English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kırın

Kırın tradutor Espanhol

45,432 parallel translation
Gevezenin ağzını burnunu kırın.
Le voy a romper la boca.
Bayan Stone'un ekmek kırıntılarını serperken iyi iş çıkardığına eminim.
Seguro que la Sra. Stone hizo un buen trabajo dejando indicios allí.
Max, işler tıkırında. Neden başarımızın keyfini biraz olsun çıkarmıyoruz ki?
Max, nos está yendo muy bien, así que ¿ por qué no disfrutar un poco de nuestro éxito?
Bir değişim yaratma fırsatımız var, genel suç işleme oranının düştüğü bir dönemdeyiz, ayrıca geçen yıl hapse girme oranı kırk yıldır ilk kez inişe geçti.
Tenemos la oportunidad de cambiar las cosas en un momento cuando los índices generales de delitos violentos han bajado, y los encarcelamientos el año pasado disminuyeron por primera vez en 40 años.
- Kanadın mı kırıldı?
- Donna, por favor...
Hayır, senin kabusunum çünkü titrek kızgın mal tatmin olana kadar hiçbir yere gitmiyor.
No, soy tu peor pesadilla, porque este enfadado y tembloroso estúpido no se irá a ningún lado hasta que esté satisfecho.
- Hayır Harvey, mesele bu benim dışarıda günlerdir bize yeni iş bulayım diye kıçımı parçalamam. Ve firmaların sürekli ne sorduklarını biliyor musun?
- No, Harvey, el punto es que he estado allá afuera partiéndome el lomo intentando encontrar nuevos negocios por días y, ¿ sabes qué siguen preguntando?
Ayrılan tarafın sen olması kalbinin kırılmayacağı anlamına gelmiyor.
Solo porque tú fuiste quien terminó las cosas con ella no significa que tu corazón no salió lastimado.
Senin yapman gerekeni yaptığım için bana kızmak yerine baskıyı artır da Mike kadını babasını ele vermeye ikna edebilsin.
Así que en lugar de enojarte conmigo por hacer lo que debiste haber hecho en un principio, ¿ por qué no empiezas a trabajar para que Mike pueda hacer algo para que esta mujer delate a su padre?
Leonard hayal kırıklığına uğradığının farkındayım.
Leonard, sé que estás decepcionado.
- Çok kolay. - Kaldır kıçını.
Esto es fácil.
İşleri artık benim yöntemimle yapmaya hazır mısınız?
¿ Están ahora preparados para hacer las cosas a mi manera?
Hayal kırıklığına uğramayacaksınız.
No... no le decepcionaré.
Zehirli eroinin kaynağına ulaşmanın yanında Rey Torres'in kaçakçılık ağından geri kalanlar ile katilleri de ifşa olacaktır. Kendi çapında kötü olduklarına eminim.
Además de reportar la fuente de la heroína envenenada, expondría lo que queda de la red de contrabando de Rey Torres y revelaría sus asesinos, quienes estoy seguro de que son bastante crueles de por sí.
Pekala, sen ve operasyon Isırık izindeki arkadaşların eğlenmek için ne yaparsınız?
Entonces, ¿ qué hacen tú y tus amigos de Operación Bite Mark para divertirse?
Newton'ın hareket yasaları der ki, her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır.
La tercera ley de movimiento de Newton dice que a cada acción... se opone una reacción igual pero de sentido contrario.
Kaltağın bacağı kırıldı.
La pierna de la perra se rompió.
Kızın aylardır güneş yüzü görmüyor çünkü hala iyileşme sürecinde. - Yani- -
Tu hija no ha visto el sol en meses porque se está recuperando.
Bunun için hazır olmayabilirsiniz fakat artık gerçekten başkomutansınız.
Tal vez no esté listo para esto, pero ahora es realmente nuestro comandante en jefe.
Yaklaşık bir ay önce, o iki adam, Aaron ve Dennis buraya gelip melek yatırımcı aradıklarını söylediler.
Hace como un mes, estos dos tipos, Aaron y Dennis, vinieron aquí, buscaban un inversor providencial.
Sanırım kısa olanın adıydı.
Rashad. Creo que era el más pequeño.
Sakın beni hayal kırıklığına uğratmayın.
No me decepcionéis.
Cidden artık "Hedefe giden her yol mubahtır." tarzında bir kadın oldun, değil mi?
En verdad te estás convirtiendo en una especie de chica "el fin justifica los medios", ¿ verdad?
İstihbarat Şefi General Smith tarafından ortaya çıkırıldığını öğrendiklerinde şaşırdılar.
el Obergruppenführer Smith.
D-77'nin sonraki saldırısının neresi olacağını nasıl tespit edeceğimizi bulamazsan,... halk müziği tek çıkış yolumuz olacak, kıvırbaş.
Bueno, a menos que averigüe como conectar los gasto de d-77 al lugar de su próximo ataque, Es música country todo el camino a casa, Curly-Q.
Uydu görüntüleri, çok araç olduğunu ve sınırının sıkı korunduğunu doğruluyor.
La vigilancia por satélite confirma varios vehículos y un perímetro pesado.
Ya da hayal kırıklığına uğradığın zaman.
O decepcionada.
Sen beni asla hayal kırıklığına uğratamazsın ama artık bu konuyu konuşmak istemediğini söylemiştin.
Nunca estaría decepcionada de ti, pero dijiste que ya no querías hablar de esto.
Beni hayal kırıklığına uğratmadın sen ama bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemediğini söylemiştin.
Nunca estaría decepcionada de ti, pero dijiste que ya no querías hablar de esto.
Bu yüzden bunca zamandır sana kızgın.
Por eso se molesta contigo todo el tiempo.
Eşcinsel olman neden beni hayal kırıklığına uğratsın?
¿ Por qué me decepcionaría el que seas gay?
Bakın bunları buraya getirdim çünkü artık sır saklamaktan bıktım ve onları kullanmak istemiyorum
Las traje porque no quiero más secretos, pero no quiero usarlas.
- Sağlık ekibini çağırın!
- ¡ Traed a un médico!
- Kırığımın olduğunu sanmıyorum. - Sana vurdu mu?
No creo tener nada roto.
Şu kadarını söyleyeyim ki donuk göle gidiyor ve buz kırılıyor. Daha önce bunu yapmıştım.
Y es suficiente decir que intenta escalar el Everest pero se termina cayendo.
Kıçını istiyorsan banknotlarla sil, kalça hazretleri. Bunlar, Adsız Aşırı Yiyenler kulübünden aldığım büyük pasta siparişi için.
Creía que íbamos a compartir los artículos de lujo desde que me gritaste por despilfarrar el papel higiénico de doble capa.
Papa'nın, ağır suçlamalar altında kıvranan hasta ve yaşlı bir rahibi kıskanması için bir sebep yok.
El papa no tiene por qué envidiar a un sacerdote viejo y enfermo devastado por gravísimas acusaciones.
Juana'nın mucize insanları hayal kırıklığına uğrayacak.
La gente milagrosa de la beata Juana van a decepcionarse mucho.
Umarım Barbara'dan kısa süreli hafızası olmasını filan beklemiyorlardır.
Espero que nunca esperen que Barbara tenga memoria a corto plazo.
Hayal kırıklığına mı uğradın?
Estás desilusionada, ¿ verdad?
Gaia'nın hedefindeki boru hattı hidrolik kırılma ile elde edilen gaz taşıyor ve bu da çevrecilerin karşı olduğu bir şey.
El gaseoducto seleccionado por Gaia transporta gas fracturado... un proceso al que se oponen los ecologistas.
- Beni hayal kırıklığına uğrattın.
Estoy muy decepcionado contigo.
Bu anasının kalbini kırıp dünyanın öbür tarafına taşındı ve sadece fakir beyaz kadınlarla görüşüyor.
Él le rompió el corazón, se mudó al otro lado del mundo, y solo sale con mujeres blancas pobres.
Ama Jackson'un yaşadıklarını yaşayan biri her an... kırılabilir.
Pero cualquiera que ha pasado por lo que Jackson pasó, está siempre el riesgo de que se pueda... quebrar.
Bunun cinayetleri kızıştırmasını ben de istemiyorum ama kızıştırıyor ve halkın güvenliğini sağlamak bizim sorumluluğumuzda. Böylece bu iş daha fazla kötüleşmeyecek.
Yo no quería que esto se convirtiera en asesinato, pero lo ha hecho y es nuestra responsabilidad asegurar la seguridad del público, para que no sea peor.
Neden kıçını kaldırıp biraz kum torbası yumruklamıyorsun dostum?
¿ Por qué no te mueves y dejas de fallar a propósito?
Yıkıcı bir saldırının bıraktığı izler daha çok yeni.
Acabamos de sufrir un ataque devastador.
Senin durumunda bulunduğum olmuştu. Sanırım kızım için ben de aynısını yapardım.
Si estuviera en su lugar, supongo que yo haría lo mismo por mi hija.
Belki ağırbaşlılık, beni kibar ve nazik bir kadın yapmıştır.
Quizás estar sobria me ha convertido en una mujer amable y apacible.
Ama hiçbiri bozulmanın sebebi konusunda emin değil ve yine hiçbiri örnek almaya veya sütunda çalışmaya razı olmadı çünkü çok kırılgan.
Pero ninguno es cierto lo que causó la decadencia, ni están dispuestos a tomar muestras o trabajar en el pilar, porque es muy frágil.
Çok kırıcısın.
Ahora tenemos un "¿ Qué tal si?" de por vida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]