Kılavuz tradutor Espanhol
483 parallel translation
Mabuse'un yazdığı her şey yadsınamaz bir temel mantığa dayanıyor. Ve yazdıkları yasadışı işler için en ufak detayına kadar planlanmış mükemmel bir kılavuz.
Lo que Mabuse escribe está basado en una irrebatible lógica y sirve como una guía perfecta para el cometimiento de crímenes planeados hasta el más mínimo detalle.
O halde hemen birkaç kılavuz bulup yola çıkmalıyız.
Será mejor que busquemos porteadores de inmediato.
Kılavuz yok mu?
¿ No hay?
Umudunu kaybedip çölde kaybolduğunda, kim sana kılavuz oldu?
Cuando ibas perdida por el desierto, ¿ quién te guió?
- Çok geç. Kılavuz teknesi gitti.
- Es muy tarde, el práctico no está.
Yanınıza iyi bir kılavuz veriyorum, Anselmo adında yaşlı bir adam.
Tengo a un buen guía para usted, un viejo llamado Anselmo.
İstemezseniz güvenmeyin, fakat Gredos Dağları'nda en iyi kılavuz benim.
Como queráis, pero nadie puede guiaros por la sierra de Gredos mejor que yo.
İşte resimli ve ciltli, düşleriniz için kılavuz.
La explicación a todos sus sueños. Un volumen en rústica con símbolos.
Buhar gemisinin kılavuz kaptanı aldığı yerin... hemen yanındaydı.
Justo más arriba de donde el vapor recoge al práctico del río.
Kendi kılavuz kaptanımız.
Nuestro práctico del río.
- Kılavuz 71.
- Acompañante 71.
Arkamdan gönderdikleri, beni siste kaybettiğini söyleyen şu kılavuz.
Ese personaje que me enviaron dijo que me perdió en la niebla.
Çünkü o kılavuz geri geleceğini söyledi.
Porque su acompañante prometió volver.
Kılavuz 71, Dr. Frank Reeves'i Uçuş Lideri Carter'a götürün.
Acompañante 71, llevará al Dr. Reeves con Carter.
20 küsur saat sonra rapor vermeye çağırıldığında, davalı, Kılavuz 71 ile gelmeyi reddetti. Sebep olarak ise, ödünç aldığı 20 saatte önemli ve kalıcı nitelikte yeni sorumluluklar oluşmasını ileri sürüyor.
Cuando fue emplazado a informar 22 horas más tarde,..... el acusado se negó a seguir al Acompañante Nº 21,..... aludiendo que en el tiempo que tomó prestado..... había acumulado nuevas responsabilidades..... de naturaleza importante y permanente.
Kılavuz 71.
Acompañante 71.
Kılavuz körfeze girmek üzere.
El práctico ha atravesado la bahía.
Başı sen çek, kılavuz sensin.
Es su carga, jefe de caravanas.
Bizi kılavuz olarak tuttular, çatışmaya girelim diye değil.
Somos jefes de caravana, no pistoleros.
- Hazır mısın, kılavuz?
¿ Estás listo, jefe de caravana?
Kılavuz yerel öğle saatini 11 : 46 olarak bildirdi, 14 dakika var.
Mediodía local a las 11 : 46, dentro de 14 minutos, señor.
Kılavuz, derinliği 15 kulaç olarak bildiriyor, efendim.
Fondo a 15 brazas, señor.
Kılavuz, bir uçak irtibatı bildiriyor.
Contacto con avión. Posición, 1-2-0.
Hava Kuvvetleri'nin bu gece çektiği fotoğrafa ve bizdeki bilgilere göre... bu gördüğümüz, kılavuz olan gemi.
Según los informes y las fotografías de la Fuerza Aérea esta es la nave piloto.
Kılavuz, eğitim kitapları.
El manual de armas, los libros de formación.
Bizden sonra gelecekler için kullanışlı bir kılavuz olacaktı.
Serían de utilidad para aquellos que siguieran nuestra ruta.
Onları sürmek için çitler ve kılavuz sistemleri kurmuştuk.
Construíamos un corral y los hacíamos meterse allí.
" Umarım, bu hatıralar zürriyetime kılavuz olur.
" Espero que estas memorias sirvan para guiar a mis descendientes.
- Kılavuz?
- ¿ Contramaestre?
Buell, bir kılavuz al. Kadınlarla irtibat kur.
Quizá necesiten ayuda.
Bir trende kılavuz olarak çalışırken ücretini aldıktan sonra treni Sioux Indians'daki avlanma sahasında bırakıp gitmek.
El acusado fue contratado como guía de un tren. Luego de recibir su paga abandonó el tren en las tierras de caza de los indios Sioux.
- Hayır, ben kılavuz filikası ile gemiden ayrıldım.
- No, bajé en la lancha del Práctico. - ¿ Qué ocurre?
Kılavuz kitapta dile getirildiği şekliyle doğru ifade.
Es la expresión recomendada por el reglamento.
Işınlayıcı kontrolü için acil durum kılavuz monitörünü kontrol et.
Sr. Scott, verifique el control manual de emergencia del transportador.
Çevreyi turlamayı düşünüyorsanız, işte gezilecek yerleri gösteren bir kılavuz.
Si les interesa visitar algunos lugares, esta es una guía a todos los puntos de interés.
Bir kılavuz ışığı, Bay Neville.
Una luz guía, Sr. Neville.
Kesin olan, burada hala bir sır perdesi olduğu ama bazen de görünen yanıt zaten doğru olandır. ( Öküz altında buzağı aramayalım ) ( Görünen köy kılavuz istemez ) - Şimdi, Brooks...
Podría ser una cortina de humo pero, a veces, la respuesta obvia es correcta.
Yüksek geçitten geçmen için sana kılavuz verecek.
Os dará guías para que crucéis el paso alto.
~ Kılavuz ol bize
~ Sigue Tú guiándonos
Siz benim gemimdesiniz. İkinci kaptan, süvari, kılavuz benim ; kaptan da benim.
Y en mi barco, yo soy el oficial de cubierta, el práctico... y el capitán.
Görünen köy kılavuz istemez.
¡ Menuda parejita!
- Niye kılavuz almıyorsun?
- ¿ Por qué no quieres un guía?
Olimpiyatlara giden bir tür kılavuz çizgisi.
Es como una especie de Olimpíada.
Uçuş ekibi, tüm kılavuz sistemlerinin ve seyrüsefer sistemlerinin düzgün çalıştığını bildiriyor.
La tripulación informa de que los sistemas de guía y navegación funcionan adecuadamente.
Kılavuz diyor ki işaretleri izleyin.
El manual dice... buscar señales.
Kılavuz diyor ki su işareti.
El manual dice... señales de agua.
- Neden? Ben sana kılavuz olurum.
- ¿ Y adónde iré en este estado?
Kıdemli Kılavuz Blackthorne?
Piloto-Major Blackthorne.
Düşmanım olmanıza yardımcı olmaz, Kıdemli Kılavuz.
No os ayudaré a ser mi enemigo, Piloto-Major.
Ona bir şey söyle, Kılavuz.
Bien, dile algo, Piloto.
Kılavuz kaptan.
¡ El práctico del río!