English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ L ] / Lilly

Lilly tradutor Espanhol

1,613 parallel translation
Lilly'i seviyordum.
Yo amaba a Lilly.
Bu ayakkabıların resmi Lilly'nin odasında cinayetten bir kaç saat sonra çekildi..
Fotografiaron los zapatos en casa de Lilly poco después de su muerte.
Lilly'nin ölmeden önce annesinin bu sebeplerinden birisini öğrendiği kanısındayım.
Antes de la muerte de Lilly sentí que supo los motivos de su madre.
Lilly, bir daha o kız buraya asla gelmeyecek.
Lilly, ella no puede regresar aquí.
Ya Lilly sonunda ailesinin dikkatini çekebildiyse.
¿ Y si al final Lilly logró obtener la atención de sus padres?
Bende arada sırada Lilly'i düşünmek için buraya gelirim.
También vengo a veces, para pensar en ella.
Jake'in cesedi bulduktan sonra Clarence Wiedman'ı aradığını mı düşünüyorsun?
¿ Crees que Jake llamó a Clarence después de descubrir a Lilly?
Lilly öldüğü zaman?
¿ Cuando Lilly murió?
Belli ki Celeste ve Jake ifadelerinde yalan söylediler. Sence Lilly'nin cinayetini neden örtbas etmeye çalışıyorlar?
Obviamente, Jake y Celeste mintieron en sus coartadas pero ¿ por qué piensas que encubrieron la muerte de Lilly?
Lilly bulduklarında olay mahalline ilk ben gittim.
Cuando avisaron lo de Lilly, yo fui el primero en llegar.
Duncan ve Lilly birbirlerinden çok farklıydılar.
Duncan y Lilly eran muy diferentes.
Lilly Kane öldürüldüğü zaman Abel Koontz'la beraber olduğunu biliyorum.
Sé que estuviste con Abel Koontz cuando parece que mató a Lilly Kane.
Lilly gibi ona da el sürmeyi düşünüyorsan- -
Si crees que le pondrás la mano encima como a Lilly...
- Bunu Lilly'den öğrendin.
- Aprendiste eso de Lilly.
- Hayır, Lilly benden öğrendi.
- No, Lilly aprendió de mí.
Abel Koontz Lilly Kane'i öldürmüş olamaz. Çünkü cinayet anında Bayan Cheyenne ile beraberdi.
Abel no pudo haber matado a Lilly porque a la hora del asesinato, estaba con la señorita...
Abel Koontz Lilly'i öldürmedi sanırım.
Parece que Abel Koontz no mató a Lilly.
Lilly?
¿ Lilly?
Lilly'nin öldürüldüğü hafta sonu ben, Dick ve Logan Mexico'ya sörfe gitmiştik.
Cuando mataron a Lilly, Dick, Logan y yo estábamos en México.
Lilly'nin yeni birisiyle görüştüğünü anlatıp durdu.
Él se enojó, dijo que sabía que Lilly veía a alguien más.
Lilly'nin öldürüldüğü günün sabahı erken kalktı ve
Se levantó temprano esa mañana, el día que Lilly fue asesinada.
Beaver Logan'ın turistik bir mağazadan Lily'e bir içki kadehi aldığını söyledi.
Beaver dijo que Logan le compró a Lilly un vasito que encontró en una tienda de turistas.
Lilly içki kadehi koleksiyonu yapıyordu.
Lilly coleccionaba vasitos.
Bu Lilly'nin arabasında, yatak odasında bulunan her şeyin bir listesi.
Todo lo que había en la recámara y en el auto de Lilly.
Lilly'i bulan Logan'dı anlamına geliyor.
Significa que Logan encontró a Lilly.
Geçen gece sizin evde sanki çizgiyi biraz aşıyorduk, bilmiyorum. Aniden kendimi garip ve suçlu hissettim ve Duncan ve Lilly'i düşünmeye başladım.
Esa noche en la casa de huéspedes, fue como cruzar algo y de pronto, me sentí muy extraña y culpable y comencé a pensar en Duncan y en Lilly y no fue la mejor noche para comenzar.
Logan'ın arabası sınırı Lilly'nin öldürüldüğü sabah 8 : 57'de geçmiş.
El auto de Logan cruzó la frontera a las 8 : 57 a. m. el día que murió Lilly.
Neptune'e gidip Lilly'i öldürmek için yeterince vakti vardı.
Tuvo tiempo de regresar a Neptune y matarla.
Logan Lilly'i öldürmüş gibi görünüyor.
Parece como que Logan mató a Lilly.
Lilly Kane cinayeti ile ilgili elimize yeni bilgiler geldi.
Nueva información sobre el asesinato de Lilly Kane.
Lilly öldürüldüğü zaman Mexico'dayım demiştiniz.
Dijiste estar en México cuando asesinaron a Lilly. ¿ Por qué?
Lilly'nin başkasıyla görüştüğünü biliyordum.
Sabía que Lilly veía a otro.
Babam, polis memurlarının bulduğu kadehte Logan'ın Lilly'e yazdığı ayrılık mektubunun bulunamadığını söyledi.
Papá dice que aunque sus oficiales hallaron el vasito que Logan dejó la carta que Logan dice que escribió nunca fue descubierta.
Eğer Lilly bunun bir sır olarak kalmasını istediyse nerede olabileceğine dair bir fikrim var.
Si Lilly quisiera guardar un secreto sé dónde lo habría ocultado.
Lilly bunlar çıplak fotoğraflar.
Lilly, son fotos de desnudos.
Lilly Logan'ın mektubunu aldıysa saklayabileceği yer orası.
Si guardó la carta de Logan, ahí la habría ocultado.
Lilly'i öldürdüğünü düşünmüyorum, Duncan.
No creo que tú hayas matado a Lilly.
Lilly'nin öldüğü gün Mexico'da değil miydi o?
No estaba en México cuando la mataron.
Eve erken döndü çünkü Lilly'nin başkasıyla görüştüğünü anlamıştı.
Regresó porque descubrió que Lilly veía a otro. A Weevil, creo.
Lilly'nin eşyalarını havalandırma boşluğunda sakladığını hatırlıyorum.
Recuerdo que Lilly escondía sus cosas en los conductos.
- Lilly, bana kasetleri ver hemen.
- Lilly, dame las cintas ahora.
Hayır, Hayır, Hayır, Lilly!
No, no, ¡ Lilly, Lilly!
Lilly, Lilly, Hadi, Hadi.
Vamos. ¡ Lilly, despierta!
Lilly, uyan.
Lilly, despierta.
Bende Lilly'nin öldüğü gün onun yatağında çekilmiş bir kaseti var.
Tengo un video de Lilly con él el día que murió.
Lilly'de bana kasetlerin nerede olduğunu söylememişti.
¿ Sabes? Lilly tampoco me dijo dónde estaban las cintas.
Lilly'nin ismini anmadan burstan konuşmak.
Dos horas en la casa Kane con los mejores estudiantes tratando de no vomitar mientras hablan de la beca que ofrecen a nombre de Lilly.
Lilly.
Lilly.
Lilly!
¿ Lilly?
Lilly!
¡ Lilly!
Lilly.
Lilly, vamos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]