún lugar como la biblioteca, los camarines.
Altında da kütüphane ve soyunma odaları.
Por aquí abajo, la biblioteca y los camarines.
Kütüphane.
Biblioteca.
Kütüphane şu tarafta, avlunun karşısında.
La biblioteca está en esta dirección, atravesando el patio.
Baban, adını yazdırmak için kaç tane kütüphane bağışlamak zorunda kaldı?
¿ A cuántas bibliotecas le ha tenido que dar fondos tu padre para conseguirte ese lugar?
Sadece kütüphane.
- Sólo la biblioteca.
Ve bu kütüphane için sorun çıkaracağını düşünmeseydim, size hiçbir şey vermezdim.
Si no creyese que le ocasionaría problemas a esta biblioteca no les daría nada en absoluto.
Kütüphane nasıldı?
¿ Cómo ha ido en la biblioteca?
Evet, kütüphane konseri var.
Sí, tienen la biblioteca.
Bak, burası kütüphane değil.
Mire, esto no es una biblioteca.
- Ben kütüphane gibiyim tamam mı? Bütün bu enerji kalıpları bende depolanmış halde ve siz sadece istediğinizi seçiyorsunuz. Ve bu bildiğimiz ekmek mayası.
Tal como en una biblioteca yo tengo todos estos patrones de energía aquí y usted sólo necesita escoger aquel que desea aquí tenemos uno
Hedef kütüphane, Dewey.
Vete a la biblioteca, Dewey.
- Kütüphane gelip alır.
La biblioteca los irá a buscar.
Kütüphane telefonlarını kontrol edip, personelle konuş.
Comprueba los teléfonos de la biblioteca y habla con el personal.
Ve bir de okulda boş kütüphane.
Y también una biblioteca vacía.
Bu da kütüphane.
Y la, eh, biblioteca.
Evinde yazdığın kitaplarla dolu bir kütüphane olduğunu unutuyorsun. Ya da California şarapları hakkındaki engin bilgini ya da maraton koştuğunu...
Olvídate de esa estantería llena de tus libros... o de tu conocimiento sobre vinos de California... o de que alguna vez corriste un maratón.
Ah şu kütüphane yok mu?
Sí. La biblioteca, demonios.
Vay canına. Kütüphane kartını mı kullandın?
¿ Usaste tu tarjeta de la biblioteca?
İçinde bir kütüphane var, aşağı yukarı 8,000 ciltlik. Hepsini liseye bağışladım.
Tiene una biblioteca de unos 8000 volúmenes que he legado al liceo.
Yani bütün bu kütüphane kitaplarıyla.
¿ Qué? Todos estos libros de la biblioteca.
Buralarda avcılık ve av hayvanlarıyla ilgili kitap bulabileceğim kütüphane veya kitapçı var mı acaba?
¿ Hay una biblioteca o librería donde pueda comprar libros sobre conservas?
- Baktık, kütüphane memuruna sorduk.
- Lo hicimos, y hablamos con el bibliotecario.
- Burası kütüphane. - İstersen yarın gelebilirsin.
Ven mañana...
Burası kütüphane.
Ésa es la biblioteca.
Kütüphane nerede?
¿ Dónde está la biblioteca?
Şu Kütüphane kermesini planlıyor.
Está ocupada con una función para recaudar fondos.
Gelecek hafta Aşk ve Gurur'u yapabilir miyiz, bilmiyorum çünkü kütüphane yemeği var.
No podremos reunirnos para Orgullo y prejuicio. Es la cena de la biblioteca.
Burası kütüphane.
No hay ningún bar.
Kütüphane Yemeği Kütüphane Yemeği Tam Bir Yıl Sonra
Cena de la biblioteca al año siguiente
Ne yazık ki kafam o kötü görüntülerden allak bullak. İçimden, bir kütüphane açıp o görüntüleri dağıtmak geçiyor.
Desafortunadamente, mi cabeza está tan atiborrada de imágenes terribles, que siento que podría abrir una biblioteca y empezar a alquilarlas.
Sadece kafamdaki ödünç kütüphane için daha fazla kötü görüntüler.
Simplemente más imágenes horribles de la biblioteca en mi cabeza.
Kütüphane.
Conozco a Aaron.
- Kütüphane.
- Biblioteca.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]