English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Oluyorsun

Oluyorsun tradutor Espanhol

6,236 parallel translation
Onun ayağına bağ oluyorsun.
Un soga alrededor de su cuello.
Sen neden rahatsız oluyorsun?
- ¿ Qué no te molesta?
Bu durumda sen ne oluyorsun?
¿ En qué te convierte eso a ti?
İşte şimdi kâğıt dolu bir kutu dışında bir şeyler düşünüp yaratıcı oluyorsun.
Ahora estás siendo creativo, pensando fuera de la estructura.
Kıskanç bir erkek arkadaş oluyorsun.
Estás siendo un ex-novio celoso.
Sen nasıl bekâr oluyorsun?
¿ Cómo es que estás soltero?
Ama fark etmedin çünkü genelde duşta oluyorsun.
Pero nunca te has dado cuenta porque sueles estar en la ducha.
Konsantre oluyorsun.
Bueno, tienes que concentrarte.
Kimin layık olup olmayacağını sen kim oluyorsun da söylüyorsun?
¿ Y quién es usted para decidir quién vale o no la pena?
Tatmin mi oluyorsun bundan?
¿ Le produce alguna satisfacción?
Varoluşçu bir şokun içinde oluyorsun.
Estás en un estado de choque existencial.
Aç olduğunda çok kinci oluyorsun.
Siempre eres una zorra cuando tienes hambre.
Görünüşün hep aynı oluyor ama her geri döndüğünde başka birinin anılarına sahip oluyorsun.
Siempre te ves igual, pero tienes la memoria de una persona nueva cada vez que regresas.
Ama hep en son öğrenen sen oluyorsun.
Y siempre el último en enterarse.
Barrow sorununa sen mi sebep oluyorsun?
. ¿ Tú estás causando el problema Barrow? .
Kim oluyorsun da orada oturmuş bana açgözlülük ile ilgili ders- -
¿ Quién es Ud. para sermonearme sobre la... codicia, mientras se sienta aquí en su real -
Sen kim oluyorsun da Kraliçenle bu şekilde konuşuyorsun? !
¡ ¿ Quién eres tú para hablar así a tu Reina?
Yani şimdi de lezbiyen oluyorsun.
Entonces, serás lesbiana ahora.
İyi tarafları o kadar iyi ki, sadece onlara ulaşmak için inanılmaz derecede acı çekmeye razı oluyorsun.
Las partes buenas son tan buenas, que estas dispuesta a sufrir una cantidad increíble de dolor solo para tenerlas.
Geç saatlerde ayakta oluyorsun hep.
¿ Ese eres tú? Estás despierto a la mitad de la noche muy seguido.
- Bana dürüst oluyorsun.
- Eres honesto por mi.
Yılda sadece bir haftalığına, Dünyadan uzaklaşmış oluyorsun.
Sólo es una semana al año... abandonas el planeta.
Sahnede kan kusacak gibi oluyorsun.
Suena como si fueras a vomitar sangre.
Kolayca neyin güzel olduğunu, gözünün önündekileri göremez oluyorsun.
Es fácil perder de vista lo que es genial... cuando está justo delante de ti. Te acostumbras a ello.
Neden gıcık oluyorsun?
¿ Por qué te estás molestando?
Ona âşık oluyorsun resmen.
Te estás enamorando de él.
Eğitim görmüş oluyorsun ve...
Necesitan gente para construir los decorados. Es algo práctico y -
Bence daha çok dışarı çıkmalısın çünkü kafa karışıklığına neden oluyorsun.
Y honestamente, tal vez deberías salir más porque el asunto es muy confuso.
Bir şey yapmama engel mi oluyorsun?
- ¿ Acabas de prohibirme hacer algo?
Sen ise öfkeyle doldurulduğun anda en iyi hâlinde oluyorsun.
Lo haces mejor cuando te alimentas de la rabia.
- Sonradan çok kafa bir hanım oluyorsun. Bana da sürpriz oldu.
Al final resultas ser una señora cañera y molona, sorprendentemente.
Düşünmeden konuşuyorsun sonra herkese rezil oluyorsun!
¡ Dices algo sin pensar y luego avergüenzas a alguien!
Gittikçe popüler oluyorsun..
Estás arriba en las tendencias.
- Geçersen polis mi oluyorsun?
Si apruebas, ¿ serás policía?
- Jess, saat beşe kadar gitmiş oluyorsun.
Jess, te necesito fuera a las cinco.
- Rahatsız mı oluyorsun?
¿ No te gusta?
Suçlu hissetmeme sebep oluyorsun, Jake.
Me haces sentir culpable, Jake.
Bence biraz saygısız oluyorsun.
Creo que está siendo un poco irrespetuoso.
Ve sen kim oluyorsun?
¿ Y quién es usted?
Beni öldürmeye çalışmadığın zamanlarda Çok çekici oluyorsun.
Eres muy espléndido, cuando no estás intentando asesinarme.
Sen birileriyle beraber olmamı engellemiş oluyorsun.
Estás consiguiendo que me sea imposible acostarme con alguien.
Konuşmamayı ben de isterdim Alex. Ama buna sen sebep oluyorsun.
Me encantaría no hablar sobre ella, Alex, pero me estás obligando.
Durdurmaya çalışırsan, adli faaliyetlerin icrasına engel oluyorsun demektir.
Y si intentas detenernos, estarás obstruyendo a la justicia.
Manju, çok oluyorsun.
Manju, eres demasiado.
Sen sadece evine göz kulak oluyorsun.
Sólo está cuidando su cuartel.
Sen de dürüst biri oluyorsun herhâlde?
¿ Y tú eres un alma no egoísta, supongo?
Hasta mı oluyorsun?
¿ Te estás poniendo enfermo?
Üye oluyorsun.
Te suscribes.
- Bu elbiseyi giyince çok ateşli oluyorsun.
Estás muy sexy con esto.
Böyle büyülenme sende böyle göz varken muhtemelen senin yaptığın, ya da sana rağmen olan bir kadının 10 kezden fazla bıçaklanmasına köreltilmiş şekilde şahit oluyorsun ama bunun bir anını bile hatırlamıyorsun.
Tanta fascinación, tanta fijación por los acontecimientos y, pese a ser un testigo tan entusiasta de todo, se aburre tanto que, a su alrededor, a su lado, puede que incluso por su mano, una mujer es apuñalada diez veces y usted es incapaz de recordar ni un momento.
Böyle konuşunca acayip oluyorsun, biliyorsun değil mi?
¿ Sabes que da miedo cuando dices eso?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]