English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ N ] / Novato

Novato tradutor Espanhol

2,949 parallel translation
Franklin amatördü.
Franklin era un novato.
Bul beni çaylak.
Mejor me pones al día, novato.
Aç kapıyı da gireyim çaylak!
¡ Dije que me dejes entrar, novato!
- İnsanın elini gıdıklıyor değil mi?
El novato es un poco quisquilloso, ¿ no? Sólo un poco.
Bana neden ihtiyacın var çaylak?
¿ Para qué me quieres, novato?
- Hayaletleri duyuyor musun çaylak?
¿ Escuchas fantasmas, novato?
Geçen onca yıldan sonra sonunda bana yetiştin çaylak.
"Demasiados años enardeciendo" "finalmente me alcanzaron novato."
Yıllıktaki kötü resimler için kamerayı suçlayanlar...
Para todos los que culpan a la cámara por su mala foto del anuario la foto reciente de un novato.
Bu tam da Michael'ın... kaybolduğu zamana ait ve Henry o dönem Boston Universitesi 1. sınıf öğrencisiydi.
Y fue más o menos cuando Michael desapareció y... Henry era un novato en la Universidad de Boston en ese momento.
Delilleri taşırken bundan çıkar sağlamış olan bir çaylak var mıdır acaba?
¿ No hay un novato que se beneficie más de cargar evidencia por ahí?
Ve çaylak kazanıyor.
Y el ganador es el novato.
Hadi çaylak. Biraz para kazandır bana.
Vamos, novato, dame algo de dinero.
Nasılsın çaylak?
¿ Cómo va, novato?
- Çaylak kim?
¿ Quién es el novato?
KDÇ'ye hazır mısın çaylak?
Preparáte para FDP, novato.
Bundan kurtulursan, çaylaklıktan çıkarsın.
Si sales de esta dejarás de ser un novato.
Ve ne zaman senin gibi bir çaylak anasının amından çıktığı gibi gelse insanların itibarını zedelemeye başlar. Çok, çok dikkatli olmalısın.
Y cuando un novato como tú recién salido del coño de su mamá empieza a enlodar las reputaciones de otros debe tener mucho, pero mucho cuidado.
Her hareketimi adım adım izleyen polislerin gözü önünde suç işledi.
Ella cometió un crimen. en frente de un policia novato que estaba viendo cada uno de mis movimientos.
Sen ki, bir çok kişinin canını aldın ama hala ölüm oyununda acemisin.
Masacraste a tantos y aún eres un novato en el juego de la muerte.
Le Mans'ta, MotoGP acemisi Alvaro Bautista da bir hafta önceki bir motokros kazasından sonra yarışa yaralı katılıyor.
En Le Mans, el novato de la MotoGP Álvaro Bautista también está lesionado tras un accidente de motocross la semana anterior.
Altıncı MotoGP acemisi, Amerikalı Ben Spies.
El sexto novato en MotoGP es el estadounidense Ben Spies.
Yarışı kazanmadık ama acemi sezonunda, ikinci sıradaki bir motorla daha fazlasını isteyemezdik.
No ganamos la carrera, pero para un novato de un equipo satélite no se puede pedir más.
Orda oturan çaylak bendim
El novato sentado ahí era yo.
Ve ayrıca bilemez, çünkü önceden bir sürü kadınla oldu.
Y no era ningún novato, porque estuvo con muchas mujeres.
Ve bir aceminin yakından izlemesi gerekir.
y el novato debe ser observado con atención.
Bana duygusal diyebilirsin ancak, ben hep bizi bir otelde birinci sınıf kızlarına çakarken hayal etmişimdir.
Llámame sentimental, pero siempre nos imaginé en un motel chocándola por encima de la mierda de algún novato.
Tamam bu olayda Ryder, onunla ortak yaptı çaylak Watanabi'yle.
Vale, bien, Ryder me emparejó con este tío, el novato, Watanabi.
Daha sadece 3 koşuya katılmış.
Un aprendiz novato.
Çok meraklısın.
Eres un novato.
2 yıldan sonra Escalante bir atı yarışa koyuyor, fazla çalıştırmıyor sonra da sadece üç galibiyeti olan bir aprantiye emanet ediyor.
Escalante mete un caballo que estuvo fuera dos años, Todos los entrenamientos suaves, y le da la montura a un don nadie aprendiz novato.
Aferin evlat.
Así se hace, novato.
Sıkı dur evlat, yarışı başlatacak.
Agárrate, novato. Va a saltar.
- Çocuk nerede?
- ¿ Dónde está el novato?
Çocuk atağa geçti.
El novato coge velocidad.
Sağ taraf dışarısı oluyor çaylak.
Por fuera es lo mejor, novato.
Çaylak polislikten, BAB'ta çavuşluğa, 10 yılın altında bir zaman aldı.
De poli novato a sargento del IIB en menos de diez años.
- Acemi.
- Novato.
Sen daha çaylakken, tutuklama rekorları kırdın.
Cuando eres un novato, que rompió el record de medallas.
Birinci sınıftayken Chris Boyle'a özel ders verdiğini biliyoruz.
Sabemos que le diste clases particulares a Chris unos meses en su año de novato.
Suç laboratuarında daha yeniydim.
Era un novato en el laboratorio de criminalística.
Dua et de adamıma bir şey olmasının. Yoksa kalan ömrünü hapiste geçirirsin.
Reza para que no le pase nada a mi novato o irás a prisión el resto de tu vida.
Sizinle eşdeğer görülebilmek için yaptığım her şeyden sonra yine işleri batıran çaylak oldum.
Después de todo lo que he hecho para que me traten de igual a igual, vuelvo a ser el novato que la caga.
Git adamım.
- Que lo haga el novato. - Entra ahí muchacho.
Daha birinci sınıftaydım.
Solo era un novato.
Yoksa senin gibi bir çaylakla niye seninle takılsın ki?
¿ Por qué si no estaría tomando vino y cenando con un novato como tú?
Ne yani, çömez?
¿ Qué, novato?
Hadi ama, newbie, Salı günleri?
¡ Venga, novato! ¿ los martes?
Newbie.
Novato.
Hepimiz hayvanız çaylak.
Estamos todos los animales, novato.
Çok acemisin, dostum.
Tío, eres un novato.
Doğu tarafını kontrol edin.
Ustedes con el novato, el este.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]