Olsaydı tradutor Espanhol
42,588 parallel translation
Yasa dışı bir koruma şantajı yapıyor olsaydım, atmazdı.
No si yo estaba corriendo un negocio de la protección ilegal.
Sizin kızınız olsaydı ne hissederdiniz?
¿ Cómo se sentiría si fuera su hija?
Hâlâ yayında olsaydık, evlerinde kalın.
Si todavía estamos en el aire, permanezca en sus hogares.
Senin yerinde ben olsaydım, burada olduğum için şanslı hissedeceğim.
Si yo fuera tú, creo que me sentiría afortunado de estar aquí.
Yerimde olsaydın sen de aynısını yapardın.
Tú habrías hecho lo mismo si hubieras estado allí.
Benim yerimde o olsaydı sahip olamayacağı bir şeyi çok arzulasaydı derdini paylaşırdım.
Quiero decir, si fuese ella y tuviera... ansias por algo que no pudiera tener, yo me compadecería.
Keşke bir şeyleri unutma konusunda Mer kadar iyi olsaydım.
Me gustaría ser tan buena como Mer olvidando las cosas.
Eğer benim elimde olsaydı daldırmaktan çok daha kötüsünü yapardım.
Lo haría malditamente peor que la inmersión si por mí fuera...
Hem barmen, hem de alkolik olsaydın ve alkol sürekli gözünün önünde ve burnunun dibinde dursaydı ne yapardın?
¿ Qué te hizo dejarlo? Si fueras camarero y alcohólico y estuvieras rodeado de alcohol delante de tus narices todo el tiempo.
Çoktan hiçe kadar ölçümüz olsaydı evlendiğinde kardeşimi ne kadar tanıdığını söylerdin?
Entonces, de una escala del mucho al nada, ¿ cuánto dirías que conocías a mi hermano cuando os casasteis?
Ara sıra bir fincan kahve hazırlamış olsaydın daha iyi olabilirdin.
Habría estado bien que hubieras preparado a un hermano una taza de café de vez en cuando, pero...
Onu eldivensiz anahtarla öldürmemiş olsaydın şimdi sorunum yoktu ama.
Yo hubiera estado bien si no lo hubieras matado tú misma con una llave inglesa.
Mutfağımın özelliği bu olsaydı... sürpriz, doku ve aroma üzerinde oynamak olsaydı nasıl olurdu?
¿ Y si la naturaleza de mi cocina fueran estos interesantes juegos con la sorpresa, la textura y el aroma?
Eğer orta doğuda olsaydık bizi ele geçirmenize karşı savaşacak zamanımız olmadı.
¿ Si estamos ocupados en el Medio este, no tendremos tiempo de evitar que nos conquisten?
Her zaman yiyeceğiniz olsaydı... muhtemelen chicatana karıncalarını yemezdiniz.
Si siempre tienes comida disponible probablemente no vas a probar las hormigas chicatanas.
Orada olsaydı, çok mutlu olurdu.
Si hubiera estado allí, habría estado muy feliz.
- Söylüyorum sadece... Bu bir film olsaydı, maskeyi düşürme aşamasında olurduk.
Si esta fuera una película, ahora lo desenmascararíamos.
O kadar meşgulüm ki. Dur bir dakika, ya hayatını düzene sokmana yardım edecek birisi olsaydı?
Es que estoy tan ocupado, que ya no tengo tiempo de organizar mi propia vida.
Ama isteğim dışında sex yapmış... olsaydık herşey farklı olurdu.
Pero si hubiéramos tenido sexo contra mi voluntad eso habría sido diferente.
Yani ikinizden biri hedef alınacak olsaydı... sana yönelmiş olurduk.
Así que si alguno de los dos está en la mira nos inclinamos por usted.
İntikamımı almak için onu öldürmüş olsaydım... -... düşmanlarımdan bir farkım kalmazdı.
De haberla matado por mi venganza sería como mis enemigos.
İnsan olsaydın, olduğun şeyin adı olurdu.
Si fueras humana, habría un nombre para lo que eres.
Eğer amaçlarına uygun olsaydı beni öldürürdün.
Me matarías ahora si conviniera a tus intereses.
Eğer zeki olsaydın Carly'nin saldırgan, alkolik sefil bir polisi affetmeyeceğini bilirdin ve yoluna devam ederdin.
Sabe, si fuera listo, se daría cuenta de que Carly ya no va a aguantar a un policía maltratador, alcohólico y perdedor y pasaría página.
Keşke daha iyisi olsaydı.
Ojalá fuera una mejor.
Ya gerçekten orada olsaydı? O zaman ne yapacaktınız?
¿ Qué tal si hubiera estado allí?
Daxam'a olan hislerim gözlerimi o kadar kör etmemiş olsaydı gerçek suikastçının peşine düşebilirdik.
Pero si no hubiera sido tan ciega con lo que siento respecto a Daxam, podríamos haber salido a buscar al verdadero asesino.
Ya Alangulon senin kasıklarının meyvesi olsaydı, Craig senin fikrin burada önemli olabilirdi.
Quizás si Angulon fuera fruto de tus lomos, Craig, tu opinión realmente importaría aquí.
Peki ya ben kadim gözlemci olsaydım?
¿ Y si yo pudiera ser el observador silencioso?
O çocuk bende olsaydı, çoktan derisini yüzmüş kızartıyor olurdum
Si tuviera a esa niña ya estaría despellejada y asada.
Olsaydı, ne diye bir medyuma onu geri getirmesi için 25,000 dolar verirdim ki?
Si fuera así, ¿ por qué pagaría a un vidente 25.000 dólares para recuperarla?
Keşke bu kadar kolay olsaydı.
Desearía que fuera tan simple.
Hayır, öyle olsaydı futbol olurdu.
No. Habrá fútbol.
Kasabamız tamamen yokoldu, Hasta olsaydın, Bu iyi olmazdı.
Nuestra ciudad estuvo a punto de ser barrida, así que si has estado enferma... no sería buena cosa.
Bak, senin yerinde olsaydım Hareket etmeyi düşünürdüm.
Mira, si yo fuese tú, consideraría seguir adelante.
Patates çiftçisi olsaydım ne olurdu?
¿ Y si fuera un productor de papas?
Eğer bir savaş alanında tanışmış olsaydık...
Si nos hubiéramos encontrado en el campo de batalla...
Ilımlılar ile beraber olsaydın, ona bunu söylerdin.
Si hubieras estado con los moderados le hubieras dicho eso a ella.
Hangi tür yanlış anlaşılma bir müvekkili kanuna karşı gelmeye sürüklüyor? Oscar suçlu olsaydı, burada olmazdım.
¿ Qué clase de malentendido hace que un cliente evada las fuerzas de seguridad?
- Basitçe gözaltına alınmış olsaydı, özeti geçer miydin?
¿ Por qué hiciste que Oscar se encerrara en su casa? ¿ Habrías lanzado el atropello si el simplemente hubiera sido llevado bajo custodia?
Eğer başka birisi bunu Capone'a teklif etmiş olsaydı..... uzunca bir süre Baltimore'da kalırdı.
Si hubiera sido cualquier otra persona, Capone podría haber seguido en Baltimore indefinidamente.
Şayet, arkasından bir iş çevirdilerini fark etmiş olsaydı..... eminim ki kendilerini öldürmelerini isteyecekti.
Si hubiera sabido que había un complot contra sus negocios, estoy seguro de que los habría matado él mismo.
Anneleri benimki gibi olsaydı şimdiki gibi birer işe yaramaz hâline gelmemiş olurlardı.
Quizás si hubiesen tenido una madre como la mía, no serían los mierdas que son ahora.
Hayatta olsaydı öyle olurdu ama öldüğü için...
Sería si ella aún estuviera viva. Pero ahora que está muerta...
Yani haber yayılıyor olsaydı ilk ondan öğrenmezdim.
Así que si se estuviera corriendo la voz, no me enteraría a través de él.
Hayır Mike, Kevin Sutter'ı ele vermiş olsaydı içeri girmezdi.
No, Mike, Kevin no estaría aquí si él hubiese elegido delatar a Sutter en primer lugar.
Kameralı şişman bir herifin onun başkalarını öldürmesini engellemesini umarak geceleri sokaklarda gezmesine izin vermek için geçmedim. Peki ya öldüreceği kişi ben olsaydım?
Tienes toda la razón, porque lo estaba haciendo para encerrar a tipos como Gallo, no dejándolos vagar por las noches con la esperanza de que un gordo con una cámara va a impedirle asesinar a alguien más.
Eğer dışarıda olmak yerine biraz burada olsaydın bunu bilirdin.
Y lo sabrías si estuvieras aquí, en vez de hacer lo que estés haciendo.
Bulmuş olsaydınız, jüriye onun bu cinayetleri işlemesinin mümkün olmadığını söyleyecek bir tanık olurdu.
Y si la hubiera encontrado, habría habido una testigo que le dijera al jurado que no era posible que él hubiera cometido esos homicidios.
Seni orada düşünürken ya o koridordaki sen olsaydın diyorum.
Cuando pienso en ti allí arriba, si hubieras estado en ese pasillo...
O koridordaki ben olsaydım bir başkasının da aynı şeyi yapmasını umardım.
Si hubiese estado en ese pasillo, ojalá alguien hubiera hecho lo mismo.