Muhakkak tradutor Espanhol
1,214 parallel translation
- Bir güreşçiyle evlenmeyeceğin muhakkak.
Y mucho menos con un luchador.
O zaman Lord Graveney, muhakkak cehennemlik olursunuz.
Iría al infierno sin remisión, Lord Graveney.
- Ama muhakkak ki... manzara...
- Pero seguro que... el paisaje...
Siz muhakkak onu tanıyorsunuzdur.
Seguro que lo conoce.
Şehrin bizim olan yakasına gelmeye devam ederlerse, orası muhakkak. Evet, tabii.
Tendrán su merecido si siguen viniendo de este lado del pueblo.
Ben muhakkak ona çok benziyorumdur.
Seguro que me parezco a ella.
Her toplantıda muhakkak bir Zelig şakası yapılır... pop dansın hakim olduğu onyılda... yeni bir tür ulusu çalkalar.
No hay ni una fiesta sin un chiste de Leonard Zelig. En esta década de fiebres de bailes populares uno nuevo azota a la nación.
Eğer üç yıl önce böyle pahalı bir şapka almaya bu adamın gücü yetmişse ve o zamandan beri başka almamışsa, o zaman muhakkak dünyası tersine dönmüş demektir.
Si este hombre pudo comprarse un sombrero tan caro... hace tres años, y no ha comprado otro desde entonces, es porque seguramente ha ido para abajo en el mundo.
Muhakkak ellerinde maçların filmi vardır.
Probablemente deben tener filmado tus entrenamientos y los partidos.
- Muhakkak.
- Seguro.
- Muhakkak çok görmüşsündür!
- ¿ Has visto muchos?
Sen muhakkak kullanılmış araba satıcısısın.
Seguro que eres vendedor de coches usados.
Bu konuda muhakkak kavga çıkar.
Eso traerá luchas.
Ve bu iş için sen bizzat gideceğine göre muhakkak hata da olmayacaktır!
Si Kurogane se encarga, no habrá error.
Bu gece burada anlattığınız olayın temelini Britanya mahkemesi muhakkak kendi hayatınızı korumak için meşru müdafaa olarak görecek.
Pero estoy seguro de que, basándose en la historia que nos ha contado esta noche un tribunal británico comprenderá que actuó en defensa de su propia vida.
Ama el yazın o kayıtlardan birinde vardır muhakkak.
Pero tu letra tiene que estar en alguno de esos registros.
Önceden planladıysa, paraşütü de muhakkak yok etmiştir.
Y si fue premeditado, seguramente habrá destruido el paracaídas.
Bana muhakkak ulaşırlar.
En realidad no.
Muhakkak birisi.
Nadie.
Öncesinde başka bir şeydi muhakkak.
Tuvo que ser algo antes de ser vagabunda. - Ella era puta en Alaska.
Muhakkak sarışın ve gamzelidir.
Seguro que es un rubio con hoyuelos grandes.
Harabe halde olmalarına karşın, eski bir yaban arısı kovanını andıran ev kümeleri vaktiyle bir pınar veyahut belki bir kuyu muhakkak vardı düşüncesine beni sevk etti.
El racimo de casas aunque estaban en ruinas, me recordaba un viejo nido de avispas haciéndome pensar que antes debió haber una fuente o, tal vez, un pozo.
Muhakkak orada olmalı, Orada bulunan küllerin arasında daha henüz yanıp tükenmemiş olanlarını özenle ayıkladım.
Allí, con seguridad percibí un número de cenizas escamosas y alrededor de los bordes, un cerco de polvo marrón que aún no se había consumido.
Ancak mutlu anların da olmuştur muhakkak.
- Puedo contarlos con una mano... el año pasado tuve un poco de felicidad... - ¿ Ningún momento de felicidad?
Haberleşelim muhakkak, CC.
No dejes de mantenerte en contacto, C.C.
Rodin muhakkak sana yardim edecektir. Disisleri'nde çalisirsin...
Seguramente, Rodin te ayudará.
Hayır, muhakkak her şey iptal edilmeli.
No, todo tiene que cancelarce por supuesto.
Muhakkak, havadaki durumu farketmiş olmalısın.
Ya habrá notado algo en el aire.
Yakında olduğunuzu bilseydim, Tarafsız Bölge'ye girmeden önce size muhakkak sorardım.
De saber que estaba usted cerca, le habría informado de nuestro paso a la zona neutral.
Muhakkak.
Por supuesto.
Muhakkak, anladınız mı?
¿ Entiende? Sin falta.
Muhakkak.
Sin falta.
- Onlara da bana yaptıklarını yapıyorsan, muhakkak bir yerlere geleceksin.
Quizá ese es el secreto. Hacer lo que tu hiciste. Compartir tu experiencia.
Muhakkak.
- Sin duda.
Muhakkak, evlat. Çok haklısın.
Sin duda muchacho, tienes razón.
Max seninle muhakkak tanışmak isteyen biri var. - Olmaz!
Max, hay alguien aquí que se muere por encontrarse contigo.
Bu defa muhakkak birlikte olabileceğiz.
Esta vez seguro que podremos que estar juntos.
Şey muhakkak mantıklı bir açıklaması vardır.
Bueno, yo estoy seguro que hay una explicacion razonable.
Senin gibi kıvrak zekâlı biri... içinde bulunduğumuz karmaşık durumu muhakkak kavrar.
Seguro que una mente tan despierta como la tuya puede entender la difícil situación en la que nos encontramos.
Dokundu galiba koptu kirişin. Karnından olacak muhakkak.
Fino golpea mi acero para ensartar al capón.
Annenle kız kardeşin için. Muhakkak ver.
Para tu madre y tu hermana.
Bu gece muhakkak burada olsun.
Asegúrate de que viene esta noche.
Muhakkak bir şey olmuştur.
Ha pasado algo.
Paçoz karı, muhakkak öyle yap. Ciddiyim.
¡ Asegúrate de hacerlo bien, paleta!
Muhakkak.
Seguro que sí.
Ama muhakkak değil.
No necesariamente.
Birilerinin muhakkak bilmesi lazım.
Alguien tenía que saber que pasaba algo.
Bence Gee Money muhakkak birşey biliyor.
Creo que Gee Dinero sabe algo.
Filmlerde oynamak isteyen filan tonlarca kız vardır muhakkak. Lanet olsun!
Hay seguramente una pila de chicas que quieren ser actrices...
Muhakkak.
Sin duda.
Haberleşelim muhakkak, CC. Tamam mı?
Por supuesto.