English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ L ] / Living

Living tradutor Espanhol

524 parallel translation
Ve sadece tek bir oturma odası mı var?
¿ Con living?
# I've changed my way of living #
He cambiado mi forma de vivir
Tom Crocker, Evening Globe.
Tom Crucker del Living Road.
Oğlanlar evimizde bitmeye başladıklarında daha 15 yaşındaydı. Evin her yerindeydiler.
Al volver a ella siempre me encontraba alguna cara nueva durmiendo en el sofá del living y hasta en la hamaca del porche y...
Çocukken oturma odasında oturup, konuşurken görürdüm bazen onları benim ihtiyara hayran kalırdım, her zaman öyle şefkatliydi ki.
Yo los veía sentados en el living, conversando durante horas. Yo adoraba a mi viejo porque era un tipo muy cálido.
Karım salona duvar kağıdı yaptırmış.
Mi esposa ha empapelado todo el living con un nuevo papel.
- Salonda bekliyoruz
- Esperaremos en el living.
- Salonda bekliyoruz.
- Esperaremos en el Living.
O salonda ölü bir şekilde yattığını düşünmek, çok garip.
Es tan extraño pensar en ella ahora, yaciendo en ese living, asesinada.
Oturma odasında buluşuyoruz.
Todos nos reuniremos en el living.
- Oturma odasında.
- ¿ El living?
Oturma odasındaki kanepeye yatırırken bunu bu gece oğluma da söyleyecek misin?
¿ Puedes decirle eso a mi hijo esta noche cuando lo acuestes en el sofá del living?
Bilmedin. Salonda ben séyledim.
Acabo de decírtelo, en el living.
Oturma odası burası yatak odası da şurası.
El living estaría por ahí y el dormitorio por allá.
She said that living with me
Dijo que vivir conmigo.
Bu nedenle Gurney, Myers ve Podmore'in Phantasms of the Living kitabı başlık indeksinde Phantasms için P'nin altında yazar indeksinde de Gurney için G, Myers için M...
Por ejemplo Los Fantasmas de los Vivos, de Gurney, Myers y Podmore ya está clasificado por título en la "F" de Fantasmas y por autor en la "G" de Gurney...
Köprüden geçmek istiyorsun... oturma odasına geri dönmek, değil mi?
¿ Vos querés cruzar el puente y volver al living, no?
Sadece "oturma odası" deyiş tarzın
Sólo fue la manera en que pronunciaste "living".
# # Unless you're living for
A menos que vivas por
Koridoru bitirdiğin zaman, oturma odasına başla.
comienza en el living.
# Hayatsa bir yalan
♪ Living is a lie ♪ ♪ Is a lie ♪
# Hayatsa bir yalan
♪ Living is a lie ♪
Kahve salonda ikram ediliyor.
El café será servido en nuestro cuarto de living.
- Oturma odasında.
- En el living.
Hadi salona gel
Entren al living.
Biz salonda olacağız. İsterseniz bize katılabilirsiniz.
Bueno, estaremos en el living, pueden acompañarnos si quieren.
Eee, şey, burası oturma odası ve sonra banyo ve mutfak ve onu geçince de yatak odası.
Bueno... éste es el living, y... allá está el baño y la cocina y... - por allá el dormitorio. - ¿ Le...
- Bir tanesi oturma odasinda, digeri burada.
- Hay uno en el living y otro en el hall.
Jimmy, lütfen sen - oturma odasına.
Jimmy, ¿ podrías, por favor, el living?
Bu tartışmayı oturma odasında yapmak zorunda mıyız?
¿ Podemos tener esta discusión en el living?
A living machine?
¿ Una máquina viviente?
It's a living.
¡ Me gano la vida así!
Night of the Living Dead gibi.
Es El regreso de los muertos vivos.
Onlar gider gitmez, oturma odasının perdelerini kapat, gece seni görmeye geleceğim.
Cuando se hayan ido, cierra las cortinas del living, iré a verte durante la noche.
Bay Shahnawaz, Trevor'ı oturma odasına tuğla atarken gördü.
El señor Shahnawaz vio a Trevor tirar un ladrillo a través de la ventana de su living.
THE LIVING DEAD GIRL.
LA MUERTA VIVIENTE.
Sonsuza kadar yaşamak, beni sarmıyor.
Esta idea de living para siempre no appeal.
Hayatımı yaşayan cehenneme çevirdin.
Ya sabes, que ha hecho mi vida un living infierno.
Salondaki ışıkları ayarladım mı?
Puse el timer en las luces del living?
Oturma odasında.
El living.
Fakat living ölümden daha iyidir.
Pero vivir es mejor que la muerte.
Sana kızın aklını kaçırdığını anlattılar mı? Peki, annesinin oturma odamızda kendini öldürdüğünü?
¿ Te contaron que esa chica se volvió loca... y su madre se suicido en nuestro living?
ALF, görgü kurallarına göre insanlar, ayak tırnaklarını salonda kesmezler.
Las uñas no se deben cortar en el living.
İç dünyamızın kökeni. "
Empieza en el living interior "
İç dünyamızın kökeni mi?
¿ Empieza en el living interior?
Şu an oturma odasındayım.
Ahora estoy en el living.
Canlılar Tiyatrosu'yla işim kalmamıştı. New York'un önde gelen paranormal araştırmacılarından biriydim.
Después de trabajar con el Living Theater era uno de los principales investigadores paranormales de Nueva York.
Hiç oturma odasında yapmayı denediniz mi?
Haz intentado haciendolo en el living?
Bir dinlenme odası olacak
Va a ser una habitación para sentarnos y escapar a las presiones del living.
- Oturma odasına Russ.
En el living, Russ.
"Oturma odasındayım."
"Estoy en el living."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]