Numarası tradutor Espanhol
16,258 parallel translation
Şunu dinleyin, Phil'in de bir numarası var.
No lo vas a crees, Phil logró engañarlos.
Numarasını bilmiyorum.
No sé su número de teléfono.
Steve McQueen'in telefon numarası yok mu?
No tienes el teléfono de Steve McQueen.
Oda numarası 5, Koridorun ilerisinde.
Está en la sala cinco, justo al final del pasillo.
Bunu bir sihirbazlık numarasıymış gibi düşünmenizi istiyorum.
Quiero que lo pienses como si fuera un... un truco de magia.
Hesap numarası. Ayrıca bütün vergilerinin peşin ödenmesini istiyorum.
Su número de cuenta, y me gustaría pagar por adelantado los impuestos.
Bir transferle ilgili iki kimlik numarasını doğrulamak istiyoruz. Tabii.
Queremos confirmar dos números de placa relacionadas con una traslado.
Bir telefon numarası var.
Hay un número de teléfono.
Ayrıca oda numarasını ve rezervasyon adını da.
Así como su número de habitación y el... nombre que use para la reservación.
Plaka numarası S-I-5-2 J-G-N.
Número de licencia S-I-5-2-J-G-N.
O telefon numarasının yerini belirleyin.
Ubiquen el teléfono que usó.
Kredi kartı numarası, ev güvenlik şifresi.
Número de clave, código de la alarma.
Ben elçiliğin numarasını bulayım.
Buscaré el teléfono del consulado.
Adriyatik Denizi Sabah 7 : 12... Zürih'e 400 bin sterlin havale, hesap numarası 0883011.
Mar Adriático transferencia de 400.000 libras a Zúrich, cuenta 0883011.
Adresimiz 411 doğu, 3. sokak, apartman numarası 12.
Sí, es el 411 East Third Street, apartamento 12.
Milyader medya baronu Hobbs olduğunu belboydan öğrendim ve bin dolar rüşvetten sonra oda numarasını da aldım.
El botones confirmó que era el multimillonario de los medios Hobbs, y mil dólares después, me dio su número de habitación.
Hasta kimlik numarası var mı?
¿ Tiene la identificación de la paciente?
Giriş kısmında PE numarası var.
Aquí dice que almacenaron unos efectos personales.
Bakıcı numarası 11714.
Número de registro 11714.
Charley'in numarasını buldum.
Tengo el número de Charley.
İletişim bilgileri, sosyal güvenlik numarası hepsi okulun veri tabanından silinmiş.
Sus contactos, su número de seguridad social, todo fue removido de la base de datos.
- Numarasını aldın mı?
- ¿ te dio su número?
Kyle and April's numarasını gördün mü?
¿ Haz visto el número de Kyle y abril?
Oda numarası 201...
Hablo de la habitación 201...
Ben numarası var, ama benim sigorta diğer ayrıntıları gerekir.
Tengo el número pero mi seguro necesita otros detalles.
Numarası arkada.
El número está detrás.
Hat numarası yedi.
Línea número siete.
Sende Larry'nin telefon numarası var mıydı?
- No tienes el número de Larry. ¿ O sí?
Kazablanka'da partileri hiç sevmediğin numarası yapardık ve işte... bu gerçek!
En Casablanca fingimos que no te gustaban las fiestas y voilá, es verdad.
Şase numarasını al, telsizden verelim.
Tómale el número de serie y avisaremos. Muy bien.
Sana şimdi telefon numarası veremem. Yoldayız.
No puedo darte el número, estamos viajando.
Kirby'nin numarasını vericem.
Te daré el número de Kirby.
Seri numarasız 2,5 milyon dolar.
$ 2,5 millones, sin marcar.
Arkasında Cowley telefon numarası var.
Hay un número de teléfono de Cowley en la parte de atrás.
Peki telefon numarası?
¿ Y el número de teléfono?
Numarası, not defterindeydi ve bu da onun çantasından çıktı.
Su número de teléfono estaba en su agenda... y esto estaba en su bolso.
Bayan Hearne'nin erkek arkadaşı, öldüğü gece onun bir tür silah numarası içerisinde bulunduğunu söyledi.
El novio de la Srta. Hearne dijo que participó aquí en alguna clase de truco con un arma la noche en que murió.
Senin için sakıncası yoksa tüm bunlar sona erdiğinde senden numarasını alırım.
Oye, no te importa si consigo su número cuando todo esto termine, ¿ verdad?
Telefonunda numarasını buldum.
Encontré su número en tu teléfono.
Bak, çarpıcı göründüğünü biliyorum ama bu sadece eski bir Berberi numarası.
Sé que es dramático, pero es un truco de ellos.
İsim, adres, telefon numarası.
Nombre, domicilio, teléfono.
Yok hayır? En azından bebeğin telefon numarasını aldın mı?
¿ Al menos tienes el teléfono de esta criatura?
Ne cevap vereceğini bilemedin ve bayılmış numarası yaptın.
No sabías que decir, así que fingiste desmayarte para librarte.
Anahtar, telefon, doktorun numarası.
Llaves, teléfono, el número del médico.
- Doktorun numarası mı?
¿ El número del médico?
Sanki mihrapta bayılmış numarası yapıp abinin teklifini duymadığımı söyledim çünkü bence çok erkendi. Şimdi de sürekli hoş şeyler planlıyor ve sonsuza kadar bana evlenme teklif edecek...
Ya sabes, no es como yo, ya sabes, fingiera desmayarme en el altar y dijera que no oí su proposición porque era, como, mucho y demasiado rápido y ahora sigue planeando todos esos momentos super dulces
Ben de derim ki, "Tamam, o zaman ev numarasını verin, bayım. Ben..." Alo?
Y yo : "Bueno, deme su teléfono, señor".
- Telefon numarasını verebilir misiniz?
¿ Me daría su número de teléfono?
Texas numarasının yardımıyla başkandan bir telefon aldım
Me contactó el presidente con una generosa propuesta para el giro de Texas.
- Bu aldığın Sid Shattuck'ın numarası mı?
¿ Ese fue el número que obtuviste para Sid Shattuck?
Merhaba, New York'ta bir adresin telefon numarasını verebilir misiniz?
Nos gustaría darle a su personal aéreo un detalle completo... ¿ Podría darme el teléfono de un domicilio en Nueva York?