English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ L ] / Lm

Lm tradutor Espanhol

83,452 parallel translation
Artı uçla şasi arasına sıkıştırılmış.
Encofrado entre la terminal positiva y el marco.
Tekneye binmek şimdi nasılmış, ha?
¿ Qué tal ese paseo en bote ahora?
Cinsel suçlara cinayet davaları kadar kaynak ayrılmıyor.
Los delitos sexuales nunca consiguen los mismos recursos que el asesinato.
Bayıltılmış, ağzı tıkatılmış.
La dejaron inconsciente. Fue amordazada.
Ağzının tıkandığı materyali ve kullanılmış kondomu arıyoruz.
necesitamos encontrar el material usado para la mordaza... y usó un condón.
Trish kısa süre önce kocası Ian'dan ayrılmış.
Trish está recientemente separada de su marido, Ian.
Burada yapılmış olması illa ki buradan alındığı anlamına gelmez.
Que sea fabricado aquí, no significa que se haya comprado aquí.
Şurayı imzalamanı istiyorum Kurbanın ismi yazılmış yere.
Así que sólo necesito que firmes allí, donde dice "nombre de la víctima".
Bunun için üzgünüm. Neden öyle yazılmış bilmiyorum.
Perdona por eso, no sé por qué tienen que poner eso aquí.
- Birlikte ayrılmışsınızdır herhalde?
¿ Pero la dejaron juntos? No.
Kilodum sıyrılmıştı.
Mis leggings habían sido bajados.
O sizden, siz ondan nefret edince durmayıp erken ayrılmıştı.
Y la odias, y se había ido.
Döndüğünde epey dağılmıştı, keyifsiz görünüyordu.
No está segura. Estaba hecha un desastre cuando volvió, realmente afectada.
Bilmiyorum. Kapıya bırakılmıştı.
Las dejaron en la puerta.
- Neden? Çünkü bu mesajlar adınıza açılmış bir hesap üzerinden gönderilmiş.
Porque se usó una cuenta registrada a su nombre para enviar los mensajes.
On bir ay önce bir hastamız olmuştu, bize açılmış ancak polise gitmemişti.
Sí, tuvimos una clienta hace unos 11 meses, que nos lo reveló a nosotras, pero nunca fue a la policía.
Trish Winterman'a yapılmış olan saldırıya çok benziyor.
Parece muy parecida a la agresión a Trish Winterman.
Cankurtaran botu çağrılmış.
Llamaron a un bote salvavidas.
Jim'in yanından yeni ayrılmıştım. Nereye gittiğimin farkında değildim.
Me alejé de Jim no sabía realmente a dónde iba.
- O halde onunla ağzı tıkatılmış.
- ¿ Así que lo usaron como mordaza?
- Diyeceğim o ki Finan diri diri denize atılmış olsaydım kendi kötü talihim olurdu.
Te voy a decir, Finan, sería para mi mala suerte si me lanzan por la borda vivo.
- Olmaz. Döndüğünde beni boş bir arazi gibi başka biri tarafından sahip çıkılmış bulabilirsin.
Puede que cuando vuelvas ya me haya reclamado alguien más, como tierra vacía.
Şah tam merkezde düşmanları tarafından kuşatılmış olmalı.
El rey... debería estar al centro... rodeado por sus enemigos.
Su kaynağı için yapılmış.
Un acceso a un manantial.
Profesör Dooley çok sarsılmış.
El profesor Dooley está conmocionado.
Yanılmıyorsam tam şurada yaşıyor.
Y si no me equivoco, vive justo justo aquí.
Muteber hukuk kitabı Evlilik Yasası'nda John Locke'ın 1690'daki çığır açan çalışmasından alıntı yapılmış. Yasaların uygulanması sorumluluğunu...
En el tomo legal pertinente, Derecho nupcial, se cita la obra pionera de 1690 de John Locke, donde postula que las leyes del país se basan en la...
- Maske yüzünden ne dediğiniz anlaşılmıyor.
- No le entiendo, por el barbijo.
"klişe olana dek yazarlarca kullanılmış" anlamına geliyor.
"usada por tantos escritores que se volvió un cliché tedioso".
Monty'nin naaşı kaldırılmış olsa da Sürüngen Odası, Klaus'a eskisi kadar davetkâr gelmemişti.
Aunque habían sacado el cuerpo de Monty, la Habitación de los Reptiles no tenía el mismo encanto de antes.
Artırılmış güvenlik planının bir parçası.
Es parte del plan de aumento de seguridad.
Yanılmışım çünkü nerede olursan ol, bir hedefsin.
Me equivoqué, donde sea que estés, eres un objetivo.
Hayır, hapishaneler bürosundan bir tanıdığım söyledi. - Serbest bırakılmış.
No, me avisaron de la dirección de prisiones que fue liberado.
Bayılmış.
Perdió el conocimiento.
Bazen öyle oluyor ki... sanki bir girdaba kapılmışım. Nefes alamıyorum.
A veces siento que estoy... bajo un remolino y... ni siquiera puedo respirar.
Biraz kullanılmış diyelim.
Nuevo usado, quizá.
Kızın kandırılmış resmen. Bu mesele tazminat davasıyla sonuçlanır ve evini elinden alırım.
Ahora, tu hija armó una bonita versión de la historia, pero esto no será más que una demanda civil que me permitirá comprar tu casa.
Hazır lafı açılmışken...
Hablando del rey...
Kadınlar için yazılan her şey üç kategoriye ayrılmış gibi.
Todo lo escrito para mujeres parece tener solo tres categorías :
Küçük bisküvim nasılmış bakayım?
¿ Cómo está mi pequeño strudel?
Peki. Doğrudan yapılmış bir seks teklifini savuşturmanın belli başlı bir kuralı yoktur. Hele ki bu teklif patronunuzdan gelmişse.
No hay normas estrictas para ahuyentar insinuaciones descaradas especialmente si provienen del jefe.
Ama benim sevme sebebim Blanche ve Bebek Jane'in kenara atılmış gözden düşmüş ve unutulmuş olmalarına rağmen bir gün tekrar yükselecekleri umudundan hiç vazgeçmemeleriydi.
Pero me gusta porque Blanche y Baby Jane son desechadas apaleadas y olvidadas. Pero no pierden la esperanza de volverse a levantar.
Numaradan kaçırılmış gibi yapan sahtekar bir İncil vaizi.
Una ministra evangélica fraudulenta que finge su propio secuestro. ¿ Se lo imaginan?
Bebeğinden kurtulmak için uçurumdan atlayarak ölen ve film boyunca korkunç siyah bir peruk takmamı gerektiren aldatılmış eş rolü mü?
¿ En el que soy una madre rechazada con una peluca horrible que intenta abortar tirándose por una colina y luego muere?
Sahnenin yeniden yazılmış halini iple çekiyoruz.
- Esperaremos ansiosas el arreglo.
Benjamin Franklin koduyla yazılmış. Çıraklık dönemimde Franklin'in mürettibiyken bu tür gizli mesajları çözmeyi öğrenmiştim.
Aprendí a descifrar tales mensajes escondidos cuando fuí aprendiz de la máquina de Franklin.
Büst, doğaüstü marifetlerle kaldırılmış olmalı.
La cabeza debe haber sido removida por medios sobrenaturales.
Bir kaç hafta önce okulda bayılmış.
Se desmayó hace unas semanas en la escuela. Estuvo bien después.
Hücrenin duvarları oksitlenmiş yeşildi, - Demek oluyor ki - - Bakırdan yapılmış.
Las paredes de la celda estaban oxidadas de verde, que significa que están hechas de...
Yanılmışım galiba.
Supongo que me equivocaba.
Efendim, bu alan kısıtlandırılmıştır.
Señor, esta área está fuera de límites. ¿ Señor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]