Lerde tradutor Espanhol
2,139 parallel translation
20'lerde sarışın bir kadın arıyorum.
Busco a una mujer rubia, veintitantos, con tatuajes.
... 1950'lerde ben daha öğrenci olduğum yıllardan beri yaygındır.
Desde que era estudiante en los años'50.
Evet ama burnunu boyamayı 1950'lerde bıraktılar.
Sí, pero dejaron de pintar la punta En los 50
Bunun sebebi şeydi Frank 1980'lerde babamın bizlerle turneye çıkmasını istemiyordu.
Vale, eso fue porque Frank quería que mi padre parara de ir de gira con nosotros en los 80.
1920'lerde geştalt düşünceye inanan genç.
Era el chico de moda en los años 20.
80'lerde büyüktü. 1 milyar dolarlık bir adam.
En los 80's hizo un cuarto de billón de dólares.
1970'lerde Kuzey Avustralya'da, muhbiri olan Aborjinler ile birlikte, bir etnograf, sahadaydı.
Por ejemplo, en el norte de Australia en los años 70 un etnógrafo trabajaba con un aborigen que era su informante.
80'lerde Koko'lar her yerdeydi, 90'larda grunge rock
En los 80 ´ s Los cocodrilos eran la moda, En los 90 ´ s La maldición,
Telefonumu 1980'lerde bıraktım.
Dejé mi teléfono en los 1980's.
1950'lerde Soğuk Savaş şiddetini arttırırken Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği kendilerini okyanusun derinliklerindeki bir kedi fare oyununda bulmuştu.
En la década de 1950 cuando la Guerra Fría se intensificaba, los Estados Unidos y la Unión Soviética se encontraron en el juego del gato y el ratón en las profundidades oceánicas.
1780'lerde, Luigi Galvani adlı hekim asrın en şaşırtıcı ve önemli keşiflerinden birini yapmıştı.
En la década de 1780, un médico llamado Luigi Galvani... había hecho uno de los más desconcertantes e importantes descubrimientos del siglo.
1850'lerde ilk sentetik boyalar sahneye çıkarak yepyeni bir renk skalası yaratmıştı.
En la década de 1850, irrumpieron en la escena los primeros colorantes sintéticos, creando toda una nueva gama de colores.
1950'lerde DNA'nın özel olduğunun farkına varılmıştı ama onun hakkında fazla şey bilinmiyordu.
Regresando a la década de 1950, se dieron cuenta de que el ADN era... especial, que simplemente no sabían casi nada de él.
Peki. Kevin Dre'lerde kalacak.
De acuerdo, Kevin va a estar en casa de Dre.
Hayır, evdeyim yani Marais'lerde. - Çalışıyomusun?
No, en el Marais ¿ Están los trabajadores?
1920'lerde Hubble çok sayıda galaksi üzerinde titiz bir araştırmaya başladı.
Allá por los años 20, Hubble comenzó un meticuloso estudio de docenas de galaxias en el cielo nocturno.
80'lerde insanlar işlerini nasıl yapabilmişler?
¿ Cómo conseguía la gente hacer las cosas en los 80?
Cd'lerde derinlik yok.
Bueno, los Cds no tienen profundidad.
araştırma istasyonlarından biriydi, Bir grup bilim adamı, 1970'lerde bu eşsiz özellikler üzerine çalışmak için, adaya gelmişti..
Construida por la iniciativa Dharma, cientificos que llegaron a la isla en 1970 Para estudiar sus propiedades unicas...
Bunu sevmiştim, 70'lerde olmak güzeldi.
Me gustaba. Era divertido estar en los 70, ¿ sabes?
Nedenini bile bilmeden birden ona güvenirsin. - Sideway'lerde,
Pero uno inmediatamente confía y uno no sabe porqué, en los sideways,
Sideway'lerde Sawyer'ın romantizme ilgisi birazcık azalmış görünüyor, ve ortağı Miles, değişik insanlarla buluşturarak durumunu düzeltmeye çalışıyor.
en los sideways, Sawyer está un poco pérdido en su propia vida en términos de sus intereses románticos, Y Miles, su compañero, está intentando curarlo Con varias personas Incluida Charlotte
Sideway'lerde hiç tanışmadılar, ama tamamen onu tanımlıyordu.
En los sideways, nunca se han conocido. Pero la describe completamente.
temelde Flashback'lerde gördüğümüz,
Vimos en los flashbacks que básicamente
Sideway'lerde Desmond'un karar verdiği görevi ; diğer karakterlerin kendi uyanışlarını sağlamak ve bunu hızlandırmaya çalışmaktı.-Geçen akşam tanımadığım bir kızla randevum vardı.
Por un lado, Desmond decide que es su misión salir y básicamente tratar de catalizar a los otros personajes para que tengan sus despertares.
Heather, 80'lerde ününü kaybetmiş birisiyle evlenemezsin.
Heather, no puedes casarte los 80 han pasado.
50'lerde tasarlanmış bir mobil araca benziyor.
Parece un primer diseño para módulo de movilidad. Como de los 50 o algo así.
Şöyle ki... 70'lerde Sovyetler Birliğiyle bazı anlaşmalarım olmuştu.
- Bueno en los'70, tuve algunos contactos... -... con la Unión Soviética- - - No, no, no.
Evet, 1920'lerde Nigel Hubbard adında bir hırsız hiç parmak izi bırakmazdı.
Sí, en 1.920 un ladrón de poca monta llamado Nigel Hubard no dejaba huellas dactilares. Desconcertó a Scotland Yard durante años.
Justin'lerde parti veriyoruz.
Vamos a pasar el rato en la casa de Justin.
Evet, 80'lerde yasaklandı o madde.
- ¿ no? - Sí, se prohibió en los 80.
- Iggy'lerde kalmamış olabilirim.
- Puede que no haya estado en Iggy.
Russell Crowe'un 1800'lerde Tasmanyalı bir mahkum olması gibi.
Como si Russell Crowe fuera un convicto tasmano en el 1800.
Bu şey 50'lerde geçerliliğini kaybetmiş.
Esta cosa ya estaba pasada de moda en los años cincuenta.
50'lerde hafif zorlu geçen bir dönem ardından 60'larde yeniden gösteriş.
Tienes un pequeño período oscuro a los 50 y luego floreces de vuelta a los 60.
Ciddi olduğunu sandım ben. Çünkü 70'lerde bir sevgilim vardı ve bir keresinde beni tahrik etmek için alt kısmıma o şabat mumlarından sokmaya çalışmıştı ama çok sıkmışım, girmedi.
Pensé que lo decías en serio porque tuve una novia en los años 70 que intentó estimularme con una vela de shabbat ya sabes, ahí abajo, pero yo era muy estrecho.
1980'lerde alarmları ve menteşeleri güçlendirilmiş... Thatcher'ın güvenlik patlamasından kaynaklandı.
Alarmas y bisagras reconstruídas en los 80... el boom de seguridad de Margaret Thatcher.
Asidik temizleyici tarafından işaretleme 1800'lerde British Museum'da kullanılırdı.
Marcas del ácido limpiador usado en el Museo Británico en el siglo XIX.
Mullens, 80'lerde Oakton Center'da bazı binaların tesisatını yapmış.
Mullens cableó algunos edificios en Oakton Center en la época de los 80's.
Brent'in kuzeninin doğum günü partisi. Gece Brent'lerde kalacağım.
Es una fiesta de cumpleaños para el primo de Brent, y pasaré la noche en casa de Brent.
H.G. 1800'lerde onun bir parçasını bulmuş olmalı ve kızının tabutunda sakladı.
H.G. encontró una de ellas en 1800 y la escondió en el ataúd de su hija.
70'lerde buraya pek çok ünlü gelirdi. Marihuana falan içerlerdi.
En los 70, los artistas solían venir aquí y fumar marihuana y hacer ese tipo de cosas.
Lyndsey'lerde görüşürüz.
Te veo en casa de Lyndsey.
Lyndsey'lerde.
Está donde Lyndsey.
Neil'lerde Noel yemeği neydi bilmiyorum ama içi çürümüş yumurta ve köpek mamasıyla doldurulmuş hindi gibi kokuyordu.
No sé qué cenarían en Navidad en casa de Neil pero olía a pavor relleno con huevos podridos y comida de perro rancia.
MILF'lerde de aynı kural mı geçerli?
¿ Es lo mismo para las mujeres?
Daphne, Megan'larda JJ, Kenny'lerde.
Daphne está en casa de Megan, J.J. está en casa de Kenny, y tú eres mío.
1950'lerde şeker toplama olayıyla daha ticari bir hale geldi, bugün de popülerlik konusunda Noel ile yarışıyor.
Se volvió más comercial en 1950 con el "truco o treta" y hoy compite sólo con la Navidad en términos de popularidad.
1930'larda şaka amaçlı başladı, ama 1970'lerde yoksul gençlik yüzünden iyice tırmandı.
Comenzó como una travesura en los años'30 pero aumentó en los'70 con la juventud marginada.
70'lerde hırsızlıktan, saldırı ve adam dövmekten tutuklanmış.
Robos menores y agresión con lesiones.
Beni izleyen adamlar olmuştu yine 70'lerde Plato Seks Kulübü'nde falan ama haberim oluyordu o zaman. Bence artık bıraksan iyi olur.
Considera que están a mano.