Mana tradutor Espanhol
879 parallel translation
Eşlerini ve evlerini bir kompartımana bu kadınları bir başkasına koyarlar.
Ponen a su esposa y su hogar en un compartimiento y a esas mujeres en otro.
Onun işini bitirinceye kadar bombardımana devam etmeliyiz.
¡ Tenemos que seguir martilleando hasta que lo aplastemos!
Kompartımana gelen Nazi subayını gördün mü?
¿ Te has fijado en ese oficial alemán?
Öyleyse ayni trende bulunmanız rastlantı değildi. Ayni kompartımana girmeniz, tavsiye ettiğiniz otel de öyle!
Entonces no fue ninguna casualidad que estuviera en el mismo tren,... en el mismo compartimento,... ninguna casualidad que usted me recomendara el hotel.
İlk gördüğüm kompartımana daldım. Bir an önce eve varmak istiyordum.
Entré en el primer compartimento que vi, quería llegar a casa cuanto antes.
# Ama adam kolay lokma değildi # # Ufak bir sırıtmadan öteye gitmedi # # Gülüşün ardında bir mana gizliydi #
Pero él no se rendía al fin y le hizo un pequeño mohín, lo que era una forma de decir :
Sizi diğer kompartımana alacağım. Çok güzel.
Les acomodare en el contiguo.
Anlaşılan kompartımana biri geliyordu.
Al parecer, iba a tener compañía.
Kompartımana ansızın ilkbahar girmişti.
La primavera había entrado de pronto en el vagón.
Hayır, sadece bir yolcuyum. yanlış kompartımana girmiş olmalıyım.
Sólo me equivoqué de compartimiento.
"Hana", "Mana" nın eşi, "Ganda" da aynısı
"Hana" es "mana" y "ganda" también
Annette'in onu ıssız bir yere taşımana minnettar olacağını mı sanıyorsun?
¿ Crees que Annette te agradecerá que la lleves a un desierto?
Bunları taşımana yardım edebilir miyim?
¿ No te cansa llevar esto? Puedo ayudarte.
Taşımana gerek yok beni.
No es necesario que me lleves.
Bir fotoğrafçı olarak rolü yeni mana kazandı.
Su papel como fotógrafo adquirió un nuevo sentido.
- Taşımana biz yardım ederiz.
- Todas os vamos a ayudar.
Acımana ya da anlayışına ihtiyacım yok!
No quiero tu comprensión.
Gen. Mitchell bombardımana başlamak için onay istiyor.
El general Mitchell pide permiso para iniciar el bombardeo.
Şimdi Tanrı aşkına kimse hiçbir şeye dokunmasın. Patlama gücü pistonlara iletiliyor... bağlantı rotu ve krank milinden... şanzımana, oradan da arka tekerleklere geçiyor.
que nadie toque nada. conectado a la biela y al cigüeñal... y de ahí a las ruedas traseras.
Bana acımana dayanamam.
No puedo soportar su compasión.
Gönderen Phra Mana Mongut. Dünyanın ve de kainatın en yüce süper devletinin takdirleriyle, Siyam Kralı.
De Phra Mana Mongut por bendición de la súper agencia más alta del mundo del universo entero, el Rey de Siam.
Kanlar her yere fışkırıyor.
La sangre mana y mana.
Almanlar bombardımana devam ediyor ve... her hafta daha fazla asker ölüyordu.
Los alemanes seguían disparándonos, y cada semana morían más hombres.
Yanlış kompartımana geldiniz sanırım.
Ha debido equivocarse.
Kompartımana geri döndü.
Ha vuelto a entrar.
Ama 10-20 milyon ölüden fazla olmaz. En fazla! Oda bombardımana bağlı...
Pero no pasaremos de 1 0-20 millones de muertos. ¡ Máximo!
Yeşil otlaklar yorgun günahkarı bekler, bal su gibi akar.
Los verdes pastos esperan al pecador y la miel mana como el agua.
Mana.
En Reading.
Hepiniz mana biat edeceksiniz.
Y todos me juraréis lealtad.
Bizen'de ağaçlarda para da yetişiyor mu hocam?
¿ Allí mana el dinero de los estanques, profesor?
Yani bombardımana başlayacak.
Eso significa que iniciará un bombardeo.
Başkalarına bir mana ifade etmek.
Significar algo para los demás.
Bay Chandler bana göre de avlamada çok usta.
Como pescador, el Sr. Chandler tiene maña, sí señor.
Sigara almaya gidiyorum, sen iyisi mi kompartımana gir.
Yo voy a buscar cigarrillos, será mejor que subas.
Bilgiyle, bir büyücüyü öldürebilirsin!
¡ Con un poco de maña se vence al mismo diablo!
- Acımana ihtiyacım yok.
No quiero tu pena.
Belaya ne kadar alışıksın bilemem ama umarım yeterince tecrübelisindir.
No sé en qué líos suele meterse pero dese maña para salirse de ellos.
# Kız Sevilla'da yaşardı # # Dairede başlayıp villaya çıktı # # Diğer çingene kızlarda olmayan #
Ella vivía al sur, en Sevilla y desde la plaza hasta la villa tenía una maña que era la maravilla de todas las gitanillas.
Giovanni, elini çabuk tut! Hava değişiyor!
Giovanni, date maña con eso que el tiempo está cambiando.
Augusto, nereye gidiyorsun?
Date maña... ven aqui. Mira que niña.
- Daha ağırdan almalısın.
- Depende de tu maña.
Elinin bıçağa çok yatkın olduğunu söylüyorlar.
Dicen que tiene mucha maña con la navaja.
Basın ajanı, köşe yazarının pisliğini yiyip, bunun için teşekkür etmesi beklenen kişidir.
Tragamos la basura de los columnistas y esperan que la llamemos maná.
Elin bu işe bayağı yakışıyor.
Se da mucha maña.
Şimdi ise meteliğe kurşun atıyorum.
Y ahora, esperando el maná del cielo.
Körime arsenik katmayı planladınız, bunu asla affedemem, ve etkileriyle ilgilenmenizin isteneceğini biliyordunuz.
Se dió maña para poner arsénico en mi curry, de lo cual nunca me olvidaré, sabiendo que le pedirían que se encargara de los contra efectos.
Onun kurnazlığını takdir etmelisin.
Hay que reconocer que tiene maña.
Eşyalarını taşımana yardım edeyim.
Te ayudo.
Bu bir yetenektir.
Hay que tener maña.
Telefonunu bekliyor olacağım.
Para llamar por teléfono os dais buena maña...
Yarın onunla konuşurum.
Hablare con ella maña.