Olursun tradutor Espanhol
10,813 parallel translation
Baba yalvarırım para ver! Ne olursun!
¡ Padre, por favor, dame mi dinero!
Biz orayı temizleriz, sen de kahraman olursun.
Nosotros lo limpiamos, tú te conviertes en héroe.
Geri dönerse evde olmuş olursun.
Bien, estarás ahí por si vuelve.
Bazı cinsiyetçi Ruslar dil bilmeyen kadınlarla karşılaştığında onlar için görünmez olursun.
Si algún amigo ruso sexista se ve cara a cara con una mujer que no habla, serás invisible para él.
Diyorum ya anne buradayken dışarda olduğundan daha az zahmet olursun.
Te lo dije, la madre, que son menos problemas en la casa que fuera de ella.
Sana dedim, ya sakin olursun ya da seni bu adamın yanına kelepçelerim.
Ahora, te lo dije una vez, te quedas tranquilo o te abofetearé delante de esos hombres.
Ayakkabı uyarsa metatarsalına Olursun işte o zaman Cinderella
# Si el zapato te entra en el metatarso # Entonces es posible que seas Cenicienta
Eğer oradaysa ilk vuracağı kişi sen olursun.
Si está allí, te disparará primero.
Eğer bunu unutursan kolayca unutursan, tüm gece cin içip, gelecekteki İngiltere Kralı ile, yasak bir seks yapmış olursun.
Un código que debes haber olvidado, convenientemente de otra forma no habrías estado despierta toda la noche tomando ginebra y teniendo sexo ilegal con el futuro rey de Inglaterra.
Umarım mutlu olursun, sevgili Amca.
Pensé que estarías feliz, querido tío.
Ama, bak eğer Deputy Yeoman seni görürse,... alkolik bir hırsız olursun.
Pero, mira, si el guardia real adjunto te ve, eres un ratero alcohólico.
Tabancanı atıp ellerini kaldırırsın ve teslim olursun.
Podrías tirar ese arma, levantar los brazos y rendirte...
Nasıl bir his olduğunu öğrenmiş olursun.
Comprobar cómo se siente uno con eso.
10 takipçiyle nasıl en iyi olursun?
¿ Cómo serás la mejor con diez seguidores?
Bu adamı vurursan 10 dakika içinde dünya çapında ünlü olursun.
Si dispara a ese hombre, será famoso en todo el mundo en menos de diez minutos.
Karşı taraftan iyi bir yumruk yedin. Yaralandın ama kavga başlatıp karşılık verirsen sadece zorba olursun.
El otro bando lanzó un golpe, está magullado, pero si devuelve el golpe, si empieza una pelea, es el matón.
O zaman başkan olursun.
Entonces serías la presidenta.
Memnun olursun sanmıştım. Beni gördüğüne memnun olursun sanmıştım.
Pensé que estarías contento.
Tamam. Belki lazerle Archer'a yardımcı olursun.
Mejor ayuda a Archer con el láser, si es que viene.
Tamam orada olursun.
Sí, bueno, solo... estate allí.
Umarım bir gün olursun dostum.
Espero que eso cambie un día para ti, amigo.
Kes! Burada güvende olursun.
Aquí estás a salvo.
Ne olursun, yardım et bana.
Por favor. Ayúdame, por favor.
Mutlu olursun sanmıştım.
Pensé que estarías feliz.
Acele edersen, onlar senin gittiğini anlamadan kilometreler kat etmiş olursun.
Si te das prisa, estarás a kilómetros antes de que se den cuenta que te has ido.
Eğer o horoz boş mermi yatağına gelirse yere düşmeden ölmüş olursun.
Si ese percutor cae con la recámara vacía, estarás muerto antes de que llegues al suelo.
Çok kötü kokar ama bir mesaj vermiş olursun.
Huele fatal, pero manda un mensaje.
Daha fazla seyahat edeceğin için de Phil'den uzak olursun.
Quizá tengas que viajar más... lo cual es tiempo lejos de Phil.
Bize yardım edersen kendine de yardım etmiş olursun.
Si nos ayuda, nosotros la ayudaremos.
Ben sana ne dersem o olursun, Vago.
Eres lo que yo digo que eres, Vago.
- Kol ve bacaklarını hissetmez olursun.
Sus brazos y piernas están empezando a paralizar, ¿ verdad?
Onun kadını olursun sanmıştım.
Pensé que no va a hacerlo.
Ona her şeyi söyleyerek doğruyu söylemiş olursun.
Le dices la verdad al decirle todo.
Onu izlersen tüm sekansı elde etmiş olursun.
Tienes que ir hacia arriba desde ahí, y tendrás la secuencia completa.
- Çok yardımcı olursun bana.
Me ayudaría bastante.
Ryan Hardy'nin peşinden gider ve başarısız olursan, hedef tahtası olursun.
Si tú vas detrás de Ryan Hardy y fallas, te pones una diana en la espalda.
Yoksa gerçekten hayaletleri görmüş olursun.
Porque después de eso, realmente ves fantasmas.
Sorunlu çocukların gittiği bir kenar mahalle okulunda kantinci olursun ve kimse emeğinin kıymetini bilmez!
Terminarás trabajando como la señora de la cafetería en una escuela del centro en la que los niños son problemáticos y no aprecian tu duro trabajo.
Omurga hareketlerine sınır getirmiş olursun. Asıl amacımız sopa sallamasını sağlamak.
Y limitaría seriamente el grado de movimiento de su columna cuando se trata de mantener su swing, ¿ verdad?
Sen de halkın için çalışmış olursun.
Estarás trabajando en nombre de tu gente.
İşkence manyağı olursun.
Ellos torturan a gente como tú.
Eve göz kulak olursun, torun köpeklerine bakarsın.
Para que cuides la casa y a tus nietos, los perros.
Belki yaşlanınca olursun.
Tal vez cuando seas mayor.
– Eğer adını saklarsan özgür mü olursun?
¿ Eres libre si no se conoce tu nombre?
Sen uyumuş olursun.
- Vas a estar dormido.
Eğer bu tür bariz bir gerçeği göz ardı ediyorsan dünyanın başka herhangi bir ülkesinde bu konuda elin kolun bağlı olursun.
Si te dieras cuenta de una inobservancia de la verdad tan obvia en cualquier otro país del mundo, lo condenarías sin pensarlo.
Sadece ben... Şu an Clay'in yanında olursun diye düşünüyordum.
Yo solo... pensé que ahora mismo querrías estar con Clay.
Dünya'nın parasına sahip olursun ama kimseyle sevişemezsin.
Todo el dinero del mundo, y no podrás tener sexo.
Biliyor musun, belki de bu Spencer denen adam olmadan daha iyi olursun.
Oye, tal vez estarías mejor sin este tal Spencer.
Mesajın şifresini çöz yoksa balıklara yem olursun.
Descifras ese mensaje, o te bajas en pedazos.
Yalan söylüyorsan, Beyazlar ile birlikte ölü olursun.
Si mejicanos mentir.