English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Obur

Obur tradutor Espanhol

211 parallel translation
Ve Farisi dedi ki : "Şu obur ve ayyaş adama bakın! Vergi görevlileri ve günahkârlarla dost oldu!" Matta 11 : 19
Y el fariseo dijo : "Cuidado con el glotón y el bebedor de vino, amigo de taberneros y pecadores." S. Mateo XI - 19.
Yiyebildiğiniz kadar yiyin. Obur olun.
Coman lo que quieran, glotones.
Ne obur şey!
Qué glotonería.
Bir topal bir çolak bir de kambur hepsi olmuş obur domuza tambur. *
El gato, el ratón, y Lovel, el perro. Todos gobiernan Inglaterra bajo el cerdo. ¡ Vamos de una vez!
Eğer bu açgözlülükse ben dünyanın en obur insanıyım.
Si eso es ser insaciable, pues soy la más glotona de la Tierra.
Sense beni obur kedilere benzetiyorsun.
Y dices que parezco un gato harto de comer.
Seni obur bitki, şimdi mahvoldun.
Tu, glotona. Te voy a vigilar.
Bir obur gibi yiyorsun.
¿ Quieres un poco?
Bahse girerim ki bir obur kadar yerim de. Bir erkeğin yemek ve seks iştahını ondan alırsan geriye ne kalır ki?
Claro. ¿ Qué tiene la vida aparte de comida y sexo?
"Vergi toplayanların, günahkarların dostu ve obur" diyorlar.
"Amigo de publicanos y pecadores."
Cimri'yle Obur'u ayarlayayım. İkisi de hoş kızlar. Öğleden sonra benden olsun.
Llamaré a Avaricia y a Glotonería, dos chicas encantadoras, y nos vamos por ahí.
Sen dene Obur.
Prueba tú, Glotonería.
Obur'un tatlılarına 3 sterlin 79 peni harcadık.
Van tres libras con 79 peniques, sin los dulces de Glotonería.
Tabii, Şehvet ve Obur banyonun yanındaki odada kalıyor. Onlar için ne yapılsa az.
Por supuesto, Lujuria y Glotonería están al lado del cuarto de baño, nada es bastante para ellas.
Şehvet ve Obur banyoya yakın olmalı tabii.
Bueno, supongo que las dos necesitan estar muy cerca del baño.
- Çünkü ben obur biriyim.
Porque me gusta la buena mesa.
satıyorum... satıyorum... sattım... obur olmadığını söyleyemem...
"A la una, a las dos " Se ha ido "No podría decir que no es un glotón"
Pekala, sizi obur dağ sıçanları, gelin ve tıkının!
¡ Muy bien, amantes de las vísceras, vengan a encajar el diente!
Eğer obur değilsen, buradan uzaklaş
Si no eres avaro lejos llegarás
- Bunlar, dışarıdaki obur için.
- Es para los tragones de ahí fuera.
Dört obur gurme ve lezzetçi tarafından, on iki derste üç genç bayana sunulan yağlı ve etsiz sote.
Un salto de grasa y carne magra dado por cuatro gourmets glotones, epicúreos... para tres jóvenes damas en doce cursos.
O bir ayyaş, bir obur!
Es una borracha y glotona.
Doğadaki en obur balıktır.
Es le pez más voraz que existe.
En önemlisi, kanatların sürtünmesi kişiliklerini değiştirir. Tahrip edici, obur, yağmacı ve tek zihniyetli bir sürü halini alırlar.
Pero lo esencial es que el roce excesivo las convierte en una plaga devoradora, destructiva e incontrolable.
Kendimi tam bir obur gibi hissediyorum.
Me siento una glotona total.
Bir de Amerikalılara obur derler.
Se aprovechan de los norteamericanos.
Obur seni!
¡ Vaya comilona!
Fazla obur olmayalım.
No seremos codiciosos.
Obur Bufa balıklarının şarkısı.
Es la canción del "Guzzlers".
Hem hareketli, hem obur, hem de kültürlü.
Activa, voraz, cultivada.
Şisş erek şarkı söyleyen obur bir kuşa benziyordu.
Luciéndose como el avaro pájaro cantor que era.
Bu obur herife 30 kilo köpek maması yedirebilirsin.
Voy a hacer comer a ese gordinflón 15 kilos de comida para perro.
Tembel, açgözlü, obur...
Pereza, avaricia glotonería...
Seni obur.
Glotón.
Uğraşıp durduğumuz bütün o ayaktakımı ve asalaklar hızla götürülecek obur kişilikler.
Toda la chusma y los gorrones tratados y las cantidades gigantescas de cirugía estética para ser devorado.
Kirlenmiş olanlar sadece onun obur iştahını gidermeye adanır.
Las que están manchadas son meramente ofrecidas... para satisfacer su voraz apetito.
Bu kadar mükemmel bir kadının o şişko, iğrenç, yağlı, şişman, çirkin, hıyar, pis kokan, obur bir piç kurusu ile ne işi var?
¿ Que querría una mujer tan elegante con un gordo, asqueroso, grasiento, obeso, panzón, mal oliente, batido de queso, come-doce-panes, bastardo como él?
Neden senin gibi bir kadın onun gibi şişko, iğrenç, yağlı, hıyar, pis kokan, obur bir ayıyla ilgilensin?
¿ Porqué una mujer como tu estaría interesada en un grandote, gordo, grasiento, maloliente, trasero gelatinoso, hijo de perra?
Obur olarak biliniyor.
Nuestro hombre tiene una reputación de gourmet.
- Obur musunuz?
¿ Sois golosa?
Amma da obur herifsin.
Eres un tragón de mierda.
Şu obur, koca göt Smitty var ya.
El jamaicano come-cabras ése, el Gordo Smitty.
Benim kilo sorunum vardı ve bana Obur Peter dediğini hatırlıyor musun?
Tenía problemas de peso. Solías llamarme Peter Glotón.
Zaten 10 taneymişsin gibi kokuyorsun. Saldır bana peynir-obur.
- Ya huele como si hubiera unos 10 como tú.
Hiç sadece ortadan kaybolmak istemez mi canın, obur çocuk?
Nunca has deseado sólo desaparecer, mandadero?
- Hey, obur çocuk.
- Hey, mandadero.
İyi şeyler yap, obur çocuk.
Haz el bien, mandadero.
Lurconis, "obur" anlamına gelir.
Lurconis significa... "glotón".
ÖBÜR SARIŞIN
La otra rubia
ÖBÜR DÜNYA
LA OTRA VIDA
1-800-ÖBÜR DÜNYA'yı aramış olmalı.
Ella debió discar el 1-800-del-más-allá.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]