English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ N ] / Nasal

Nasal tradutor Espanhol

608 parallel translation
Eminim, ama tek değilsiniz.
- Sí. Un tanto nasal, pero sí.
Ara sıra sol sinüsümde yaşadığım sorun dışında fiziksel olarak mükemmel durumdayım.
Salvo ocasional molestia con mi seno nasal izquierdo... estoy en perfecta condición física.
Sinüsün nasıl?
¿ Cómo está tu seno nasal?
Bu şeyin burun kanamasına iyi geldiğinden emin misin?
¿ Es bueno para la hemorragia nasal?
Neden arabandaki kanın ilgimi çekeceğini düşündün... Belki bir yolcunun burnu kanamıştır?
¿ Qué le hace pensar que estoy interesado en un taxi donde cualquier pasajero pudo tener una hemorragia nasal?
Geçen gün iki hımhımı gebertti...
Ha dado muerte a unos cuyo tono de voz era algo nasal...
Kronik difteri rahatsızlığı yüzünden... 1 ay önce görevini devredip... Almanya'ya tedavi için geri dönmüştü.
Debido a una enfermedad nasal crónica, le habían relevado del mando un mes antes y trasladado en avión a un hospital de Alemania.
Tony burun kanamasının tedavisi için en iyi yöntem sırta saplanan soğuk bir bıçaktır.
Oye, Tony, conozco un remedio seguro para esa hemorragia nasal. ¡ Un cuchillo frío en la espalda!
Eğer sivilcelere iyi gelmiyorsa ya da sinüslerini açmıyorsa neye yarar ki?
¿ Y para que sirve si no te quita los granos o encoge el tejido nasal?
Burun deliklerin mi tıkalı?
¿ La congestión nasal no le deja vivir?
Dumanı her zaman önce burun kılları hisseder.
Ese borosidad nasal a toda hora.
Ağır bir difteri geçiriyormuş.
Una severa difteria nasal.
Burnumdaki duyarlılık nedeniyle kendimi bir avuç tozu çekerken düşünemem bile!
No quiero atiborrarme de polvo blanco la nariz. Ya sabes, la mucosa nasal...
Burun sprey'ini kullandığını gördüm.
Le vi inhalar el spray nasal.
Ayrıca kaymasını önlemek için buraya küçük bir burun freni koydum.
Y además he puesto un freno nasal para que no se deslicen. Pruébeselas.
Şunu hatırlatayım tarama süreci oldukça acı veren bir süreçtir. Bazen burun kanamalarına, kulak ağrılarına mide kramplarına veya bulantılara sebep olabilir.
Les recuerdo que la experiencia de la exploración es dolorosa y suele terminar en sangrado nasal dolor de oído, malestar estomacal, nauseas.
Burun deliğim tıkandı.
Tengo la fosa nasal tapada.
Tüple 25 mililitre oksijen verin, 20 dakika içinde kan tahlili yapılsın.
Póngale 25 ml por cánula nasal y extráigale gas sanguíneo en 20 minutos.
- Genizinden doku aldılar mı?
- ¿ Le dieron un frotis nasal?
Genizinden doku almaları gerekiyordu.
Deberían haberle hecho un frotis nasal.
Genzinden doku bile almadılar!
¡ Ni siquiera le dieron un frotis nasal!
Thelma, genizinden doku alıp baktılar mı?
Thelma, ¿ te hicieron un frotis nasal?
Genizinden doku almalarını iste.
Deben hacerte un frotis nasal.
Geniz dokundan yaptığımız ölçümleri açıklamıyor ama.
Eso no explica las señales que nos da su frotis nasal.
Bir çöldeyken nefesinizi ağzınızdan bununla alın ve bununla burnunuzdan verin.
Si está en el desierto abierto no se olvide de aspirar por la boca y de exhalar por este tubo nasal.
John onun mutluluğun en yüksek noktasına ulaştığını hissettiğinde, köprünün diğer tarafına geçip burnunu, patlatıp kıracak, ve kemik parçalarını beynine gönderecek.
Cuando John sienta que ha alcanzado el momento de mayor felicidad, le golpeará el tabique nasal, rompiéndolo explosivamente, y enviándole fragmentos de huesos en su cerebro.
Bütün gün tığla uğraşıyor ve burun spreyini çekiyor.
El se sienta a tirar barra todo el dia a aspirar su spray nasal.
- Burun spreyi mi çekiyor?
- ¿ Aspirar su spray nasal?
Bir burun kanaması için mi? Hadi.
¿ Por una hemorragia nasal?
Burnunuzu korur!
I Un protector nasal!
Burunluk için teşekkürler.
Gracias por el protector nasal.
Bahse girerim, sinüsleri temizlenmiştir.
Apuesto a que eso le limpió su cavidad nasal.
İki diş fırçası, bir saç fırçası, bir kutu vücut kremi,... bir şişe karaciğer ilacı,... bir tüp diş macunu, bir tıraş fırçası, bir paket tıraş bıçağı,... bir şişe uyku hapı, bir tane burun spreyi, ... bir şişe göz damlası...
Dos cepillos de dientes, un peine un bote de crema para la cara un frasco de píldoras para el hígado un tubo de pasta dentífrica una brocha de afeitar un paquete de cuchillas de afeitar un frasco de píldoras para dormir un spray nasal, un colirio- -
- Gözleri dört kere ve iki burun deliğini de birer kere vurdum. - İyi atış.
He puesto cuatro en los ojos y uno en cada orificio nasal.
- Gözleri dört kere ve iki burun deliğini de birer kere vurdum. - İyi atış.
Le di cuatro en los ojos y uno en cada fosa nasal.
Burundan gelen bir şive güneye gittikçe belirginleşir.
Verás, el acento de New Jersey... se vuelve más nasal a medida que vas más hacia el sur.
Ben hep çok kaba ve kalın olduğunu düşünürdüm.
Siempre he creído que suena muy nasal.
Burun kanaması ölümlerinden pek fazla yok, değil mi?
Nadie muere de una hemorragia nasal, ¿ no?
Yatağının yanında bir geniz spreyi bulundu... ve içi arıtılmış su ve kokain doluydu.
Un frasco de spray nasal econtrado junto a la cama... fue llenado con una solución de agua y coaína.
Hasta olduğu için eczaneye gidip ona boğaz spreyi aldınız mı?
¿ Comprarle un spray nasal porque tenía un resfriado?
8 Nisanda yani Andrew Marsh'ın öldüğü gece boğaz spreyi... aldığınıza dair elimizde imzanızı içeren belge var.
Usted firmó un recibo por spray nasal el 8 de Abril... el día de la muerte de Andrew Marsh.
Odada başka bir geniz spreyi bulunamadı.
No se encontró ningún otro spray nasal en la casa.
Neden o kendisi aleyhinde delil olacağını bile... üç şişe spreyi orarad bıraksın... eğer onu onlarla öldürmeyi planlamışsa?
¿ Por qué se cargó a su cuenta una botella de spray nasal de tres dólares... que la señalaría... si planeaba matarlo con ella?
Bir göz göğsün bir kısmı iki diş.
Aquí tenemos un ojo... parte de la fosa nasal... dos dientes. Hum.
Ve dönüp yanaklarını açtığında tıpkı küçük, pembe, titreyen bir tavşanın burun delikleri gibi.
Y al darse vuelta y abrir los cachetes, es como la fosa nasal temblorosa de un conejito rosa.
Ama cesedin burun boşluğunda bulunan küçük tanımlanamayan objeyi hesaba katmıyor.
Sin embargo, no explica la existencia de un pequeño objeto no identificado en la cavidad nasal del sujeto.
Burna ulaşmak için birşeylerin kopçasını açmazsın. Ve hiç kimse çaktırmadan bir kadının burun deliklerine bakmaz.
Uno no tiene que quitar nada para poder llegar a la nariz y nadie ha querido mirar el orificio nasal de una mujer.
- Sonra birdenbire, güçlü bir dalga beni havaya kaldırdı ve kendimi hayvanın tepesinde buldum hava deliğiye karşı karşıya kaldım.
- Después no sé de dónde, vino una ola gigante que me arrastró, y fui a parar encima del animal. Justo al lado del orificio nasal.
Beyinlerinin, burunlarından emildiği konusunda konuştuklarını duymuştum.
¿ Los ha oído contar cómo les succionan el cerebro por la fosa nasal?
Hadi canım sen de, burnun kanamıştı o zaman.
¡ Eso fue una hemorragia nasal!
Medeni insanlar işlerini böyle halleder işte.
Encima del conducto nasal hay una zona de la membrana mucosa que contiene las terminaciones del nervio olfativo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]