Kışi tradutor Espanhol
85,793 parallel translation
Hadi kızlar, siz soyunma odama gidin lütfen. Teşekkürler.
¿ Y si vuelven a mi camerino, por favor?
Filmi onun elinden almak istiyorsan bu plana sadık kalmalıyız.
Si quieres hacerte con la película, hay que seguirlo.
Belki de bunu yapmazsam sadece neler olup bittiği kısma atlarım.
Tal vez debería saltarse el discurso y explicarme lo que pasará si no hago nada de eso.
Kız olarak doğmuşsan anne olmalısın.
Si naces chica, serás madre.
O saf ve sevgili küçük kızının, evli bir adamla ahlaksız bir ilişkisi olduğunu neden söylemeyecektim ki?
¿ Y qué tal si le digo que su pura y dulce niñita estaba teniendo una aventura con un hombre casado?
Ama son bir kaç yıldır, tüm bunlar... içindeki tüm canlılık sönmüş gibiydi, yağmurda kalmış bir fotoğraf gibi.
Pero en los últimos años, todo eso... fue como si se desvaneciera su color, como... una foto dejada bajo la lluvia.
Bunu yapabilirseniz, uzaktan erişerek doğrusal olmayan engelleme işlevini kırarak geçerli biyometrik verileri aktarmış olacağım.
Si pueden hacer eso, puedo navegar remotamente las funciones no lineales de filtrado y codificar la tarjeta en blanco precargada con biométricos válidos.
Franklin ve Broadway'e gidiyorlarsa... milis kılığındalarsa hedefleri muhtemelen bir hükümet binasıdır.
Si acaban de pasar por Franklin y Broadway... Si se presentan como una milicia, su objetivo será seguramente un edificio del gobierno.
Çünkü bunun hakkında konuşsaydık, muhtemelen buz delmecini elime alıp sana saplamakla son bulurdu.
Porque si lo habláramos, seguramente acabaría cogiendo ese picahielos y apuñalándote con él.
Bütün gece konuşmana çalışmak için ayaktaydık, kuantum bilgisayarının insan yeteneklerini nasıl aştığını, gelişimi dikkatle yönetilmezse, insanlığın kendi soyunu tehlikeye atacağını söylemiştin.
Estuvimos despiertos toda la noche trabajando en tu discurso, cómo la computación cuántica podría superar la capacidad humana, que si su desarrollo no se manejaba con cuidado la humanidad correría el riesgo de diseñar su propia extinción.
Bana bir kurşun sıkıp beni öldürmeye çalıştığında bile... işine yarar mı bilmiyorum ama bunu yaparken neredeyse hiç zevk almıyorum.
Aunque me metieras una bala y trataras de matarme, si si te sirve de consuelo, no voy a disfrutar haciendo esto.
Bakalım sınavımızın mülakat kısmında daha iyi misiniz.
A ver si lo hacéis mejor en la entrevista de la prueba.
Ama kız diyor ki, bu şeyi biz veya ben yaparsam sahip olduğumuz şeyi mahvederiz.
Pero la chica dice que si hacemos o si hago esa cosa, arruinará lo que tenemos.
Bak sen dolap tarzı kızlardan değilsin anlıyorum ama Chuck trenine binmek istersen ayarlanabilir.
Mira, entiendo que no eres de las que se meten en los armarios, pero, bueno, si quieres montar en el tren Chuck, se puede arreglar.
Kovalamacayı kesmek istersen bir çıkış yolu var.
Yendo al grano, tienes un hueco si lo quieres.
Eğer orda donarsan, Kızıl Troubadour * seni güvende hissettiren birisine odaklan.
Bueno, si te quedas en blanco ahí fuera, trovador rojo, concéntrate en alguien que te haga sentir seguro.
Bir teklifim var, eğer bana yardım edersen bir aylık kiranı almam.
Te daré un mes de renta gratis si me ayudas.
Müdürün şımarık oğluna acımayacağım ama başka bir bilgisayar ineği denemek istersen iyi şanslar.
No sentiré pena por el hijo malcriado del director, pero si deseas probar con otro nerd, suerte.
Tamam, Dennington'ı kurtarmak istiyorsan seçeneklerin yasal açıdan kısıtlı.
Bueno... Si quieres salvar a Dennington, tus opciones son limitadas, a nivel legal.
Yargıcı tanıyorum. Kıyak geçip seni buradan çıkaracaktır ama yalnızca bize yardım edersen.
Conozco al juez y no será muy duro con usted y le sacará de aquí, pero solo si nos ayuda.
İstediğin kadar sıkıntı çıkarabilirsin ama bir memura vurursan içeri girmek için iki kat neden verirsin onlara.
De acuerdo, puedes ponerte violento si quieres, pero si pegas a un agente, les vas a dar el doble de razones para retenerte.
Görülmüş olma ihtimalin bile berbatken fena halde ihtiyacımız olan aracı da kırmış olabilirsin.
Si ya es malo que te puedan de haberte visto, puede que hayas roto alguna pieza del motor que necesitemos muy mucho.
- Edip ne? Benimle birlikte olmak istediğini ilgi ve arkadaşlık istediğini düşündüm mü diye mi soruyorsun?
¿ Que si creo que querías estar conmigo, tener algo de compañía y de atención?
Marion, kırıcı olmak istemem ama üniversite diploman var mı?
Bueno, Marion, no quiero ser duro, pero, si puedo saberlo, ¿ te has licenciado en la universidad?
Bir yürüyüşe falan çık çünkü burada kalırsan çığlığı basacağım ve Kate'in bunu duymasını istemiyorum.
Ve a dar un paseo, porque, si te quedas, voy a empezar a gritar y no quiero que Kate lo oiga.
Artık bir işe yaramıyorlar. Ama konteynere koyarken kötü oldum, acaba sana verebilir miyim diye merak ettim.
Pero me he sentido mal metiéndolos en el contenedor y me preguntaba si podría dártelos a ti.
Sen onlara bakıp onları giyersin diye düşündüm. Artık bir yerde tozlanmayı beklemesinler diye.
Me da la sensación de que tú cuidarías de ellos y te los pondrías, como si ya no fueran algo inanimado.
Bu suçlarla aranda bağlantı kurarlarsa ya seni öldürürler ya da bir akıl hastanesine tıkıp sana bir ton ilaç verirler.
Si relacionan estos crímenes contigo, o te matan... ¡ o te meten en un psiquiátrico a atiborrarte de pastillas!
- Kardeşinizin doktorunu aradık. Tarihi geçmiş reçeteyi yenileyebilir miyiz diye ama onunla görüşemedik.
Hemos llamado al médico de tu hermano para ver si podía renovar la receta caducada, pero, desgraciadamente, no hemos podido hablar con él.
Beş dakika dışarı çıkıp konuşsam olur mu?
¿ Te importa si salgo y hablo con ella cinco minutos?
Karşılık vermeyecekse ne diye vuruyorsun o şeye?
¿ Por qué molestarse en golpear eso si no va a devolver el golpe?
Sadece yakın zamanda şüpheli bir şey diğerlerinden daha fazla yıkıma götürdü seni.
Solo te he preguntado si hay algo sospechoso últimamente... Más que ningún otro es el que te llevó a tu cese.
Sinemadayken, Iron Man ile Wonder Woman'ın sevişip sevişmeyeceğini görmek için beklerken sıkılırsan telefonunu açıp evine kimin girip çıktığını izleyebilirsin.
En algún cine, aburrido hasta morir pensando si Iron Man se lo va a montar con la Mujer Maravilla, puedes desbloquear tu teléfono y ver quién te está robando.
Eğer kullanmasaydı kızardım.
Sí, bueno, me enfadaría si no lo hubiese hecho.
Eğer biz onları ciddiye alsaydık...
Si los tomáramos a todos en serio...
- Kelimlerde nasıl bir hata var? - Onun şarkılarında her dakikada.. .. harf harf söyleyeyim, S.E.K.S. var değil mi?
- Bueno, si quiere que lo deletree, ese disco que sacaron ahora, es sobre S-E-X-O, ¿ no?
Bir dakika bile sıkıcı olmayan.
Si volvemos ahora al asunto en cuestión.
Biraz tatsızlık olsa da.
Por si le sirve de consuelo, algunos de sus partidarios lo molieron a golpes.
Ajan Holman benimle kızıl saçlı üvey kızıymışım gibi konuşmayı bırakırsa daha iyi olabilir.
Tal vez el Agente Holman podría dejarme de hablar cómo si yo fuera su hijastra de cabeza roja.
Bir şeye ihtiyacımız olursa diye numaranı aldık.
Tenemos su número por si necesitamos algo más.
Cesetleri bulunduysa ölüler kısmındadır.
Si tienen un cuerpo, está en la columna de fallecidos.
Ömrümüz boyunca elimize geçen paranın kimin başkan olduğuyla, ekonomiyle, hayal kırıklıklarıyla, kötü şansla, patronlarla ilgisi yoktur.
Cuánto dinero acumulamos en la vida no es consecuencia de quién es presidente de la economía, de si explota una burbuja de si hay malas rachas o malos jefes.
Jakuzimi de 7.945.400 dolarla doldurmak, çırılçıplak içine girip Varyemez Amcacılık oynamak istersem o da tamamıyla beni ilgilendirir.
Y si quiero poner mis $ 7945400 en un jacuzzi desnudarme y jugar al Tío Rico es 100 % asunto mío.
İki arada bir dere kaldım Marty. Bana atılmış bir kazık varken, tüm bu Ozark işinin tamamıyla son çare olarak sıktığın bir palavra olabileceğini düşünüyorum.
No decido, Marty si siento intriga o si pienso que todo esto de Ozarks es una gran y absoluta patraña.
Para sıkıntı ise tüm maaşı ile emekli olabilirdi.
Se habría jubilado con pensión completa, si lo que importaba era el dinero.
Huzuruna çıktığınız Targaryen Hanesi'nden Daenerys Fırtınadadoğan Demir Taht'ın gerçek varisi Andallar ve İlk İnsanlar'ın gerçek kraliçesi Yedi Krallık'ın Koruyucusu Ejderhaların Annesi Büyük Çim Denizi'nin Khaleesi'si Ateşgeçirmez, Zincirkıran.
Están en presencia de Daenerys de la Tormenta de la Casa Targaryen legítima heredera al Trono de Hierro legítima Reina de los Ándalos y de los Primeros Hombres Protectora de los Siete Reinos Madre de Dragones Khaleesi del Gran Mar de Hierba La que no Arde, Rompedora de Cadenas.
Majesteleri, eğer kuzeydeki düşmanı yenmezsek tanıdığınız herkes kış sona ermeden ölmüş olacak.
Su Alteza, toda persona que conozca morirá antes de terminado el invierno si no derrotamos el enemigo del norte.
Gece Kralı'nı yenmezsek krallığınız bir mezarlık olacak.
Gobernarás un cementerio si no derrotamos al Rey de la Noche.
Bize kazık atarsan o kazığın ucunda kelleni görmek için bağırırlar.
Y si nos traicionas aclamarán por ver tu cabeza en una estaca.
Gözlerimi kapattığımda Oberyn'in kafatası kırılırken çıkan sesleri duyabiliyorum.
Si cierro mis ojos puedo oír cómo se parte el cráneo de Oberyn.
Yani yeterli azığımız yok mu? Özellikle de Kuzey orduları Kıştepesi'ni korumaya geldiğinde?
Me dices que no tenemos suficiente comida y menos si el ejército del norte viene a defender Invernalia.
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34