English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Ortak

Ortak tradutor Espanhol

16,881 parallel translation
Tüm mesele ortak düşmanımıza en çok acıtan yerden vurmaktı. Anlıyorum.
Se trataba sobre atacar a nuestro enemigo común, para herirlo donde vive.
Burada eski eşim ve eski eşinin birbirlerine karşı duydukları sevgilerine ortak olmak için toplandık.
Estamos aquí para unir a mi exesposo con su exesposo porque ellos se aman de manera profunda y verdadera.
Onlar birçok ortak çıkarlara sahip olmalıdır
Deben tener muchos intereses en común
Onlar, hiç birbirine benzeyen ortak hiçbir yok aslında gerçekten de düşmez söyleyebilirim
No se ven para nada parecidos, no tienen nada en común de hecho yo diría que realmente no se caen tan bien
Sanırım hepimizin ortak bir noktası var.
Creo que todos tenemos algo en común
Görünüşe göre ortak öğrencilerinize onları düzenli olarak kötülüyormuşsun.
Se enteraron de que a menudo hablas mal de ellos... con sus alumnos comunes.
Hadi ortak.
Vamos, socio.
Meğer ortak bir düşmanımız varmış.
Bueno, resultó que teníamos un enemigo en común.
Lakin briçte seninle ortak olurum.
Yo seré tu pareja en Bridge.
Lakin briçte seninle ortak olurum.
Yo seré tu pareja en bridge.
Anahtarları yolla ortak, arabayı ben alıyorum.
Dame mis llaves, compañero, me llevaré el auto.
Pekâlâ ortak.
Bien, de acuerdo, compañero.
Babası çiftçiymiş dolayısıyla da çok ortak yönümüz çıktı.
Su padre era granjero, así que teníamos mucho en común.
En iyisi ortak dilde konuşalım.
Vamos a hablar francamente, ¿ sí?
Ortak dil konuşmaya dönersek gösterdiğin emeğin karşılığını da alırsın bak.
Para volver a hablar francamente, te aseguro que puedo hacer que valga la pena.
... şehirde birçok kuruluşu özellikle polis ve itfaiye departmanını destekleyen hayırsever iş adamı, ortakları Wachtel, Rachlein ve Rice'ın ardından hayatta kalan tek ortak olarak şirkete Axe Capital ismini vermişti.
Su posición como filántropo de la ciudad, apoyando muchas beneficencias, en especial los departamentos de policía y bomberos, como el único socio sobreviviente de Wachtel, Rachlein, Rice, la empresa que al final se convirtió en Axe Capital.
Seninle ortak olmayı seviyorum.
Me encanta que trabajemos juntos.
Onlarla sandığından çok ortak yanın olabilir.
Puedes tener más en común con ellos de lo que piensas.
- Terfi aldın, ortak.
- Tienes un ascenso, compañero.
Tamamdır, iyi plan, ortak.
Me parece bien, compañero.
Ortak olmayı tercih ederim.
Pero preferiría que fuéramos compañeros.
Asla da ortak olmayacağız.
Y nunca seremos compañeros.
Ortak.
Compañeros.
Senin yanında yer alarak olduğundan iyi yere taşıyan insanmış ortak.
Lo que significa tener a alguien que te hace ser más de lo que eres simplemente por estar a tu lado.
Ve desteğinize müteşekkir oluruz. Çünkü üzgünüm ki İnsandışıları koruma alanıyla ilgili ortak tasavvurumuz risk altında.
Y estaríamos muy agradecidos por su asistencia... porque me temo que nuestra visión compartida... de un santuario para a Inhumanos está en peligro.
- Mack'le ortak olabilirdin.
- Podrías haber ido con Mack.
Bu hayat kaderin ortak inançlarından başka bir şey değil.
Es creencia común que la vida no es nada más que pequeñas líneas del destino...
İstediğinizi almanız için IMF'le ortak çalışmaya hazırım.
Trabajaré con el FMI para conseguirles lo que necesitan.
Ortak düşmanımız ölmüş olacak ve sizin de emrinizin altında baştan aşağı silahlanmış bir ordunuz olacak.
Nuestros enemigos comunes estarán muertos, y tendrá tropas... armadas hasta los dientes, a sus órdenes.
Tabii ki boşanma günü gelip çattığında ortak velayet alana dek ki bundan sonrası resmen cehennem.
Obviamente, hasta el día que te divorcies y debas compartir el 50 % de la custodia y se convierta en un infierno.
Ortak düşünceyi paylaşanların da gözünü korkutamayız.
No podemos complacer a los más viles.
Müzeyi yakmadığın için teşekkür ederim ortak.
Y gracias por no dejar el museo en llamas, compañero.
- Babam hep şöyle derdi çiftçilerin ve güreşçilerin tek bir ortak noktaları vardır... o da mayaları.
Mi padre dice que.. .. los granjeros y luchadores tienen una cosa en común, la tierra.
Ortak bir amaca yöneliyoruz.
Caminamos en busca de un objetivo común.
Yani katil hoşnutsuz bir müşteri, bir ortak olabilir.
Por lo tanto, puede ser... un cliente insatisfecho o un cónyuge.
Ortak alana gidin.
Id a la sala común.
Ortak alan gidin.
Ve al área común.
Ortak bir arkadaşımız var.
Tenemos un amigo en común.
Ortak bisikletleri de kullanamıyorum.
Y no puedo usar las bicicletas comunitarias.
Sonra görüşürüz ortak.
Nos vemos luego, compañera.
Eminim birçok ortak nokta bulursunuz.
Sin duda, tendrán mucho en común.
- Ortak olduğumuzu sanıyordum.
- Creí que éramos compañeros.
O hâlde, İngiltere Kraliçesi'nin ve ABD Başkanı'nın bana verdiği ortak yetkiye dayanarak hepinizi tutukluyorum.
Entonces por la autoridad conjunta de Su Majestad la Reina de Inglaterra y el presidente de los Estados Unidos, quedan todos arrestados.
Ortak bir ahbabımız var. Bay Lyle.
Tenemos un conocido en común, el Sr. Lyle.
Bu yüzden bir sürü ortak çalışma yapıyoruz.
Por eso tenemos tantas colaboraciones.
Genç sanatçıları bulur ve onlarla ortak çalışma çıkarır.
Consigue artistas jóvenes y colabora con ellos.
Bir iyiniyet göstergesi olarak, bizimle ortak çalışmanız karşılığında, karnını doyurabilirsin.
Y, como gesto de buena fe, según el tratamiento adecuado de prisioneros y con la condición de su cooperación, será alimentado.
Yani ortak noktamız çok.
El mío era socio de un ladrón.
Arkadaş, ortak.
Amigos. Compañeros.
Bence bir sürü ortak görüşümüz olduğunu keşfedeceğiz.
Creo que vamos a descubrir que tenemos un montón de cosas en común.
O zaman doğru ortak seçmişim.
Entonces elegí el socio correcto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]