Mcginty tradutor Espanhol
192 parallel translation
Sarışın olan McGinty kardeş nerede?
¿ Dónde está la rubia McGinty?
Bir dakika McGinty.
Un momento, McGinty.
Ben bir çocukken, McGinty adında bir kuzum vardı.
Cuando era pequeño tenía un corderito amaestrado, McGinty.
Yaşlı adam McGinty'i tencereye atmış.
Mi padre puso a McGinty en el puchero.
Jüri üyeleri, isterseniz tutuklunun sözlerine - yani bir yürüyüşten dönünce Bayan McGinty'yi asılı bulduğuna ve Polis Memuru Wells geldiğinde ipi çıkartmak üzere olduğuna inanabilirsiniz.
Miembros del jurado, pueden escoger creer que el prisionero tras volver de un paseo encontró a la señora McGinty y que estaba a punto de soltar la cuerda cuando el agente Wells apareció en la escena.
Öte yandan sanığın Bayan McGinty'yi paragözlülüğü nedeniyle elleriyle boğduğuna ve suça beceriksizce intihar süsü vermeye kalkıştığına inanabilirsiniz.
Por otro lado pueden creer que el acusado trató de encubrir el estrangulamiento manual de la señora McGinty por motivos de codicia con el torpe intento de hacer que su crimen pareciera un suicidio.
Kesinlikle. Bayan McGinty o gece bir gül takıyordu. Aa!
La señora McGinty llevaba una rosa esa fatídica noche.
Bayan McGinty'nin özel hayatını polisin gerek gördüğünden daha ayrıntılı inceleyelim.
Podemos empezar por investigar más profundamente que la Policía en la vida privada de la señora McGinty.
Bak, Bayan McGinty'nin odasından aldığım Milchester Gazetesi'nin sayfası.
Mire, esta es la página del Milchester Gazette que encontré en la habitación de la señora McGinty.
Düşündüğüm gibi. 862, Bayan McGinty'nin pansiyonunun numarası.
Como sospechaba, 862 es el número de teléfono del chalet de la señora McGinty.
Bayan McGinty şantaj yapmış olabilir.
Sí, creo que la señora McGinty chantajeaba a alguien.
Bayan McGinty hepsine katılmış.
La señora McGinty asistió a todas las representaciones.
Bayan Marple, Memur Wells öğleden sonra sizi merhum Bayan McGinty'nin pansiyonunda gördüğünü bildirdi. Ya?
Señorita Marple, el agente Wells me ha informado de que la ha visto visitando el chalet de la fallecida señora McGinty.
Pekala, bir an için Bayan McGinty'nin aktörlerden birine şantaj yaptığını düşünelim, sadece düşünelim.
Muy bien, señorita Marple supongamos, solo supongamos, que la señora McGinty estuviera chantajeando a uno de los actores.
Bayan McGinty ve George Rowton'un katilinin aynı kişi olduğunu.
- ¿ Que está sugiriendo? - Estoy sugiriendo que el asesino de la señora McGinty y el asesino de George Rowton es la misma persona.
Bayan McGinty'nin katilini biliyorum.
Pero lo sabré. En cambio, sí sé quién asesinó a la señora McGinty.
Onun Bayan McGinty'nin birikimi değil de şantaj parası olabileceği aklınıza gelmedi mi hiç?
¿ No se le ha ocurrido, inspector que ese dinero no eran los ahorros de la señora McGinty sino el pago de la extorsión?
Yerinizde olsam Bayan McGinty'nin öldüğü gün ya da öncesinde 100 sterlin çeken olmuş mu diye bu insanların hesaplarını incelettirirdim.
- Yo de usted, inspector examinaría las cuentas bancarias de esas personas para ver si alguna de ellas retiró cien libras alrededor de la fecha de la muerte de la señora McGinty.
Bayan McGinty'nin şantaj yaptığı kişinin 1951'de bu oyunun sahnelenmesiyle bir ilgisi olmalı ve Cosgood Tiyatrosu'nda çalışıyor olmalı.
Me parece que la persona a la que chantajeó la señora McGinty tenía algún tipo de conexión con la producción de esta obra en 1951 y que forma parte de la Compañía Cosgood.
Oyuncuların tam listesini aldım ve içlerinde Margaret McGinty adı geçiyor.
He conseguido una lista del reparto y en ella aparece el nombre de Margaret McGinty.
Dinle, Bayan McGinty öldü!
La señora McGinty ha muerto.
- "Bayan McGinty öldü" dediniz.
Ha dicho : "La señora McGinty ha muerto". - ¿ Sí?
McGinty adı nedense aklımda kalmış.
Tengo el nombre de McGinty en la cabeza por alguna razón.
McGinty'nin ölüm gününe yakın 100 sterlin çeken olmuş mu?
¿ Retiró alguien cien libras alrededor de la fecha de la muerte de la señora McGinty?
Bayan McGinty ona şantaj yaptı, o da bankadan parayı çekti, kadını öldürdü, pansiyoner suçlansın diye parayı bıraktı.
Sacó dinero para pagar la asesinó y dejó el dinero para incriminar al huésped.
Bence katilimiz parayı George'dan Bayan McGinty'ye vermek için, George'un ortadan kalkmasını gerektirecek şekilde aldı.
Verá, ahora creo que nuestro asesino consiguió el dinero de George Rowton para pagar a la señora McGinty de tal forma que más adelante fue necesario librarse de Rowton.
İlk kurban, Bayan McGinty de oynamıştı.
Y la primera víctima, la señora McGinty, actuó en ella.
Summers'ın, Bayan McGinty'i öldürüldüğü hafta tiyatro Milchester'dayken yemeğe götürdüğünü biliyoruz.
Y sabemos que Summers salió con la señora McGinty dos veces durante la semana que la compañía pasó en Milchester la semana en que fue asesinada.
Driffold Cosgood, Ralph Summers, Margaret McGinty, Rose Kane.
"Driffold cosgood, Ralph Summers, Margaret McGinty, Rose Kane"...
Bay Stringer, Margaret McGinty'nin dışında Rose Kane diye bir aktris var.
Señor Stringer, aquí tenemos, además de a Margaret McGinty, a una actriz llamada Rose Kane.
O arkadaşın soyadı McGinty miydi?
¿ La amiga se llamaba McGinty?
Maggie McGinty, sarışın, uçarı.
Maggie McGinty. Rubia, un poco alocada.
Bayan McGinty bunu öğrenmişti, değil mi?
Sí, la señora McGinty lo averiguó cuando estaban con la obra en Milchester.
Benesch'i McGinty's Bar'da gördüğünü söyledi.
Dice que vio a Benesch en el bar McGinty.
Onun "Demir Taşak" McGinty olduğunu nereden bilebilirdin?
¿ Cómo ibas a saber que ese era "Bolas de hierro" McGinty?
"Demir Taşak" McGinty'nin... tazminatını öde... bir dolar, dokuz sent.
Páguese... al Sr. "Bolas de hierro" McGinty... la suma de un dólar con nueve centavos.
İhtiyar McGinty onu takasla almıştı, sanırım.
El viejo McGinty lo obtuvo en un canje, creo.
Elbette, İhtiyar McGinty'i iyi tanıyordum, bu işi yapmak için uğraşmam gerekecekti.
Por supuesto que conociendo a McGinty, eso iba a tomar mucho esfuerzo. 9 00 : 01 : 38,348 - - 00 : 01 : 41,059 Ante todo estaba su perro, Héctor.
McGinty'lere kim giderse,
Oh, y si van donde los McGintys,
McGinty's'in önündeki üç küçük çukurun orda.
Y ahora los tres pequeños baches en frente de los McGinty.
O gün etrafta olan erkekler, Jefferson, Bud ve şu yaşlı adam, McGinty'di.
Los unicos hombres alrededor en el momento Fueron Jefferson, Bud y McGinty anciano.
Hatırlıyorum da Paddy McGinty hastalanıp...
Recuerdo cuando Paddy McGinty enfermo con eso de...
Ve böyle beni tehdit ettiğini bilseydi,... kıçına ikinci bir delik açardı.
Olvidas que estaba con McGinty en los Marines, y personalmente pisotearía un charco de barro en tu culo y se marcharía sin marcharse si supiera de qué modo me tratáis.
McGinty'nin yeri.
McGinty.
McGinty'de öğle yemeği yedim.
Estaba almorzando en McGinty's,
Adı Maureen Cutler. Genelde, işten sonra McGinty'ye takılıyormuş.
Se llama Maureen Cutler, y ella por lo general va a la McGinty`s después de trabajar.
Düşündüm ki böyle bir fırsatı değerlendirip McGinty'nin yerine gidersiniz, mesela yani.
Me refiero, que no ha pensado aprovechar esta oportunidad como esta para, No sé... ir a McGinty's? , por ejemplo.
McGinty, istasyona gittiğim yol üzerinde.
Bueno, McGinty's está en mi camino a la emisora.
- Charles McGinty 5 : 00'te geliyor.
- Charles McGinty viene a las 5.
- Çok açık.
La señora McGinty lo chantajeaba.
Deniz kuvvetleri dördüncü taburdayken McGinty ile olduğumu unutuyorsun.
No sabe una mierda.