Limon tradutor Espanhol
1,817 parallel translation
Gerçi Onlar bizim çamaşırlarımızı da yıkıyorlardı, Donumun limon aromalı kokmasını seviyordum.
Pero nos hacen la colada. Me encanta cuando mis boxers huelen a limoncillo
Ekşi bir limon yediğin zaman, şekerin ne demek olduğunu anlarsın.
Solo cuando te comes un limón aprecias lo que es el azúcar.
Yolda annem limon kremalı pasta yaptığı çocukluk günlerimi hatırladım.
En el camino, recordé que cuando era niño mi madre hacía tarta de limón.
Ama herhangi bir limon kremalı pasta değil.
Pero no cualquier tarta de limón.
Dünyadaki en güzel limon kremalı pasta.
La mejor tarta de limón del mundo.
Hani bir limon sıkacağı vardır... pasta için limon suyu sıkılabilen.
Tenía uno de esos exprimidores manuales, y exprimía todo el jugo de limón para esa tarta.
Dünyanın en güzel limon kremalı pastasını yapmaya devam ediyor.
Aún hace la mejor tarta de limón del mundo.
Ha ayrıca, o limon kremalı keki kimin yaptığını gerçekten bilmek ister misiniz?
Y ¿ quieren saber quién cocinó esa tarta de limón?
Bay Finley'in de belirttiği bir gerçek var ki hayatım boyunca hiç limon kremalı kek yapmadım.
Uno de los hechos del Sr. Finley es innegable, nunca horneé una tarta de limón en mi vida.
Limon aradım ama üzgünüm.
Buscaba una de lima. Lo siento.
Hayat bana bir limon verdiğinde bu sen oluyorsun bende sıkı çalışarak bunu limonata yaparım.
Si la vida te da limones, eso dices tú, haz limonada.
Evet, ama limon bunu gerçekten yemez.
Sí, el limón no te cree.
Limon ve safran tadı alıyorum.
Sabe a limón y cúrcuma.
- Yine limon olmasın.
- Querrás decir limones.
- Yanında limon ister misin?
- ¿ Con limón?
Biraz daha taze limon ister misin, Rob?
¿ Quieres limón fresco, Rob?
Limon Grove'da gastric bypass ameliyatı geçirecek.
Le van a hacer un bypass gástrico en Limon Grove.
Limon Grove'a mı geldik?
¿ Es aquí Limon Grove? No.
Hayır. Limon Grove gelmedik.
No Limon Grove.
Her frene bastımtığımda, Limon Grove demesen?
¿ Podrías parar de decir "Limon Grove" cada vez que piso el freno, por favor?
İki limon şekeri daha (! )
¡ Dos gotas más de limón!
Limon dilimli.
Con limón.
Yarım bitter, ve limon dilimli, diyet tonikli votka lütfen.
Media cerveza amarga, y vodka y tonica light con un gajo de limón, por favor.
Albay Şekerli limon böyle bir yer için çok daha iyi bir hamledir.
Coronel SugarLemons funciona mejor en un lugar como este.
Merkez Bölge Komutanı'ndan geliyor. Orospu çocuğu. Seni limon bahçendeki ağaçları kesecekleri konusunda bilgilendiriyorlar.
Es del Comado de la Región Central, esos hijos de puta, informándote que derribarán tus limoneros, ya que amenazan la seguridad del Ministro de Defensa, que vive a tu frontera.
Birkaç limon ağacı için sisteme mi karşı çıkayım?
¿ Ir en contra del sistema por un par de limoneros?
Babam... uzun zaman önce, beni de yanına alır İsrail pazarlarında limon satmaya giderdi.
Mi padre... Hace mucho tiempo, me llevó a vender limones al mercado, en Israel.
Grip olmuş kişiler, limon ve portakal kokularını ayırt edemezler.
Las personas con un resfriado no distinguen... el aroma a naranja del de un limón.
Limon ağaçları, bir Savunma Bakanı.
Limoneros, un ministro de defensa.
Kes bağırmayı! Arkada bir limon bahçesi var.
¡ Hay una arboleda de limón aquí!
Benim ahmaklar limon getirmeyi unutmuşlar.
Mis idiotas olvidaron traer limones.
Sadece birkaç limon almak istemiştik.
Solo queríamos algunos limones.
Askerlerini düzenleyecekleri kutlamada kullanmak üzere limon toplamaları için bahçeme gönderdi.
Envió a sus soldados entrar en mi arboleda... a recoger limones para su fiesta.
Çok fazla kan, siyaset, ve aramızda da bir limon bahçesi var.
Hay demasiada sangre y demasiada política, y un limonar que nos divide.
"1. Limon Savaşları"
"La Guerra del Limón"
Şimdi size su limon ağaçlarıyla ilgili bir şey sormak istiyorum.
Quiero preguntarte acerca de estos limoneros...
Selma Zidane'ın limon bahçesi,
De Oslo a Madrid,
Bu, aslında bir limon sıkacağı.
Esto en realidad es un exprimidor.
Limon suyuyla yapılmış limon kremalı turta ve leziz bir katmanın arasına sürülmüş İngiliz kreması.
Lemon crème tarte hecha con jugo de limón y crema inglesa dentro de una deliciosa corteza.
- Limon kremalı tart.
- Tarta de crema de limón.
- Sadece limon otu içerim.
Sólo tomo té de limón.
Limon, çikolata, tereyağı?
¿ Limón, chocolate, mantequilla...?
Her şeyin tadı limon keki gibiymiş.
Todo sabe a pastel de limón y merengue.
Limon keki tadı almaya, bayılmaya ve avanak olmaya devam edecek.
Le seguirá sintiendo que todo sabe a pastel del limón y seguirá desmayándose y siendo ingenuo.
Tek yapmam gereken üç öğünde de pekmez, limon suyu, arnavut biberi ve su içmek.
Sólo puedo tomar sirope de arce, zumo de limón, pimienta de Cayena y agua en cada comida.
Her zaman beraber muzlu tatlı yemeye gitmek kuruyup duran limon ağacını dikmek istiyorum.
Yo quiero que... salgamos siempre por Banana Splits. Y replantemos el árbol de limones que sigue muriendo.
Bana sattığın limon, bir hafta sonra bozuldu.
Lo que me vendió se rompió en una semana
Hatırlar mısın birana yeşil limon koymayı severdin.
¿ Recuerdas cuánto te solía gustar poner una lima en tu cerveza?
Ona o aptal mavi ayakkabıları ve limon yeşili süveteri giydirmişler.
Ellos lo vistieron con esas zapatillas azules tontas y pantalones verde lima.
Mavi ayakkabılar ve limon yeşili süveter dedi.
Ella dijo : "zapatillas azules, pantalones verde lima".
Limon parçaları!
Rodajas de limón.