Mızrak tradutor Espanhol
787 parallel translation
Ama buradaki iki mızrak da aynı.
Sin embargo las dos lanzas aquí son la misma...
Eğer ejderhayı öldüren kişi, ejderhanın kanıyla yıkanırsa, bedeni yenilmez olacak, mızrak ve kılıca karşı sonsuza kadar güvende olacaktı!
si el que mata al dragón se bañara en la sangre del animal, sería invencible, a salvo para siempre de las espadas y de lanzas.
Aslanları çağırmak için böyle kükrüyorlar, sonra onlara mızrak atıyorlar.
Rugen para atraer a los leones y luego los matan.
Bir pay, artı mızrak yarası için 800 $.
Su parte, mas 100 piezas de plata por herida de bayoneta.
Mızrak, kano, yiyecek.
Quiero lanzas, canoas, comida.
- Mızrak, kano tamam mı?
- ¿ Traes lanzas, canoas y lo demás?
Şefe mızrak, et ve kano vermesini söyle.
Dile al jefe que nos dé lanzas, comida y canoas.
Mızrak ustaları, 1000 mızrak bağışlıyor!
¡ Haremos un millar de lanzas!
Çat pat, yusyuvarlak Kremalı börek, sütlü "mızrak".
¡ Vaya, jugando al escondite entre lanzas!
Kırık mızrak.
Dos lanzas rotas.
Mızrak mı dedin?
¿ Has dicho una lanza?
Evet, mızrak.
Sí, una lanza.
Ubardi mızrak öldürmek bütün beygirler.
Una lanza ubardi matar todos los caballos.
- Onun yerine burada mızrak taşıyorum.
- En cambio, tengo que llevar una lanza.
- Hepimizin yaptığı bu, mızrak taşımak.
- Eso es lo único que hacemos.
Birinci perdede mızrak taşı, ikinci perdede mızrak taşı.
Llevamos una lanza en el primer y segundo acto.
Tüm yapmam gereken, bir mızrak taşımaktı.
Todo lo que tuve que hacer fue cargar una lanza.
Acaba bir daha mızrak taşıyabilecek miyiz?
Me pregunto si volveremos a cargar una lanza.
Onlarla, demir zincir döversiniz düşmanı gösteren mızrak çemberi oluşturursunuz.
Qué formen a tu alrededor... un círculo de hierro.
- Atlı mızrak dövüşü var.
- He venido a competir.
- Mızrak dövüşü?
- ¿ Competir?
Ben Nyaga'nın atlı mızrak şampiyonuyum.
Soy el campeón de todo Nyaga.
Üzerinde mızrak izi olmayan postu da siz kabul eder misiniz?
¿ Aceptaría la piel del león sin marcas sobre ella?
Bir mızrak verin bana!
Dadme una jabalina.
Kısa mızrak.
Picas de abordaje.
- Bir mızrak mı diyorsun?
- Un arpón?
Neden mızrak dövüyorsun?
Por qué forjas un arpón?
Bu sefer onu bir mızrak değil, bir eldiven gibi kullan.
En esta ocasión usa los guantes... no las espadas.
- Önce kendine bir zırh bul! - Zırh ve bir mızrak!
- ¡ Primero, consíguete una armadura!
İyi bir zırh takımı ile bir samuray olabilirim. Kılıç. Mızrak.
- Con una armadura, puedo convertirme en un samurai.
Mızrak için Otsubo tekniğini çalışın. Daha sonra takviye ve yığınak nasıl yapılır onu öğrenmelisiniz.
Entonces tenemos la fortificación, y cómo construir la fortaleza.
Tabanca, kılıç mızrak, yay, zehir, tüfek kullandım.
Pistola, espada, florete... lanza, arco, veneno y escopeta.
Mızrak dövüşü yapan şövalyelerimiz.
Justas con nuestros mas valientes caballeros,
Asil şövalyeler turnuvamda atlı mızrak dövüşü yapacak.
Nobles caballeros darán un torneo de justas.
Mızrak gibi uzun ve diksin.
Alto y erguido como una lanza.
Kollarını kırasıya kürek çekmeler, zıpkın ve mızrak atmalar neden?
¿ Por qué este aferrarse al remo y al arpón?
Yalnızca bir tek kabile böyle mızrak kullanır.
Sólo una tribu utiliza estas lanzas.
"Mızrak ve kalkanını kaldır ve bize yardım et."
Toma la lanza y el escudo, y acude en nuestra ayuda.
Bir mızrak yapıp balık avlayacağım.
Iré a hacerme una lanza para pescar.
Biz, ölümcül bir mızrak alacağız ve onu hep yanımızda bulunduracağız.
Tenemos que conseguir una buena lanza y llevarla siempre a bordo.
O halde sen ve Neb mızrak yapacaksınız.
Entonces Neb y tú harán lanzas.
Bana bir iyilik yap ve lütfen ona kıyafet giyip giymediklerini ya da mızrak taşıyıp taşımadıklarını sorma.
Por favor, no les hagas preguntas ignorantes sobre como se visten o si usan lanzas.
Sen ve Afrikalı çocuk. Elinize birer bayrak ya da mızrak almak veya bir takım marşlar söylemekten başka ne yapıyorsunuz?
Tú y ese muchacho africano quieren que agitemos una bandera, o una lanza, marchando y cantando canciones, ¿ no es así?
Kolu mızrak kadar uzundu.
Parecía tan largo como una lanza.
Ve arkasında Atina tanrıçası beyazlara bürünmüştü ve elinde altın bir mızrak vardı.
Y detrás de él estaba la diosa Atenea, vestida de blanco con una lanza dorada en la mano.
Ben kafa derisi istemiyorum Kojoterosa bir mızrak asılı.
No quiero ver su cuero cabelludo colgado en una lanza india.
Ben sürmeyeceğini söyledi hatırlıyor Kelly kafa derisini görmek. Bir mızrak asılı?
¿ Recuerda cuando usted dijo que no soportaría ver el cuero cabelludo de Kelly atravesado en una lanza?
Mancınıklar başlasın. Mızrak atıcılar çalıştırılsın.
Prepara las catapultas y las jabalinas.
Dövüş usulleri ve kılıç kullanma eğitimi alıyorum ve at sırtında mızrak dövüşü ve binicilik.
Estudio las reglas de combate, esgrima, - torneo y equitación.
Kendine zırh ve mızrak bul!
- ¡ Consigue la armadura y la lanza!
Bir mızrak, efendim.
Una lanza, señor.