English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ L ] / Lawson

Lawson tradutor Espanhol

855 parallel translation
Harika görüntüler çektim Lawson.
Resoplaba. La vista era soberbia, Lawson.
Yeni gelen üç uçağın kaptanıyız efendim. Holstrom, Lawson ve ben. - Güzel.
Nuestros tres aviones han llegado.
- Üsteğmen Lawson? - Evet.
- ¿ Teniente Lawson?
- Lawson! Ted Lawson!
- Eh, Lawson!
- Buradayım.
Ted Lawson!
Lawson, sıradaki sensin.
Lawson, usted es el siguiente.
Lawson'u izle.
Observe Lawson.
- Selam Lawson. - Selam.
- Hola, Lawson.
Biliyor musun, ne kadar da garip. Şu Lawson eskiden en fazla bir Teksas öküzü kadar zarifti. Şimdiyse bir bak şuna.
Es cómico.Este Lawson era tan gracioso como un joven buey texano.
Holstrom, Jones, Lawson. İkinci parti...
Jones, Lawson.Segundo vuelo...
Üsteğmen Lawson gemiye çıkış izni istiyor efendim.
Teniente Lawson, reportándose.
- Bettinger, Üsteğmen Lawson'u... - 306 efendim.
- Bettinger, conduzca al teniente al...
Sen ranzada yat Lawson.
Toma la cucheta, Lawson.
Yapabilecek misin Lawson?
¿ Este recorrido te conviene, Lawson?
Kendimizi çok sağlam bir sıkışıklığa soktuk, değil mi Lawson?
Estamos en un condenado aprieto, Lawson.
Lawson!
¡ Lawson!
- Lawson, dur! Lawson!
- Lawson, para, Lawson.
- Lawson nasıl?
¿ Cómo está Lawson?
Burada senin için kalmıyoruz Lawson.
No permanecemos aquí por tu causa.
- Lawson ve Davenport nerede?
- ¿ Dónde están Lawson y Davenport?
- Lawson'un durumu oldukça kötü.
- Lawson está bien estropeado.
Sonra görüşürüz Lawson.
Hola, Lawson.
İyi değil Lawson.
No es linda de ver, Lawson.
- Lawson'un yanında.
- Está con Lawson.
- Günaydın Lawson.
- Buen día, Lawson.
Canını yakmamaya çalışacağım Lawson. Buna bakmam gerek.
Voy a tratar de no hacerte mal durante el examen.
Sadece omurganı uyuşturacağım Lawson.
Será anestesia local, Lawson.
Tamam Lawson.
Bueno, Lawson.
- Korkarım hayır Lawson.
- No, Lawson.
Vakit kaybedemeyiz Lawson. Uyuşturucunun etkisi geçerse başka uyuşturucumuz yok.
Cuando la anestesia no haga más efecto,
Tamam Lawson.
De acuerdo, Lawson.
Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum Lawson.
Hacemos lo mejor que podemos. Calma.
Bence Lawson ancak birkaç güne yolculuğa çıkacak duruma gelebilir.
Lawson podrá viajar dentro de unos días.
- Hoşça kal Lawson.
- Hasta pronto. - Hasta pronto.
Evet Bayan Lawson benim.
Sí, soy la señora Lawson.
Selam Lawson, nasılsın bakalım?
Buenos días, Lawson. ¿ Cómo se siente?
- Başka bir şey daha düşünüyordum Lawson.
Yo pienso una cosa, Lawson.
- Bu epey bir zaman demek Lawson.
- Eso puedo tomar su tiempo.
Neyse, seni yine görmeye çalışacağım Lawson.
Intentaré regresar a verlo, Lawson.
Biliyor musun Lawson, benim çocuklar ve diğerleri, tüm savaşanlar umarım bu savaşı bitirirler ki göreceğimiz en son savaş olsun böylece senin ufaklık da savaşsız bir dünyada yaşasın.
Si mis muchachos y todos los otros muchachos implicados en esta guerra obraran de forma que fuera la última, su hijo estaría realmente tranquilo, ¿ no es cierto?
John Howard Lawson, New York doğumlu, 56 yaşında. II.
John Howard Lawson, nacido en la ciudad de NY, 56 años.
Bu Bayan Lawson.
Esta es la Sra. Lawson.
- Eğer bayan Larson ararsa ne yapacağım?
¿ Qué hago si llama la señora Lawson?
Jipimi al, Lawson.
Lleva mi jeep, Lawson.
- Size Bay Lawson'u takdim edeyim.
Le presento al Sr. Lawson.
- Nasılsınız beyler? Bay Lawson.
Encantada, Sr. Lawson.
- Çellist misiniz Bay Lawson? - Nasıl, hanımefendi?
- ¿ Usted es el violoncelista?
Bay Lawson, o pizzicato * geçişi fazlasıyla enfesti.
Y ese pizzicato, Sr. Lawson, una auténtica maravilla.
Alsana kızını Lawson.
Ve a buscar a tu esposa.
- Haydi Lawson.
- Vamos, Lawson.
- Lawson.
- Lawson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]