Marco tradutor Espanhol
4,699 parallel translation
Marco!
¡ Marco!
- Marco!
- ¡ Marco!
Marco! - Kuşum nerede?
- ¿ Dónde está el pájaro?
Marco öyle diyor.
Eso dice Marco.
- Marco mu? - Ne?
¿ Marco?
Marco neden benim arabamı alsın ki?
¿ Porque tiene Marco mi camioneta?
Marco ve çocukları gördüm.
Vi a Marco y a los niños.
Kupon kullanıldığı zaman baş harflerimle imzalarım ve bu sayede işlem görür.
Cuando el cupón ha sido utilizado, lo marco con mis iniciales y... Luego se procesa.
Sadece sen görmedin, çünkü görüntüyü iyileştirene kadar gölgede kalıyordu.
Simplemente no lo viste ya que estaba escondido en una sombra hasta que aumenté el marco.
Onu çerçevelettirmişti.
La tenía en un marco.
- Ben çıkıyorum.
La pelota. - Le diste con el marco.
Her kare bir fotoğraf.
CADA MARCO ES UNA IMAGEN.
Bunlara kare denir.
Eso es lo que llamamos, un marco.
Kareye giren kuş sürüsü var şeytani görünüşlü kuzgunlar ve martılar.
TENEMOS LOS bandadas de aves enjambre EN MARCO, CUERVOS Y GAVIOTAS de aspecto maligno.
Kendisini önceki hayatında Mark Antony sanıyordu.
Sí, uno creería que fue Marco Antonio en otra vida.
Newsweek dergisi tarafından Tıbbın önde gelen 100 insanından biri olarak seçildi. Makaleleri ve kitapları hayret verici olayları inceleyen bir belgesel niteliğinde olduğundan
Recientemente nombrado por la revista Newsweek como una de las cien personas más destacadas en medicina, gracias a sus artículos y sus libros, que documentan una gran variedad de casos increíbles, se ha ganado el apodo de "la Marco Polo del cerebro".
Newton hareket fiziğinin matematiksel çerçevesini oluşturarak ilk iki cildi tamamladı.
Newton completó los dos primeros volúmenes, estableciendo el marco matemático para la física del movimiento.
Einstein dünya için, kozmosun tüm devinimleri içerisindeki tüm izafi devinimler arasında sağlam sütunu oluşturan mutlak sistemi bulmuştu.
Einstein encontró su marco de referencia absoluto para el mundo. Un pilar robusto entre todos los movimientos relativos dentro de los movimientos del cosmos.
Böyle bir suçun yankıları savaşın bile ötesine geçer.
Las repercusiones superarán ampliamente el marco de la guerra.
Marco!
Marco!
- Marco!
- Marco!
Deneyebilirsin tabii ki, ama çelik kapı...
Bueno, puedes soplar y soplar. Pero el marco es de acero.
Evet, muhteşem bir parça. Aynamın olmadığı zamanlarda... krom çerçevesinin yansımasıyla... traş olurdum.
No tenía un espejo, así que me afeitaba en el reflejo del marco cromado.
Kirk'in bekar evinden kalma krom... çerçeveden kurtulmam lazım.
Tengo que deshacerme de este feo marco cromado la mala licenciatura de kirk.
Çerçevenin altında bir imza var.
Ahí hay una firma que el marco estaba cubriendo.
Dur tahmin edeyim orta boylu, soluk tenli siyah gözlüklü aynı önceki yerdeki gibi.
Déjame adivinar- - 1.65, pálido lentes de moda con marco negro justo como el último lugar.
Etrafa sordum, şu anda sadece iki şef uygun Yep. Marco denilen adam ve ben, geçen sene kovduğum.
Estuve preguntando, y los dos únicos chefs que están disponibles ahora mismo es ese tío Marco a quien despedí como mi sous chef el año pasado...
Takma adı ise beynin Marco Polosu.
La han llamado la Marco Polo del cerebro.
Marcus Aurelius'un sözlerine göre...
En palabras de Marco Aurelio
Sen iste yeter, Marco.
.
Her şey yolunda mı, Marco?
.
Burada bulunmamalısın, Marco.
.
Marco'yla konuştun mu?
¿ Has hablado con Marco?
Evet, eminim Marco.
Sí, estoy segura, Marco.
Ne var biliyor musun, Marco?
¿ Sabes qué, Marco?
Merhaba, Marco.
.
Marco Ruiz.
Marco Ruiz.
Selam, Marco.
Hola, Marco.
Yeni karbon nano tüp pelerin önemli bir yükseltme.
El nuevo marco de nanotubos de carbón de la capa es una mejora importante.
Majella, sen Marco Polo'nun kadın versiyonusun.
Majella, eres como una versión femenina de Marco Polo.
Marco?
¿ Marco?
Bununla birlikte, burasının rehberiniz olmadan istediğinizi söyleyebildiğiniz bir yer olmasını istiyorum.
Habiendo dicho eso, quiero que este sea un lugar donde todas sientan libertad para hablar, dentro del marco establecido.
Marco.
Marco.
Bu Marco Pontrelli.
Este es Marco Pontrelli.
Evin çerçevesinde bir kurşun izi var.
Encontré un agujero de bala en un marco de una ventana.
Beni ezmenin Marco Polo'su değilsin sen. Harika, büyük bir duvarın resimlerini çeken sıradan bir turistsin o kadar.
No eres Marco Polo de intimidarme, un turista...
- Şu zaman diliminde mümkün değil.
No en el marco de tiempo.
- Neden? Zaman dilimi, operasyona başlama şeklimiz.
El marco de tiempo, la forma en la que entramos.
Ona "Beynin Marco Polo'su" lakabını kazandırmıştır. Huzurlarınızda Dr. Catherine Black.
Por favor, den la bienvenida a la doctora Catherine Black.
- Yara ne kadar kötü, Marco? Şu veterinere götürebiliriz.
Podríamos llevarlo con ese veterinario.
Marco, ne yapacağız Marco, sen söyle?
Marco.