Olmadıgını tradutor Espanhol
65,255 parallel translation
Tek yapmamız gereken, Gregor'un Kovar'la yaptığı anlaşmanın Bratva'ya hiçbir faydası olmadığına, tek faydasının ona olduğuna dair kanıt bulmak.
Mira. Todo lo que tenemos que hacer es encontrar pruebas de que los tratos de Gregor lo benefician solo a él y no la Bratva.
Sanırım sır saklamanın sonuçlarının iyi olmadığı konusunda hemfikirizdir. - O yüzden...
Creo que podemos estar de acuerdo en que guardar secretos nunca termina bien, así que...
Nerede olduğundan haberiniz olmadığını mı demek istiyorsunuz?
¿ Está diciendo que no tiene ni idea de dónde se encuentra?
Bir bataklığın içinde olduğunu biliyorduk. Hayırlı bir şey olmadığını da biliyorduk.
Sabíamos que estaba metida en algo, sabíamos que era malo.
Helix konusunda seni niçin desteklemediğimi biliyorsun. Ayrıca bunun güvensizlikle alakalı olmadığını biliyorsundur ya da bilmelisin.
Con respecto a Helix, tú sabes por qué no apoyé tu jugada, y sabes... o deberías saber... que no tiene nada que ver con falta de confianza.
Henüz elimizdeki bilgilerle o silahların ruhsatlı olup olmadığını bilemeyiz.
Por lo que sabemos, esas armas podrían ser legales.
Vay be. Bunun siklotrizan olup olmadığını kontrol etmeliyiz.
Necesitamos comprobar si esto es cyclotrizane.
Lütfen Susan Williams olmadığını söyle.
Por favor, no me digas que con Susan Williams.
Bir şeylerin yolunda olmadığını biliyordum.
Sabía que algo iba mal.
Nick'e kaç kişinin saldırdığını ya da hayatta olup olmadığını bilmiyoruz. Ya da tünelleri bulup bizi öldürmeyeceklerini de bilmiyoruz.
No sabemos cuánta gente atacó a Nick, o si aún está vivo, o si ellos ya encontraron estos túneles y vienen hacia aquí ahora mismo para matarnos.
Evet, ayrıca o zımbırtının bu civardan olmadığını da söyledi.
Sí, también dijo que esa cosa no es de por aquí.
Kolay olmadığını biliyorum.
Sé que no ha sido fácil.
Acaba Eros'a yolculuğunun tek yönlü olup olmadığını biliyor muydu?
Me pregunto si sabía que su viaje a Eros sería solo de ida.
Naomi ile birlikte olmamın senin için olmadığına sevindim. - Hayır!
Oye... me alegro de que lo de estar Naomi y yo juntos no sea un problema para ti.
Bu durumdan ise protomolekül numunelerine erişmenin kolay olmadığını anlıyorum.
Lo que me dice, que las muestras de protomolécula no son fáciles de conseguir.
Mars'ın bunun olmasına izin vermeye istekli olmadığı da aşikâr.
Marte, evidentemente, no estaba dispuesto a dejar que eso pasara.
- Önceden sevgili olup olmadığınızı sordum.
Bueno, le pregunté una vez si eran pareja.
Protomolekül evrende yalnız olmadığımızın kanıtı.
La protomolécula es evidencia de que no estamos solos en el universo.
Benim fakirhanenin seninki kadar şık olmadığını biliyorum.
S-Sé que mi humilde morada no es del estilo que acostumbras.
Belize olmadığının farkındayım tabii. En azından tekrar bağ kurmamıza yardımcı olur.
Sé que no es Belice, pero al menos podremos intentar reencontrarnos.
Mütevazı olmadığın kesin.
Aunque no el más humilde.
Sahip olmadığın ne istiyorsun?
¿ Qué quieres que no tienes?
Çünkü halkın sizden daha iyi bir şansı olmadığını biliyorum.
Porque sé que la gente no tiene mejor opción que vos.
Sonra bir gün Noel Baba'nın gerçek olmadığını öğreniyorsun sonra da Diş Perisi'nin gerçek olmadığını.
Y entonces, un día descubres que Santa no es real, y entonces el Hada de los Dientes no es real.
Şehir dışında da yaşlı köpekler için bir çiftlik olmadığını.
Y no hay una granja en el Norte del Estado para los perros viejos.
Bana bunun gerçek olmadığını söyle.
Dime que esto no es real.
Gotham, bu gece karanlıkta kuralların olmadığını göstereceğim size.
Esta noche Gotham, en la oscuridad, no hay reglas.
Artık yeraltının veya başka bir şeyin lideri olmadığını biliyor, artık ona ihtiyacımız yok.
Él sabe que ahora ya no eres La cabeza del mundo terrenal O algo más, Ya no lo necesitamos.
Hala konuşacak bir şey olmadığını mı düşünüyorsun?
¿ Todavía piensas que no tenemos nada de qué hablar?
Dostça bir görüşme olmadığını anlıyorum.
Entiendo que esto no es una visita social.
Senin yaptığını yapıp da yaşayan olmadı.
Y nadie hace lo que tú has hecho y sigue vivo.
Yeni efendilerinin katil sürüsünden başka şey olmadığını biliyorsun, değil mi?
¿ Sabes que tus nuevos amos no son más que un puñado de asesinos, no?
Fakat sana yeraltı dünyasına bir ilgisinin olmadığını söyleyebilirim.
Puedo decirles que no están interesados en el hampa.
Nerede olduğumuzu, silahlarımızın olup olmadığını soruyordu.
Preguntando donde estábamos, si teníamos armas.
Onu yapmadan formülün tam olmadığını söyleyeyim.
Antes de que lo hagas, aún no tengo la fórmula
Baykuşlar Divanı'nın parçası olmadığını biliyorum. Onları sadece kullandığını.
Sé que no pertenece a la Corte de los Búhos, que sólo los usó.
Sandığın kadar zeki olmadığını anlamak.
Saber que no eres tan listo como crees.
İstediğimin bu olmadığını ikimiz de biliyoruz.
Ambos sabemos que no es eso lo que quiero.
Onun bu işle ilgisi olmadığını mı söylüyorsun?
¿ Tratas de convencerme de que ella nada tuvo que ver con esto?
Beni öldürmeye çalışmasıyla ilgin olmadığını söyledi.
Él dijo que no tuviste nada que ver cuando trató de matarme.
Cisco'ya artık geri dönüşü olmadığını söyle.
Dile a Cisco que no puede echarse atrás ahora.
Dünyanızda bitki hastalığı olayı yüzünden kahve olmadığını biliyorum ama ama bu kadar kahve götürmek de biraz saçma.
Escucha, sé que no hay café en tu Tierra por toda esa movida de la plaga o lo que sea, pero esta... es una exagerada cantidad de café para llevarte a tu Tierra.
Ama dün beni kurtardığında korkmak için bir sebebim olmadığını hatırladım.
Pero ayer cuando me salvaste, recordé que no tengo ninguna razón para tener miedo.
Sorunun sadece baban olmadığını biliyorum.
Sé que esto es más que solo tu papá.
Aslında olmadığın bir şeye dönüşmeni istemiyorum.
Solo no quiero ver que te conviertas en algo que no eres.
Evet ama Grodd'un kontrolünde olmadığını nereden bileceğiz?
Sí, pero ¿ cómo sabemos que no es un agente dormido de Grodd? No lo es.
Özgürlüğüme hiç olmadığım kadar yakınım.
Estoy más cerca de mi libertad de lo que jamás he estado.
Sanırım J'onn'un sadece yakışıklı bir surattan ibaret olmadığını göreceksiniz.
Creo que veréis que J'onn es mucho más que... solo una cara bonita.
Ciddi olmadığını biliyorum.
Sé que no hablas en serio.
Cisco bana uzun zamandır bir takım olmadığınızı anlattı ve gösterdi.
Cisco me dijo o me mostró que no han sido equipo en mucho tiempo.
Olabilecek şeyi ve bunu yapanın sen olduğunu düşünmek zor... Sen olmadığını biliyorum.
Es difícil imaginar lo que podría pasar, y... siendo tú el que... sé que no eres tú.