Luton tradutor Espanhol
47 parallel translation
Luton'daki hanın erzakı çoktu. Bu nasıl oluyor?
Pero la posada de Luton está bien provista.
Pumalar Hank Janson'ı kovalıyor.
No sabemos de dónde. Pueden ser de Leicester o de Luton.
Ah, Maurice. Niye geldin? Senden uzak kalamadım.
Luton, normalmente muy sensato... nada simple, ha perdido completamente la cabeza.
Neyse, bunları unutmadan, bu uçağı Luton'a uçurabilir misiniz lütfen?
Teniendo todo esto presente... ¿ podrían llevarme a Lutton?
Bu uçağı Luton'a uçurmanızı istiyorum, lütfen.
Quiero que este avión vaya a Lutton, por favor.
Luton yakını olur.
Cerca de Lutton me va bien.
- Öğlene Luton'da olursunuz.
Sólo son 25 minutos. - A la hora de comer ya estará allí.
Küba'ya gelip oradan Luton uçağına binerim.
Pues me vengo a Cuba y voy a Lutton a la vuelta.
Norman'ın Luton Havaalanı'nda bir uçak hangarında yattığı sonucuna varmıştı.
Llegó a la conclusión de que Norman dormía en un hangar... del aeropuerto de Lutton.
Böylece 22 Şubat 1966'da Luton Havaalanı'nda... Polisin bile dikkatini çekmeye başlamıştı.
Y el 22 de febrero, en el aeropuerto de Lutton... hasta la policía se dio cuenta.
Belki Leicester ya da Luton.
Pueden ser de Leicester o de Luton.
Hayır, zamanımız yok, hemen Luton'a geçiyoruz.
No tenemos tiempo. Vayamos a Luton.
Luton'da üç yönlü mücadele, Alan Jones Akıllı Parti, ortada Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Bus Stop-F'tang-F'tang - Olé-Biscuit Barrel, Salak Parti ve Kevin Phillips-Bong, Hafif Salak adayı.
La lucha es entre tres candidatos... Alan Jones, del Partido Sensato... Tarquin Finn Olé-barril-de-galletas del Partido Simple... y Kevin Phillps-Bong, del Partido Un Poco Simple.
Böylece Salak Parti Luton'u aldı.
El Partido Simple se impone a Luton.
Luton'da da Salak Parti kazandı. İlk sonuçlar.
La primera victoria.
Çok akıllı seçmen eğilimi gösteren salak olmayanların çoğunluğu oluşturduğu Luton, salağa bağladı.
Luton, normalmente muy sensato... nada simple, ha perdido completamente la cabeza.
Luton'da ibre ne durumda?
¿ Tenemos el gráfico?
- Luton'dan şimdi haber geldi teyzem hastaymış. Muhtemelen gastroenterit.
Me acaban de informar que mi tía está mala.
Geçen yılın yarı finalisti, Luton'dan Bay Harry Bagot.
Empecemos por el primer concursante. Es el semifinalista del año pasado, el Sr. Harry Bagot.
- Harry Bagot, Luton'lu musun?
Pero, un buen intento.
"Çok yağlı, değil mi?" Sonra Luton'lu sarhoş bir manav seni köşeye sıkıştırır. Instamatic fotoğraf makinesi Dr. Scholl sandaletleri ve Daily Express'i vardır ve saatlerce bu ülkeyi Bay Smith'in yönetmesi gerektiğinden, Enoch Powell'ın kaç dil konuşabildiğinden bahsedip durur bütün Cuba Libre'lere kusar.
Y luego te arrincona algún verdulero borracho de Luton... con una Instamatic i sandalias del Dr. Scholl... y te explica cómo debería dirigir el país el Sr. Smith... y cuantas lenguas habla Powell y luego vomita los cubatas.
Luton'lu sarhoş bir manav seni köşeye sıkıştırır. Instamatic fotoğraf makinesi ve geçen Salı'nın Daily Express'i vardır.
"I love the Costa Brava!" Y es arrinconado por cualquier especiero verde borracho de Luton con una Cámara Instamatic y un Daily Express del martes pasado...
Ve beş günlük paket turda Luton Havaalanı'nda geçirilen dört gün. British Airways tipi kuru sandviçlerden başka yiyecek bir şey yoktur. Watley's Red Barrel bile bulamazsın.
Y esperando cuatro días en la pista de despegue del Aeropuerto de Luton en un paquete de cinco días sin nada de comer salvo sandwiches húmedos.
Luton'ın hemen dışında bir yerde kaldık, Dunstable'dı adı.
Y dormimos en un sitio a las afueras de Luton, llamado Dunstable
Luton'da yaşayan bir teyzem var, bu yüzden ev transferini ayarladım.
Tengo una tía que vive en Luton así que me he trasladado a su casa.
Yani o Luton'da büyüdü.
Quiero decir, ella se crió en Luton.
Lutton'da pek fazla seks partisi yapıldığını sanmıyorum.
No creo que ocurran muchas orgías en Luton.
Sense Lutonu bile olamazsın, dostum.
No puede ni siquiera con Luton, amigo.
Her şeyi alamadım, Michael. Luton'da kaldı.
No podíamos traer todo, Michael, vinimos de Luton.
Yatağım hala Luton'da?
¿ Dónde está mi cama?
Lutdon ve...
Conocía Luton...
Luton'a.
En Luton será la movida.
Luton'da eskiden benimle hapishanede olan birini gördüm.
Y resulta que un compañero de prisión... andaba también por Luton.
şimdiye kadar bildiğimizin hepsi bu 7 Temmuz 2005'da ne oldu 317 00 : 57 : 24,364 - - 00 : 57 : 27,959 üç-Şüpheliler Leeds Luton arası bir trenle gitti.
Esto es lo que sabemos hasta ahora sobre lo acontecido el 7 de julio.
Samuel Lewton. Sebze çiftliği sahibi...
Samuel Luton, era un agricultor.
Luton, Chelmsford, Bromley, kenar mahalleler.
He ampliado los parámetros. Luton, Chelmsford, Bromley, las afueras.
Daha da açılmalıyım bence. Bu yıl Birmingham'a uçtum bile. Manchester ve Luton'da bir hafta geçirdim.
Sentía que tenía que ampliar mis horizontes y este año ya he volado a Birmingham, Manchester y pasé una semana en Luton.
Herif, Kuzey Luton'daki bütün cinayetleri itiraf etmiş ama doğrulanamadı.
Lo siento, Jackson. El tipo confesó todos los asesinatos del norte de Luton, pero no cuadraban.
Luton'daki kuzenine.
A un primo en Luton.
Bilgin olsun, Syed Khan'ın Luton'daki zavallı, iftiraya uğramış kuzeni Charles'ın öldüğü uçağın yapısal çizimlerini indirmiş.
Para que conste, el cutre y calumniado primo de Luton de Syed Khan, había estado descargándose diagramas estructurales del avión en el que Charles murió.
Luton'dayım.
En Luton.
" Sevgili Moruklar bir grup arkadaş gelişmiş delici aletlerle İskoçya'da bir nikel yatağı bulduk.
¿ Puedo decir que es la primera vez que salgo en televisión? No tenemos tiempo. Vayamos a Luton.
Luton otobüsüne binerim.
- Me pueden dejar allí.
- Evet, Arthur, evet.
- Harry, ¿ Vd. es de Luton?
- Luton Sarayında,
- En el palacio de Luton.
Luton.
Luton.
Dikkat...
Luton llamando...