English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Okyanus

Okyanus tradutor Espanhol

2,439 parallel translation
Ama okyanus buharlaştığında geriye kalan sadece tuz değildir.
Pero lo que queda no es sólo sal... cuando se evapora un océano.
Ölü deniz canlılarından oluşan katmanların üzerinde, okyanus tabanı oluştu.
Por lo que capas y capas de criaturas marinas muertas cubrieron el fondo del océano.
Yeni okyanus ticaret rotalarının etkileri Sahara'nın içlerindeki Chinguetti'ye kadar ulaştı.
El impacto de estas rutas comerciales oceánicas llegó hasta Chinguetti en el Sahara.
Kasırgalar, Dünya'daki en aşırı fırtınalardır. Atmosfer ve okyanus arasındaki şiddetli ortalığın nihai bir örneği.
Los huracanes son las tormentas más extremas de la Tierra el mayor ejemplo de la violenta sociedad que forman la atmósfera y el océano.
Okyanus ısındıkça, hava daha hızlı yükselir ve rüzgarı kötücül bir spiral şeklinde içe doğru çeker.
Cuanto más se calienta el mar, más rápido se eleva el aire empujando el viento impetuosamente hacia dentro en forma de espiral.
Ancak okyanus, rüzgarları daha büyük alanlar üzerinde ve daha uzun süreli olarak etkileyebilir ve bu keşif, insanlığın yerküreyi fethetme hikayesindeki büyük bir bilmeceyi de yanıtladı.
Sin embargo, se ha averiguado que el océano influye en los vientos en áreas mucho mayores y en períodos de tiempo superiores. Este hallazgo ha solucionado un gran enigma de la histórica conquista del globo.
Bunun yanıtı, okyanus ve atmosfer arasındaki türbülanslı bağlantıda yatıyor. Ve bunu hareket halindeyken görmek için en iyi yer de Pasifik'in göbeği.
La respuesta yace en el turbulento enlace entre la atmósfera y el océano y el mejor lugar para ver esto en acción es en el medio del Pacífico.
Burada bir okyanus var.
Hay un oceano entero ahi abajo.
Jane'in Sylvan'ın cebinde bulduğu kum- - nehir kumuydu, okyanus değil.
La arena que encontró Jane. - Es arena de río, no de mar. - ¿ Cómo sabes?
Okyanus manzaralı. Bu resimleri kaldırmak istediğinize emin misiniz?
¿ Realmente quieres quitar todas esas fotos tuyas y de mamá?
Küresel okyanus ticaret rotalarını geliştirmek için bunu kullandılar.
Y lo utilizaron para desarrollar rutas de comercio oceánicas globales.
Pasifik Okyanus'unda, Amerika'dan gelen plastik girdap olarak bilinen büyük dönen bir okyanus akıntısıyla toplandı.
En el Océano Pacífico, el plástico de América es arrastrado por una gran corriente oceánica circular conocida como el giro.
Okyanus manzaralı harika bir otel odasındaydık. Ama o, telefonda, annesinin iPod'una şarkı indirmesine yardım etmeye çalışıyordu.
Ahí estábamos en este hermoso cuarto de hotel con vista al mar y él estaba al teléfono con su madre intentando ayudarla a bajar música al Ipod.
Bu sabah, Ulusal Atmos-Okyanus derneğinden, Dr. Bray aradı.
La Dra. Bryar es de la Asociación Nacional Atmosférica y Oceánica. Nos llamó esta mañana.
Ya da Ulusal Okyanus ve atmosfer yönetimi.
La Administración Nacional de Oceanografía y Ambiente
Sanki cidden okyanus. Öyle.
Es como un océano propiamente dicho.
Okyanus çizelgeleri.
Estas son cartas oceanográficas.
Sakız kokusuyla okyanus kokusu yan yana olur mu hiç? Bence olmaz.
Es decir, ¿ el aroma a chicle debe ir cerca del de océano?
Okyanus üzerinde harika bir yer buldum.
Hallé un gran lugar sobre el océano.
Okyanus büyük bir yer.
Es un océano grande.
Gemiyle okyanus turu nasıl olur?
¿ Cómo suena un crucero oceánico?
Eğer uzaylı yaşam formları Dünya'da bir yerde yaşayacak olsalar, okyanus dibinde yaşarlardı.
Si una forma de vida alienígena fuese a existir en alguna parte de la Tierra, el suelo oceánico sería ese sitio.
Bir cinayet kurbanıyla, Barbie'nin mezuniyet balosunda giydiği bir şeye benzeyen okyanus sümüğünü nasıl karşılaştırabiliyorsun?
¿ Cómo puedes comparar a una víctima de asesinato con unos mocos marinos que se parecen a algo que la Barbie hubiera llevado al baile de graduación?
Tanrı şahidimdir ki karın kasları resmen okyanus dalgaları gibiydi.
Para ser honesto, sus abdominales eran como olas en el océano.
* Tıpkı okyanus dalgalarının tembelce sahili kucaklaması gibi *
* Como un océano vago abraza la tierra *
* Tıpkı okyanus dalgalarının tembelce sahili kucaklaması gibi *
* Como un vago océano abraza la orilla *
Buradaki yarı yunusun aksine eminim sen soğuk okyanus suyundan nefret edersin.
A diferencia del medio delfín de ahí, apuesto a que odias las heladas profundidades del oceano.
Arka bahçe, arka bahçe, tuvalet, okyanus, bilmiyorum, arka bahçe, Flanders'ın posta kutusu, Lenny'nin derin dondurucusu, lastik ateşi.
Patio trasero, patio trasero, retrete, océano, no sé, patio trasero, el buzón de Flanders, el congelador de Lenny, fogata de neumáticos.
Okyanus hakkında.
Es sobre el oceano.
Buradaki okyanus manzarası benim favorim.
El océano visto desde este sitio es lo que más me gusta.
Alvin'in ışıklarıyla aydınlandığında okyanus zemininin çölünde yaşam vahalarını bulduk.
Iluminadas por la luz de Alvin, encontramos oasis de vida en los desiertos del suelo oceánico.
Benim için burada yaşam bulunmasındaki büyüleyici şey derin okyanus zeminindeki koşullarının başımdan iki kilometre ötedeki Dünya yüzeyindeki koşullara nispeten güneş sisteminin dışındaki yüz milyonlarca kilometre uzaklıktaki dünyalardaki koşullara birçok yönden benzer olması.
Para mi, lo realmente fascinante de encontrar vida aquí abajo es que las condiciones del suelo oceánico son más similares en muchas formas a las condiciones de mundos que distan millones de kilómetros de aquí en el Sistema Solar, que a las que se dan a dos kilómetros de mi cabeza, en la superficie.
aynı oluşumları Dünya'da Buz Denizi'inde görüyoruz okyanus hareketlerinin sebep olduğu bükülme ve çatlama.
Vemos las mismas formaciones en el hielo marino en la Tierra, donde los movimientos de los océanos han provocado que el hielo se doble y agriete.
Cidden. Şu okyanus kokusunu bir içine çek!
En serio. ¡ Huele el océano!
Okyanus oldukça harika.
El océano es bastante alucinante.
Okyanus kokuyorlar.
Huelen a océano.
Bahçe avlumdan okyanus manzarası...
Vista al mar desde mi patio.
- Hermes aracı, okyanus dibinde yatıyor.
Es el drone del Hermes. Está "muerto" en el lecho marino.
Sivil okyanus araştırma gemisiyiz.
Somos un buque civil de investigaciones oceanográficas.
Burada olmasının amacı Okyanus biyolojisi mi sizce?
Bueno, ¿ tu crees que él está aquí por la biología marina?
Rusların okyanus tabanından delgi sırasında çıkardıkları toprak artığında çamurun içinde yeni bir tür fark ettim.
En el sedimento que los rusos han estado sacando de los pozos en el fondo del océano, en este lodo, he aislado una nueva división.
Eğer okyanus yakınına gitmek isteseydim yakın bir yere, tatil köyü tarzı bir yere...
Si quisiera ir por el océano, tú sabes, algún lugar cerca...
Okyanus havasının kokusu.
El aroma del aire del océano.
Odasındaki ses makinesi okyanus sesine ayarlanmıştı.
El equipo de sonido de su cuarto estaba en sintonía con el océano.
- Jeffrey, Deniz Harp'tayken su polosu ve lakros oynamış. Büyük Okyanus'ta sefere çıkmış.
El jugaba waterpolo y lacrosse en la academia.
Ama baba tüm ailenin seninle olabilmek için her şeyi bırakması ve okyanus üzerinden o çelik tabutla uçmayı istemesi hoşuna gitmiyor mu?
Pero, papá ¿ no te sientes bien sabiendo que toda tu familia está dispuesta a dejarlo todo para estar contigo y sobrevolar el océano en un ataúd de acero?
NATO'nun Okyanus Kalkanı operasyonu için Akrika Boynuzu'na gidiyor.
Están por el cuerno de África como parte de la operación escudo del océano de la OTAN.
Rancho Palos Verdes, California'da bulunan Okyanus Manzaralı Teras Tedavi Merkezi'ne gidiyor.
Toallín se dirige a una clínica en Rancho Palos Verdes, California.
Okyanus dalgaları, güneş sisteminde dolaşan enerjideki iniş çıkışların yankıları ve devasa enerji akışıdır.
Las olas del mar son el eco del flujo y el reflujo de inmensas energías que se mueven a través del sistema solar.
Okyanus manzaralı harika bir otel odasındaydık.
Men.
Okyanus'un oradan sağa dönüyor.
Está doblando a la derecha por Ocean.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]