Olin tradutor Espanhol
82 parallel translation
- Olins'in cesedinden mi bahsediyorsun?
- ¿ Quiere decir el cuerpo de Olin?
Yazan ve yöneten Ingmar Bergman, oyuncu kadrosu da şöyle : Doris Svedlund, Birger Malmsten, Eva Henning, Hasse Ekman Stig Olin, Irma Christenson, Anders Henrikson, Marianne Löfgren, Bibi Lindqvist, ve Curt Masreliez.
Está escrita y dirigida por Ingmar Bergman y los actores son : Doris Svedlund, Birger Malmsten, Eva Henning, Hasse Ekman, Stig Olin, Irma Christenson,
Bay Olin Mingo, Lamarr Simms, bu da Roy Gannon.
Señor Kidd, estos son mis empleados : El señor Olin Mingo, Lamarr Simms, y este es Roy Gannon.
Olin Caroll'la çatıştı.
Anduvo a los tiros con Olin Carroll.
Olin inşa sahasından K12.
¡ Aquí K12! ¡ Aquí K12 desde la obra de Oliana!
- Ben, Olin Buchanan, KPJT'den.
- Soy Olin Buchanan de KPJT.
Burası Olin Binası.
Bueno, este salón de Olin.
Bay Enslin. Ben Gerald Olin. Dolphin Oteli'nin müdürüyüm.
Sr. Enslin, Soy Gerald Olin gerente del Delfín.
Genel Müdür Gerald Olin, otelin trajik tarihi hakkında epey bilgi sahibi. Katliam listesini, hesap defterinden bahseden bir muhasebeci gibi soğukkanlılıkla ezberden okuyor.
El gerente general Gerald Olin muy versado sobre la trágica historia del hotel, recita áridamente el expediente de tal carnicería como un contador discutiendo sus libros de cuentas.
Ürkütücü eski odanda neden kalabilirim biliyor musun, Bay Olin?
¿ Sabe por qué puedo quedarme en su viejo cuarto embrujado, Sr. Olin?
Bay Olin.
Sr. Olin.
İlk turu korkunç Bay Olin, etkili saldırganlığıyla kazanıyor.
El primer asalto lo gana el horroroso Sr. Olin por su efectiva agresividad.
Olin otellerin verimli yaratıklara konfor sağlamakla ilgili olduğunu söylemişti.
Olin dijo que los hoteles se dedican a darle comodidades a criaturas fértiles.
Arzu ederseniz, sizi menajerimiz Bay Olin'e bağlayabilirim.
Si lo desea, puedo conectarlo con nuestro gerente el Sr. Olin.
Olin! Güzel!
Olin... qué bueno.
Otelin sadist sahibi misin? Yoksa Olin misin?
¿ Es el sádico dueño del hotel o es ese Olin?
Steve Olin.
Uh, Steve Olin
Ölmeden iki gün önce Stanton Olin'le yemek yemiş o da Irak'taki PKB'nin çalışanlarından biriymiş.
Comió dos días antes de morir con Stanton Olin, que es otro miembro de su unidad EOD en Irak.
Eğer Olin'in gerekçesi varsa adamımızı bulduk.
Si Olin tiene un motivo es nuestro hombre.
Olin'in evi güzel yerdeymiş.
Olin tiene buena vista.
Olin?
¿ Olin?
Olin!
¡ Olin!
Sana yardım etmek istiyorum Olin.
Estoy aquí para ayudarte, Olin. Pero vas a tener que confiar en mi.
Ayrıca elimizde onun ekibinden arabasındaki patlamadan son anda kurtulan Olin var ve arabasının altında bomba bulan ve benim yardımımla kurtulan King var.
Después tenemos otro miembro de su unidad, Olin, que casi es reducido a cenizas en su propio coche. Luego esta King, que encontró una bomba bajo su camioneta y la descativa con tu ayuda.
Haberler iyi Bay Olin.
Buenas noticias, Sr. Olin.
Önemli değil Olin vaktin var.
Está bien, Olin. Tómate tu tiempo.
Olin'in ve King'in de hayatını kurtardı.
Salvo a Olin y a King también.
Ross ilk önce Olin ve King'i mi çıkardı?
Guau. ¿ Ross sacó a Olin y a King primero?
Olin ve King yaşlı bayanlara şeker veriyorlardı ve sen karşı çıkıyordun.
Olin y King estaban dando barritas de caramelo a un par de ancianas y tú estabas en contra.
Olin intihar bombacısını mı vurdu? Evet.
¿ Olin le disparó a un suicida?
Olin sana dinden bahseder miydi? Evet.
¿ Te habló Olin alguna vez sobre religión?
Ross'un telefonundaki, King ve Olin'in arabasındaki bombaların adli tıp raporları geldi.
Tenemos los resultados forenses de las bombas en el teléfono de Ross, el camión de King y el coche de Olin.
Ama Olin'in arabasındaki patlayıcı TNT.
tetrahexamina tetranitramina. Pero el explosivo en el coche de Olin era trinitrotolueno.
Hepsi mantıklı görünüyor ama bunu yapan kimse Olin'i öldürmeyeceğini biliyormuş.
Así que básicamente parece convincente, pero quienquiera que lo pusiera, debía haber sabido que no mataría a Olin.
Olin'in bana anlattıkları ya çarpıtılmış anılardı ya da yalan yanlış şeylerdi. Arapça okuyup yazabiliyor.
Todo lo que Olin me dijo fue un recuerdo burdamente distorsionado o una completa mentira.
Olin, içeride misin?
Olin, ¿ estás ahí? NCIS.
Bak bakalım Olin'in bugünün uçak yolcu listesinde var mı?
Si, mira si nuestro chico Olin está en alguna relación de vuelos esta noche. Estos son los recibos de hoy.
Stanton Olin bu gece saat 23 : 30'ta Delta Havayolları ile Atlanta'ya uçuyor.
Muy bien, tengo a Stanton Olin en un vuelo a Atlanta esta noche, 11.55 p.m. Delta Airlines.
Olin'in arabasına Kur-an'dan yazdığı ayete benziyor.
Suena como la cita del Corán que Olin puso en su coche.
- Ne? İncil'i bana Olin vermişti.
Esta Biblia fue un regalo de Olin.
Olin masum insanlara zarar vermek istemiyor.
Olin no quiere herir a gente inocente.
Olin, Hastings King işini tamamlamak istiyor.
Olin quiere acabar lo que empezó con Hastings King. Kensi se dirige hacia allí ahora.
Olin seni öldürmeye gelmeden önce buradan seni hemen çıkarmalıyım.
Necesito sacarte de aquí ahora antes de que Olin llegue para matarte.
Olin.
Olin.
Üstünde nasıl bir bomba var bilmiyorum Olin ama siz askerler biliyor ki intihar bombacısı gerçek savaşçı değildir.
No sé con qué estás conectado, Olin, pero tú entre toda la gente sabes que una bomba suicida no es el camino del verdadero guerrero.
Hamilton, Yargıç Olin'i ne kadar tanıyorsun?
Hamilton, ¿ qué tan bien conoces a Juez Olin?
- Sence Olin, bana kadını tekrardan mahkemeye çıkarma emrini verir mi?
¿ Cree que él me de una orden de habeas corpus?
# Doğan güneşten önce... # Bravo, Olin.
Bravo, Olin.
Neden tanıyamazsın Olin?
¿ Por qué no le reconocerlas, Olin?
Olin vurdu.
Olin lo hizo.
Olin.
Es Olin.