Nusrat tradutor Espanhol
45 parallel translation
Ve Tim hiçbir zaman öImedi.
No, escucha, Nusrat...
Mekanı siktir et. Siktir et, Bu mekanla ilgili değil. Mekanı siktir etmek, İşte, bunu sevdim.
Nusrat solía tocar en un asqueroso centro de negocios en Sheraton.
Hayır, bak. Nusrat...
Eso lo sabía, esa historia es totalmente real.
Nusrat da Sheraton İş Merkezi'nde çalıyordu.
Era un burdo centro comercial y él lo hizo sagrado. ¿ Qué?
Nusrat Gemisi'nde.
Es el turno del Muskrat.
Nusrat'ı hemen hazırlat.
Tenga listo al Nusrat.
Nusrat saraya dönüyor.
Nusrat va a volver a palacio.
Nusrat'ı arabasına götür.
Acompaña a Nusrat a su coche. Yo me quedaré.
Nusrat?
¿ Nusrat?
Nusrat'ın arabası pusuya düşürülmüş.
El coche de Nusrat ha sufrido una emboscada.
Ama Nusrat...
Pero... Nusrat es...
Ama Nusrat'ın hayatını tehlikeye atmaz herhalde.
Pero, no arriesgará la vida de Nusrat.
Nusrat'ı tutan teröristler ise hadlerini aşan bir grup çocuk.
Entonces, estos "terroristas" que retienen a Nusrat, son solamente un puñado de niños engañados.
Nusrat Al Fayeed.
Nusrat Al Fayeed.
Nusrat'ın buradan sağ çıkmasını istemiyorsun bile değil mi?
No quieres que Nusrat salga de esta, ¿ verdad?
Nusrat!
¡ Nusrat!
Nusrat'ı kurtardın.
Salvaste a Nusrat.
- Nusrat'ı kurtardın.
Salvaste a Nusrat.
Nusrat son zamanlarda kendini biraz kötü hissediyor.
Nusrat ha estado un poco... desanimada.
İyi misin sen Nusrat?
¿ Estás bien, Nusrat?
Hakim, Nusrat'ın burada olduğunu biliyorum.
Hakim, sé que Nusrat está aquí.
Nusrat da her zaman hassas olmuştur.
Y Nusrat siempre ha sido... frágil. Muy sensible.
Nusrat.
Nusrat.
- Nusrat.
- Es todo por ti. - Nusrat.
- Nusrat'ın babası mı?
¿ El padre de Nusrat?
Düğün gecesi, Jamal Nusrat'ın yanına gitmiş.
La noche de la boda,
Al Fayeed ailesinin onun temizliğinden emin olması gerektiğini söylemiş.
Jamal fue a ver a Nusrat, le dijo que la familia Al Fayeed debía asegurarse de su... pureza.
İşte o zaman ani bir tepki verecek ve tüm ülke Nusrat ile senin karşılaştığın adamla karşılaşacak.
Y entonces atacará y cuando lo haga, todo el país conocerá al hombre que conocéis Nusrat y tú.
Molly ile çocukların uçağa bindiği anda Bay Aziz saray muhafızlarını görevlerinden alacak ve Leila, Ahmed, Nusrat ve anneni ev hapsine alacak.
Así que... una vez que Molly y tus hijos estén en el aire, el Sr. Aziz relevará a la guardia de palacio de sus obligaciones y pondrá a Leila, Ahmed, Nusrat y a tu madre bajo arresto domiciliario.
Nusrat hamile kaldığında.
Cuando Nusrat esté embarazada.
Nusrat'ı da Kültür Bakanı'nın karısının yanına koyacağım.
Y pondré a Nusrat al lado de la mujer del Ministro de Cultura.
Ayrılmayı Nusrat mı istedi yoksa sen ve babam mı?
- ¿ Lo de la anulación fue cosa de Nusrat o tuya y de padre?
Rami. Eşim Nusrat.
Rami... mi mujer Nusrat.
- Nusrat!
¡ Nusrat... Nusrat!
Nusrat! - Ne oluyor?
¿ Qué pasa?
Ama şimdi bebeği doğurtmazsam Nusrat'ın hayatta kalma şansı çok daha düşük olacak.
Pero si no provoco el parto ahora mismo, las posibilidades de supervivencia de Nusrat son muchísimo menores.
Peki ya Nusrat ve torunumuz?
¿ Y qué pasa con Nusrat y nuestro nieto?
Burada Nusrat'la kalmanı istiyorum.
Quiero que te quedes aquí con Nusrat.
Nusrat'a ayrılmayı istemesini sen mi söyledin?
¿ Le dijiste a Nusrat que tenía que pedir la anulación?
Ayrılmayı Nusrat mı istedi yoksa sen ve babam mı?
¿ Me pidió Nusrat la anulación, o fuiste tú y padre?
Nusrat haklıymış.
Nusrat tiene razón.
- Nusrat...
- Nusrat...