Meslektaşım tradutor Espanhol
1,328 parallel translation
Meslektaşımızla alay etmek gibi bir niyetimiz...
No estamos para burlarnos...
Meslektaşım.
Un socio profesional.
- Ricardo, bir meslektaşım.
( Leticia ) Él es Ricardo, un compañero de trabajo.
Dur, bana anlattırdığın şeyleri hiçbir meslektaşım bilmiyor.
Hung, ninguno de mis colegas sabe quien dió el golpe del que hablas.
Bu da Tahran'daki meslektaşımın telefonu.
Y éste es el teléfono de mi colega en Teherán.
Hayır, hayır, bir vaka için gidip bir meslektaşımı görmem gerekiyordu.
No, tuve que ir a ver a un colega sobre un caso.
- Ajan Vaughn meslektaşım.
El Agente Vaughn es mi colega.
Khasinau'nun onu kandırdığını biliyordunuz. Eski meslektaşımız Bay Khasinau'yla olan bağlantısını açıkça ortaya koydu ve size söylediği yalanlar Briault'nun talihsiz ölümüne neden oldu.
Nuestro ex-colega reconoció, bajó presión, su relación con Khasinau y cómo le manipuló a Vd.
Toplantıya, dostumuz ve meslektaşımız Jean Briault için bir dakikalık saygı duruşuyla başlayalım.
Quiero pedir un minuto de silencio por nuestro amigo y colega Jean Briault.
Buğün burda sadık ve iyi meslektaşımıza veda etmek için toplandık.
Nos hemos reunido aquí hoy para dar el adiós final a esta fiel y pequeño colega.
Çünkü bunları bilim subayım olmadan Çünkü tüm bunları anlamaya çalışmak çok zor. İtimat edip güvendiğim meslektaşım,
Porque ya es bastante difícil intentar comprender todo esto sin tener a mi Oficial Científico un compañero en quien confío y de quien dependo...
Doktor Gould sadece meslektaşım değildi, o benim en iyi arkadaşımdı.
El Dr. Gould no sólo era mi colega... era mi mejor amigo.
Ritchie, eğer problem olmazsa durumunu tartışmak için bir meslektaşımı çağırmak istiyorum.
Ritchie, si a ti te parece bien, me gustaría traer a un colega para analizarte.
Sana meslektaşımı tanıştırmak istiyorum sana yardımı dokunabilir.
¿ Ritchie? Quiero presentarte a un socio mío, alguien que te puede ayudar.
Eminim meslektaşım komutan,
¿ No piensa que es hora de tomarse un descanso?
Ayrıca meslektaşım Komutan Charles Tucker ve benim kazadan sonra hayatta kalmak için çabaladığımızı da öğrenmişsindir.
Sin duda sabrás que mi compañero el Comandarte Tucker y yo sobrevivimos unos días al accidente.
Meslektaşım, özel ajan Wilson.
el agente especial Wilson.
Unuttuğun birşey olduğunda, meslektaşım hatırlamana yardımcı olacak. Gördün mü?
Cada vez que olvides algo, le pediré a mi colega que te lo recuerde.
Bu Çinli bir meslektaşım. Bana zaman kazandıracak bir yöntem gösteriyordu.
Me explicaba una técnica : "Cómo comprimir cinco horas de sueño en cinco minutos".
Söylesene meslektaşım... hayatında hiç... fiziksel anlamda çok iyi seks yaptın mı?
Dime, colega... ¿ alguna vez has tenido... realmente un buen sexo, físicamente?
Sevgili kardeşlerim... sevgili meslektaşım Hauser.
Queridos hermanos... querido colega Hauser.
Bir meslektaşım var. Adı Silvio Ajala.
Tengo un colega que se Ilama Silvio Ayala.
Meslektaşım beş torununuz olduğunu söyledi.
¿ Mi colega me dice que tiene 5 nietos?
Genç meslektaşımız.
El joven colega ahí.
Bu beyefendi bizim meslektaşımız.
Este caballero es nuestro colega.
Sayın Yargıç, bu noktada yerimi meslektaşım Charles Gunn'a bırakmak istiyorum.
Señoría, me gustaría ceder la palabra a mi colega, Charles Gunn.
Meslektaşım ve iş arkadaşım John Hagen.
Este es un colega mío, un amigo mío, John Hagen.
Meslektaşım gördü diyebiliriz.
Fué mi colega. Es una forma de decir...
Bak, patronum... meslektaşım ve ben polis ile çalışıyoruz.
Mire, mi jefe... Uh, mi socio y yo estamos trabajando con la policía.
Bayan Greco, size meslektaşım Dr. Martin Hargrove'u öneriyorum.
Srta. Greco, quiero recomendarle a un colega, el Dr. Martin Hargrove.
Size meslektaşım Dr. Martin Hargrove'u öneririm.
Le puedo recomendar a mi colega, el Dr. Martin Hargroe.
Meslektaşımın elinde bir örgü şişi var.
Mi colega tiene una aguja de tejer.
Curtis'e meslektaşım gözüyle baktım.
Veo a Curtis como un colega.
Meslektaşım için kusura bakmayın.
Disculpe a mi colega.
Habersiz gelme alışkanlığı olan, değerli bir meslektaşım.
Pilfrey es un valorado colega que tiene el mal hábito de aparecer a todas horas.
Şurada gördüğün meslektaşım gibi insanların sizinle seks yapmasını engelleyen bir güvenlik kartı olmalıymış.
Supongo que tienen que tomar precauciones en caso de que algún colega como el mío, que está ahí, quiera tener sexo con uno de ustedes.
Bu da Vivian, karım ve meslektaşım.
Y ésta de aquí es Vivian, mi mujer y colega.
11 Eylül 2001'de, meslektaşım Bill Weems dahil neredeyse 3000 kişi Amerikan topraklarındaki en büyük yabancı saldırıda hayatını kaybetti.
El 11 de septiembre del 2001, cerca de 3000 personas incluyendo un colega mío Bill Weems fueron asesinados en el mayor ataque extranjero sobre territorio americano de todos los tiempos.
Bir kaç yıl önce Romanyalı bir meslektaşımız, ki bu işleri iyi bilir zavallı köylü kızlarına fotoğraflar gönderdi.
Hace un par de años un rumano un colega excelente envió fotografías a unas pobres chicas de pueblo.
Size de, sevgili meslektaşım.
Lo mismo le digo, querido colega.
Sanırım, şu an, eski meslektaşımız Tarık'ın karısıyla iletişim kurmayı başardık.
Tratamos de comunicarnos con la esposa de nuestro finado colega, Tarek.
- Meslektaşım söyledi.
- No, no lo dije. Mi colega lo dijo.
Meslektaşım hastalandı. Benim bir suçum yok.
Una colega se enfermó, no es mi culpa.
Bu Bay meslektaşım ve arkadaşım, Doktor Watson.
Este es mi amigo y compañero, el Dr. Watson.
Bu meslektaşım Doktor Watson.
Le presento a mi compañero el Dr. Watson.
Aramızdaki farklılıklara rağmen, ne zaman seni meslektaş olarak tebrik etsem... Arkamda bıçak var mı diye kontrol ederim.
a pesar de nuestras diferencias, cuando un colega te da palmaditas en el hombro... yo busco el cuchillo.
Meslektaşımın verdiği kokteyl partisindeydim.
Estaba en una fiesta para un colega.
Ve neden yardım etmeleri için Denobulan meslektaşınız için... olduğunu söylemeyi daha uygun gördünüz?
Y por qué creyó que iban a estar más dispuestos a ayudarle si decía que era para un colega Denobulano.
- Anladım, meslektaş.
- Entiendo. Una relación profesional.
Baş başa yemek yememiz erkekliğini daha fazla zayıflatır mı? Bir meslektaşı olarak konuşuyorum, yakın arkadaşı olmasam da, kulağını yere ve kapısına dayamış biri olarak.
Y durante el desayuno he notado que ser padre socava su masculinidad, y ahora hablo como un colega que, aunque no soy un amigo íntimo, he prestado ojos y oídos al asunto
Ben uzun zaman önce BBC World'de meslektaşınızdım.
Fui tu colega en BBC World hace tiempo. Sí.