English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ L ] / Laguna

Laguna tradutor Espanhol

781 parallel translation
" Ta gölün ortasına at
Y lánzala al centro de la laguna
Hayatında ikinci kez, temiz bir sayfa açacak.
Por segunda vez en su vida, tendrá una útil laguna.
Laguna Sahili ve Loz Feliz sözleşmelerini getirdin mi?
¿ Trajiste los informes?
Laguna Sahili sözleşmesine oturmuşsun.
¡ Te sentaste sobre el informe!
Tura gelirse, Malibu'ya giderim, yazı gelirse, Laguna'ya.
Cara, iba a Malibú. Cruz, iba a Laguna.
Laguna'ya mı?
¿ Laguna?
Josephine March, gölde sadece şortla mıydın?
Josephine March, ¿ viniste de la Laguna Walden en calzones nada más?
Manhattan Beach'e otobüs, Long Beach... New Port, Balboa, Laguna, harekete hazır.
Autobús a Manhattan Beach, Long Beach Newport, Balboa, Laguna, pueden subir.
Zeki bir bölge başsavcısı bunun geçici olduğunu bilir.
Una pequeña laguna en la memoria que es sólo temporal.
Onlar göle varmadan önce, her şey yok edilmeli.
Hay que destruir todo antes de que lleguen a la laguna.
Çocuklar bana bunun sonunda bir göl olduğunu söylerlerdi.
Mis chicos decían que termina en una laguna.
Bu göl hakkında hiçbir bilgimiz yok.
No sabemos nada de la laguna.
Çocuklarım buraya Kara Göl der, bir cennet.
Mis chicos la llaman la Laguna Negra, un paraíso.
Kara Göl.
La Laguna Negra.
Güzel bir göl.
Una laguna preciosa.
Fosili bulduğum yerdeki kalker katmanı, bu gölün dibinde de var.
Parte del depósito calcáreo donde encontré el fósil está en el fondo de la laguna.
Mark, olabildiğince en kısa sürede bu gölden ayrılmak istiyorum.
Mark, propongo salir de la laguna lo antes posible.
Şu anda ilgileneğimiz tek konu gölün girişini temizlemek.
Ahora mismo, sólo queremos despejar la entrada de la laguna.
- Tekrar yüzmeye gitmek istiyorum.
- Vayamos de nuevo a esa laguna a nadar - No, no. Hace mucho frío.
Köprü manzarası ne kadar güzel görünüyor.
¡ Qué vista más maravillosa de la laguna!
Bunun Mauguio Gölü menfaatine olduğunu söyleyeceğiz... ağlarımızı bu kadar çabuk çürütenin su olup olmadığına bakacaklar.
Diremos que es para la Laguna Mauguio... para averiguar si es el agua la que nos pudre las redes tan rápido.
Küçük gölde avlanmamıza izin verilmeli.
Tienen que dar permiso para la pequeña laguna.
Küçük gölü asla kullanamayacağız.
Nunca conseguiremos la laguna pequeña.
Büyük göle gitmemizi istiyorlar eğer gitmezsek...
Nos quieren en la laguna grande y si no nos mudamos...
Ağzı köpürmüştü aynı Black Lagoon'daki yaratık gibi!
Le salía espuma por la boca. iComo a la criatura de la Laguna Negra!
Sonra birden onlara dönüyor aynı Black Lagoon'daki o yaratık gibi!
De repente, se voltea hacia ellas. ¡ Como la criatura de la Laguna Negra!
Lagünün karşısında Murad'ı görebilirsiniz. Cam yaptıkları yer orası.
Al otro lado de la laguna se ve Murano, donde se fabrica el cristal.
Şiirlerde geçen o haşin sandalcının teknesiyle o hazin nehri geçiyordum sanki. * Sonsuz karanlık ülkesine gidiyordum.
Me pareció que atravesaba la melancólica laguna con el tétrico barquero del que nos hablan los poetas para entrar en el reino de la noche eterna.
Kısa bir süre kendimi kaybettim.
Luego, me dio una laguna.
Anladım ki, kendimi kaybettiğimde ortaya çıkan Jane'i kastediyor.
Por eso supe que debió de ser Jane la que salió esta vez cuando me dio la laguna.
Bir fosfor gölü.
Una laguna fosforescente.
Pazar günü gölette onun yanında gördüğümüz küçük kız vardı ya.
¿ Recuerdas a la niña que vimos con él el domingo en la laguna?
Hayır, çok hoş değildi, ama gölet görünüyordu.
No era tan bonito, pero se podía ver la laguna.
Çünkü her Pazar günü gölün yanından geçtiğini görüyoruz.
Porque todos los domingos lo vemos por la laguna.
Palmiye ağaçları rüzgarda hafifçe sallanıyor. Ham papayaların kokusu geliyor. Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar.
Palmeras balanceándose en la brisa, el olor a papayas maduras, una laguna azul, la arena blanca, chicas de piel morena.
Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar.
Laguna azul, arena blanca, piel morena.
Şimdi eteklerini çıkarttılar ve gölde yıkıyorlar.
Ahora se quitan los sarongs y los lavan en la laguna azul.
Radyoda Amerikalıların Kore'de savaştığını söylediler.
La radio dijo que había guerra en laguna parte.
Bize katilmak ister misiniz? Sadece iki fistik var ama paylasiriz... Blue Lagoon'a polis gönderin.
Soio hay dos chavalas, pero podemos compartir... que venga ia policia ai laguna azul.
Öyleyse küçüğüm, bu eksikliği gidereceğiz, hem de hemen!
Pues vamos a cubrir esa laguna enseguida.
Bakalım, iki yıl önce Laguna Seca'da... güzel bir Buick Special'ı harcayıp arka çite astınız.
Veamos, hace dos años, en Laguna Seca se descontroló y colgó un precioso Buck Especial de la valla trasera, y en Willow Springs...
Hem Laguna yarın ortaya çıkmazsa, onun payı da bize kalır.
Además, si Laguna no aparece mañana, es una parte más para todos nosotros.
- Laguna'yı beklemeyecek miyiz?
- ¿ No vamos a esperar a Laguna?
Laguna.
Laguna.
Gördünüz mü, ben dememiş miydim Laguna Hadleyberg'e gitmesin diye?
Ya lo ves, ¿ no decía que Laguna no tenía que ir a Hadleyberg?
Doğu'daki savaş bu ciddi eksikliği telafi etmek için onlara büyük fırsat sağlayacak yani.
Y que sólo la guerra de Oriente ofrecía la posibilidad de llenar esta grave laguna.
Evet, şu mercan kayalıkları arasında dolaşan kahrolası sörfün bulunduğu pırıltılı su birikintisinde mi?
¿ O en una laguna luminosa, protegida de las olas por el Gran Arrecife de Coral?
Yolda Laguna Heights'a gidecek bir ambulans var.
Hay una ambulancia en camino. Irá a un sanatorio.
Deniz O sonsuz mavinin çoban kızı Bir bakıver
El mar, pastor de infinito color azul, observa junto a la laguna, los altos y húmedos juncos ; observa las blancas aves ;
Vay anasını!
Ésta es la laguna.
... çok hos bir isim.
Laguna azul... un nombre muy bonito.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]