Kızarmış tradutor Espanhol
3,356 parallel translation
Görmezden gelemediği bir çekim olmuş aralarında. Geçen sene Hotel Mandolin'de geçirdikleri zaman zarfında Carl'ın şampanya, yatakta kahvaltı ve iyi kızarmış domuz pastırması manyağı olduğunu öğrenmiş.
Al parecer hubo una chispa que ella no pudo ignorar, y luego en el hotel Mandolin, donde los dos... se acostaban el año pasado, ella se enteró de que Carl... es un adicto al champán y al desayuno en la cama... y parcialmente al tocino muy, muy crujiente.
Bakalım. Mandolin Hotel'den, şampanya ve yatakta kahvaltıdan, iyi kızarmış domuz pastırmasını ne kadar sevdiğinden bahsediyor. Bir de yaptığın deneme uçuşundan.
Veamos, está hablando sobre el hotel Mandolin... el champán, el desayuno en la cama, y como te gusta el tocino crujiente... y, sí, está hablando del simulacro que hiciste.
Fazla kızarmış, yavaşça kavrulmuş - ne fark eder, ha?
Fritos, asados lentamente... ¿ qué importa?
- Gözlerin kızarmış, ağlıyor muydun?
Tienes los ojos rojos. ¿ Has estado llorando? No.
Seninkini ekstra kızarmış mı yoksa klasik usul mü istersin?
¿ La quieres extra crujiente o con la receta original?
Peki biraz kızarmış simide ne dersin?
Oye, ¿ qué tal unas papas prepzel?
Seninkini ekstra kızarmış mı yoksa klasik usul mü istersin?
¿ Quieres el tuyo extra crocantes o como la receta original?
- Yağda kızarmış donut derim o zaman.
Yo escogería un buñuelo. Bien.
Kızarmış tavuk mu? Filipin usulü.
Estilo filipino.
Kızarmış tavuk senin için iyi değil.
El pollo frito no es saludable.
Kızarmış leblebi.
Garbanzos.
Büyük boy, kızarmış.
Uno polaco, uno con mostaza y uno grande
Yakınlarda kızarmış kanat... hafif bira ve yalnızca yerel müziklerin çaldığı... bir müzik kutusu olan bir bowling salonu biliyorum.
Conozco una bolera cerca de aquí que tiene calzado barato, buena cerveza, y una gramola sólo con música country.
Kızarmış pilavın Japon yemeği olmadığını ve teriyakinin de Çin yemeği olmadığını öğrenirler.
Para que así sepan que el arroz frito no es de Japón, y el teriyaki no es de China.
Karşında kelleşen Kentucky kızarmış tavuğu var.
Aquí viene la calvicie KFC.
Bugün hindimiz yok ama bolca kızarmış makarnamız var. Onlar da bitti. Şimdi ne yapıyoruz?
Bueno, no hay pavo para hoy, sólo un montón de pasta frita, que casi se ha acabado, asique, uh, muy bien, qué sigue, huh?
- Lincoln, kızarmış ekmek sevmiyor musun?
Lincoln, ¿ por qué no te gustan las tostadas?
- Seviyorum da kızarmış ekmek yapmak zaman alır.
Sí me gustan. Pero, verás, las tostadas llevan tiempo.
Çok vakit kaybedersek kötü adamları yakalayamayız. Kötü adamları yakalayamazsak da kızarmış ekmek hiç yiyemeyiz.
Y si pasa mucho tiempo, entonces no atrapamos a los malos y si no atrapamos a los malos, puede que no haya tostadas.
- Kızarmış ekmekler geç oldu.
Si tengo que repetirte una vez más que agarres la mochila y vayas yendo... La tostadora se demoró.
Izgara mı, yağda kızarmış mı seversin?
¿ A la parrilla o fritos?
- Genelde yağda kızarmış.
- Casi siempre frito.
Kızarmış tavuk olur.
Bye. El pollo está bien.
Kızarmış somon, Holandez sos, domatesli bulgur salatası ve maydanozlu, sarımsaklı tereyağlı ev yapımı taze ekmek.
Salmón, salsa holandesa, ensalada bulgur... con tomate y pan fresco con mantequilla, de ajo y perejil.
Kızarmış yayınbalığımız var.
Tenemos siluro. Está frito.
Buradaki bütün yiyecekler kızarmış.
Toda la comida está frita.
Eğer Bay'le birlikte zombi filmi seyretmediyseniz kızarmış kabak yemediyseniz, spordan konuşmadıysanız...
Bueno, si tú y Bay no ven películas de zombis... comen calabacín frito o hablan juntos de deporte...
Bana onunla randevu ayarladığından beri midem, yağda kızarmış fare gibi.
Desde que me ayudaste a tener una cita con ella mi estómago está como si una rata hubiera caído dentro de mi aceite.
Omuzların kızarmış.
Tus hombros se están poniendo rojos.
Kapa çeneni de kızarmış hindi budumu getir be adam!
... y tráeme mi pata de pavo gigante,... maldito don Nadie ".
Kızarmış ekmek sevmeyen biriyle hiç tanışmamıştım.
Nunca he conocido a nadie a quien no le gusten las tostadas.
Belki de kızarmış ekmeğini çok hızlı yiyorsundur.
Tal vez las has estado comiendo con demasiada agresividad.
Burada kızarmış peynir ve arpa maltı gibi şeyler yapmayı düşünüyoruz...
Hacer sándwiches de queso y batidos, esas cosas.
Kızarmış ya da çırpılmış yiyeceksin.
- Revueltos. Genial.
Çiftlik hayatı ve kızarmış tavuk parçalarıyla aran nasıl?
¿ Has sucumbido a la vida de paseos en carruajes y filetes de pollo frito?
Neredeyse, kızarmış ekmeklerin üzerine Adrianna'ya aşığım yazacak.
Casi ha escrito "Yo corazón Adrianna" en su tostada.
Kızarmış turşu cipsleri?
¿ Pepinills fritos?
Kızarmış pilice dönmeden mi?
¿ Sin freírnos con un rayo fulminante?
Kızarmış kaz istiyorum.
Quiero comer ganso asado.
Kızarmış kaz.
Ganso asado...
- Kızarmış kaz istiyorum.
- Quiero asado...
Kızarmış kaz...
Ganso asado.
Kızarmış kaz, pirinç lapası...
Asado de ganso con arroz y fideos.
Teğmen, kızarmış kedi yedin mi hiç?
Teniente, ¿ quieres un poco de gato rostizado?
Connor kızarmış ekmek yemişti. Her şey yolundaydı.
Connor desayunó... tostadas con mantequilla.
Bay Bates boş hücresinde oturup yaratıcısıyla yüzleşmeyi beklemek yerine kızarmış tavuğu nasıl sıcak tutacağını düşünmeyi yeğlerdi herhalde.
Me imagino que el Sr. Bates prefería preguntarse... cómo mantener caliente un pollo asado... que estar sentado solo en una celda de frente al Señor.
Her zaman şunu söylüyorum, küçük hamur dilimlerimiz olsa, kızarmış soğanlarla doldurup fırına sürdüğümüz.
Yo aquí cuento que nosotros tenemos unas bolsitas de masa y las rellenamos con cebollas fritas y las metemos al horno.
Izgara, kızarmış hamur, çorba, Paraguay çayı, kahve, nakışlarımı ve müziğimi servis ettim.
Tenemos comida para el público, asaditos, empanadas fritas, sopa y pilla pasada, caldo, mate, cafe mistel y música
Biraz yüzün kızarmış.
. Te ves algo enfermo aqui.
Bize dinozor şeklinde kızarmış peynir yapardı.
Nos preparaba queso a la parrilla con forma de dinosaurios.
Bugün, Kızarmış bir şeyler yemek istiyorum.
Este...